Rahmetli dedem arada  bir içini çekerek  “Bina ve zina çoğalıyor, dünya batacak” derdi. Bize bu sözler; O yıllarda  çok komik bir tekerleme gibi gelse de büyüdükçe dedemin ne demek istediğini  daha iyi anlar olduk. 
   Bu konunun iki öznesi var birincisi bina, ikincisi ise zina. Çürük binaların depremde nelere mal  olduğunu gördük. Zina ise; serbest bırakılmasıyla toplumda gayri resmi  çocukların artmasına neden olmuştur. Hatta birbirini tanımayan kardeşler  maalesef birbirleriyle evlenir hale gelmiştir.
   Binayı ise kaçak ve çürük yaparsanız  en hafif depremde başınıza yıkılır. Devlet yetkililerin yalancısıyım;  İstanbul’da konutların yarısı çürük ve kaçakmış. Bu yapıları bir gecede uzaylılar gelip yapmadı ve başka  ülkelerin belediyeleri de bunlara göz yummadı. Ne yaptıksa yine bizler yaptık.
   Çürük binaların  sorumluları ve suçluları:
   *Dört kat yapılması gerekirken; rüşvetle Altı kat  isteyen talep eden vatandaş,
   * İmara aykırı isteklere ruhsat veren; yerel  yönetimler,
   *İmar affı getiren merkezi yönetim,
   *Hırsız Müteahhit,
   *Yalancı emlakçı,
   *Görevini gereği gibi yapmayan yapı denetim firmaları,
   *Tecrübesiz mimar. 
   Olası bir İstanbul depreminde ülkenin bölünebileceğini söylüyorlar;  doğrudur. Siz tüm varı yoğu İstanbul’a harcayarak; baba yatırımları buraya  yaparsanız sonucuna da katlanırsınız. 
   Uzmanlar İstanbul’da olası bir depremde çadır kuracak alanın bile  olmadığını söylüyorlar. Hatta ölü sayısı çetelesi bile tutanlar var. Kimilerine göre üç yüz bin;  kimilerine göre yedi yüz bin. 
   Yapın beyler yapın çürük bina da yapın zina da  yapın ama Bunun acı faturasını yine bu toplum ödeyecek haberiniz olsun.