Bugün yine ellerinde pankartlar, dillerinde sloganlar ile binlerce yurttaş meydanlarda, sokaklarda, evlerinin pencere ve balkonlarında.
Seçim sürecinde olunması sebebi ile de siyasiler halkın arasına karışacak ve kol kola meydanlarda olacaklardır.
Yine güvenlik güçleri teyakkuzda olup, siyasi iktidara en küçük sözle bir saldırıda coplar çekilecek,, panzerlerden, tomalardan sular sıkarak ortalık sulandırılacaktır.
1 Mayıs İşci ve Emekçi Bayramı ama işçilerin ve görevi başında ki kamu görevlilerinin dışındakiler bayram tatilinde; azıcık siyasi bilinci ve hevesi olanlar ise meydan ve sokaklarda olacaktır.
Amerika'da kapitalizm yeni yeni yaşam alanı bulmakta, işçiler, hapis edildikleri duvarlar arasında aralıksız ve karın tokluğuna çalıştırılmaktadır.
Daha küçük çapta olsa da 1789 Fransız ihtilanini yapan Fransa ve bunlardan etkilenen Almanya, İngiltere gibi ülkelerde de durum farklı değildir.
Amerika'da kurulmuş bulunan Amerika İşçi Sendikaları Konfederasyonu önderliğinde işçiler 1 Mayıs 1886'da, günde 12 saat, haftada 6 gün olan çalışma takvimine karşı, günlük 8 saatlik çalışma istemiyle, iş bırakacaklardır.
Amerika'da Şikago'da yapılan gösterilere ise yarım milyon işçi katılacaktır.
Luizvil'de (Kentaki) ise 6 binden fazla siyah ve beyaz işçi, birlikte protesto gösterilerinde bulunacaktır
Feodalizmin 1789 ihtilali ile yavaş yavaş tasfiye edilip, Kapitalizmin kurumsallaşmaya başlaması ile de, farklı toplum kesimlerinde de yeni yeni örgütlenmeler ortaya çıkmaya başlar.
Bu şartlarda 14-21 Temmuz 1889'da toplanan 2'nci Enternasyonal'de ise Fransız işçi temsilcisinin önerisiyle 1 Mayıs gününün tüm dünyada "Birlik, mücadele ve dayanışma günü " olarak kutlanmasına karar verilir.
Ülkemizde de ilk 1923 yılında kutlamalar yapılır. 2008 yılına gelindiğinde ise "1 Mayıs"ın, "Bahar Bayramı" olmaktan çıkartılıp, "Emek ve Dayanışma Günü" olarak kutlamasına karar verilir ve tatil günü listesine alınır.
Buraya kadar her şey olağandır.
Olağan olmayan ise, bundan sonra başlar.
Dünyaya hakim olan Kapitalist sistemin, kendisi ile temel çelişkisi olan işçi sınıfına göstermelik bir kısım hak ve özgürlükler vermesi kadar doğal bir şey olamaz.
Burada sorun, kendini bu sınıfın içinde tanımlayıp ama bu bilinci taşımayanların, bu sınıf için mücadele ediyormuş gibi yapmalarıdır.
Dünyada üretimden sermaye, emek ve iş gücü tanımından işçi ve emekçi tanımına kadar bir çok şey, yeni ekonomik süreçler ile birlikte değişmektedir.
Mavi yakalılar, beyaz yakalılar gibi kendilerini tanımlayan kesimler ortaya çıkmıştır.
Bu yüzden, halkın, yurttaşların ve sıradan insanların Bahar Bayramı olarak başladıkları "1 Mayıs"ı, Emek ve Dayanışma Günü olarak kutlamasına karşın;
Emeği, en yüce değer olarak kabul edenlerin, süreci burjuvazinin tanımlandığının dışında tanımlamasına gerek vardır.
Kapitalist sistemin koyduğu kurallar çerçevesinde, kendi sınıfsal tanım ve koşullarını kabullenen bir toplumsal kesimin kutladığı bu Bayram, sıradan bir tatil ve anma/ gösteri günü olarak kutlamadan çıkartılıp, bilinçli ve sınıfsal duyarlılıkla kutlanması gerekmektedir.
Bu ise herkesin kendi sınıfsal tanımını yapmasından ve mücadelesinden geçer.
Yoksa, bahar bayramı havasında kutlanan bir bayramdan öteye geçemez.
O yüzden sendikaların bile, "sarı", "yeşil" renkleri olduğu bir ülkede, gerçekten bir "işçi bayramı" olacağına inanıyor musunuz?
Eh yani hadi ben de uyayım modaya ve kendini "emekçi, işçi" saymayanların 1 MAYIS "Emek ve Dayanışma Günü"nü, Bayram niyetinde kutlayayım.