MEVZU DERİN

Türk sıkışınca…

DOÇ. DR. İBRAHİM BAYKAN

Anadolu’nun bir dağ köyünde inceleme yapan bir grup uzman; yağmura yakalanır ve bir evin kapısını çalarlar.

Kapıyı açan yaşlı adama: Yağmurdan ıslandıklarını ve bir süre evinde misafir olabileceklerini söylerler.

Yaşlı adam: Grubu içeri alır. Siz şuraya oturun ben size bir çay koyayım der ve mutfağa yönelir. Odada irice bir taş kütlenen üzerine kurulmuş olan soba grubun dikkatini çeker ve her birisi bir yorum yapar.

Kimisi der adam odayı iyi ısıtmak için sobayı yükseğe kurmuş. Kimisi der; herhalde sobadan düşen ateş evi yakmasın taşa düşsün diye böyle yapmış. Kimisi der; taşı ısıtıp sıcağı uzun süre korumak için yapmıştır derler ama kimse kimsenin fikrinden tatmin olmaz. Adama sormaya karar verirler.

Derken yaşlı adam içeriye girer ve içlerinden birisi; bey amca kusura bakma da bu sobayı neden böyle yüksek bir taşın üzerine kurdun der.

Yaşlı adam emin ve kararlı bir ses tonuyla “Boru yoktu boru” yetişmedi ben de böyle yaptım der.

Şimdi gelelim buradan çıkarılacak hisselere:

*Tok açın halinden anlamazmış,

*Türk halkı her zorluğa bir çare üretmiştir,

*Her şey kitapta yazmıyormuş,

*Çok okuyan değil, çok gezen bilirmiş,

*Arap sıkışınca sekiz metre, Türk on sekiz metre atlarmış.

NOT: *Mıhlama adlı siteme koyduğum yazılarımı; her isteyen benim adım altında dilediği yerde yayınlayabilir.

Sevgi ve Saygılarımla