Toplum olarak bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete. Herkes kendi âleminde ve hayal dünyasında geziyor. Ülkemin en mutlu insanları; düşünmeyen, sorgulamayan ve vurdumduymazlarıdır.
Bunlar için de söylenecek sözümüz olmalı:
*Şehit haberleri öyle bir halde veriliyor ki; mübarek sanki Brezilya Dizisi. Cenaze namazı görüntüsünün peşine rahmetlinin mutlu günlerinde oyun havası eşliğinde; döktürdüğü oyun görüntüleri veriliyor. Bu görüntüleri Allah aşkına basına kimler veriyor?
*Güvenlik güçlerimizin şehit haberleri öldü diye veriliyor; teröristler için etkisiz hale getirildi deniliyor. Nasıl etkisiz hale getirildi? Elleri kolları mı bağlandı, bayıltıldı mı, öldürüldü mü? Belli değil.
*Şehit cenazesinde protokol için cenaze bekletiliyor. Protokol üst düzeyde ise Hoca coştukça coşuyor; Alt düzeyde protokol varsa Hoca daha sönük bir hitap kullanıyor. Tabutun üzerine Şehit’in üç yaşındaki çocuğu konuluyor.
*Bir kısım vatandaş bırakın selam vermeyi; selamı bile almıyor.
*Arabasının arkasına nazar boncuğu sallandıran millete gel de sen doğruları anlat. Adam¸bunun kendisini kazalardan koruyacağından emin.
*Erkekler tuvaletinin kapısına “Seni seviyorum Elif” yazıyor. Gel de sen bu adama doğruları anlat. Elif’in bu tuvalete gelip bu yazıyı okuyacağından emin.
*Allah’tan yöneticilerimiz etek giymiyor. El öpmenin devamında çok etek öpecekler var bu ülkede.
*Her ay İki bin çocuk peydahlayan Suriyelileri başımıza sardılar; bir de AB’ye girmeye çalışıyoruz. Bırakın AB’ye girmeyi bu gidişle bizi Arap Birliği bile almaz.
*Asansörde; tanımadığım bir bayana günaydın diyorum. Bayan nereden tanışıyoruz? Diyor.
Dama çıkanın merdiveni attığı bu ülkede maalesef camı kıran da parasını ödemiyor.
Sonu İnşallah’la biten verilen sözlerin; yüzde seksenini tutulmadığını gördüm. Özellikle siyasiler.
Sabaha kadar internet, akşama kadar uykuda olan bir nesilden ne bekleyeceğiz?
Yirmi yaş altı; tahsil yapmamış, meslek edinip bir kesere sap olmamış bir grup parazit yaratıklar; oturmuşlar evlilik programında zengin karı ve koca bekliyorlar.
*Okumuyoruz; sadece televizyonlardan bize sunulanları dinliyor ve seyrediyoruz, Tabi ne kadarını anlayabiliyorsak.
*Arabalarımızı üç adım ötedeki büfeye kadar kullanır olduk. Şayet evimizin salonuna kadar giren araba üretilse; almak için kuyruğa bile geçeceğiz.
*Evin ağabeyi bir odadan bir odaya telefon mesajı çekip kız kardeşinden su istiyor.
*Tembel anneler; çocuklarını kendi el emeği ürünleri yerine sağlığa zararlı hazır gıdalarla okula yolluyor. Öğleye kadar uyuyan velilerin çocukları da okula aç gidiyor.
*Siyasilerimiz; Popolarını koltuğa koymaktan bile acizler; bu işi yapan TBMM’de kadrolu personelleri bile var.
Benden söylemesi; çatlamaktansa söyleyeyim dedim. Yitirdiğimiz insanlığımız buluncaya kadar herhalde bu böyle gidecek.
Sevgi ve saygılarımla