“ Siz hiç akciğer kanseri son evresinde olan bir hastanın feryadını duydunuz mu? ”
Ötenazi, tabi ki bir insanın yaşam azmini yitirmesi sonucu kendi iradesi ve onayı ile yaşamına son verme isteği olarak tanımlanabilir. Bunun yasalarla yasaklanması benim mantığıma ters düşer.
Tıbben artık yaşama şansı olmayan ve geçmeyecek acılar içerisinde yoğrulanlar için böyle bir tercih neden olmasın? Ötenazi yöntemleri ve uygulamalar tartışılabilir. Ancak, hiçbir tedavi şansı kalmayan hastaların durumu; doktorlar ve hukukçular tarafından tartışılmalıdır.
Dinimiz her ne kadar insanın kendini sonlandırmasına karşı olsa da ağrı kesicilerin ve diğer ilaçların etkili olmadığı geri dönüşümü olmayan hastalarda en günah sayılamayacağını düşünmekteyim.
Ötenazi; farklı yasal uygulamalara tabiidir. Pasif ötenazi genelde birçok ülkede, farklı koşullar altında yasalken, aktif ötenazi çoğu ülkede yasaktır.
Bazı durumlarda hasta o kadar sıkıntılı hale gelir ki, verilen ağrı kesicilerin ya da bir yararı ve sınırı kalmaz. Bir süre sonra da verilen ilaçların yan etkileri sorun olmaya başlar ve bu da gizli ötenaziyi doğurur.
Bazı süreçlerden kurtuluş olmayacaksa, yararsız tıbbi ağır müdahaleler hasta için işkence olabilir mi? Doktorlara; “Ne Olur Beni Böyle Yaşatmayın “ Diye yalvaran hastalara tanık oluyoruz. Bu yüzden pasif- kontrollü ötenazi uygulaması daha mantıklı gözükmektedir. Yakını olduğum bir kanser hastasının çığlıkları ve yalvarışları hala hafızamda.
Hastaların bu vicdani yakarışlarına sessiz kalmayan birçok doktorun yüzlerce hastaya ötenazi uyguladığını itiraflarından anlıyoruz.
Günümüzde güncelliğini koruyan sokak hayvanlarının uyutulma ifadesi de yanlış kullanılıyor. “Uyuyan Uyanır” gerçeği varken; uyutma ifadesi ötenazinin ta kendisidir. Kimse kimseyi kandırmasın.
Sevgi ve Saygılarımla