Allah yeryüzüne çok değişik ve sıra dışı yapıda insanlar yolladı. Böyle olmasaydı insanların gerek duyuldukça kullanılan eşyadan bir farkı olmazdı. İşte ben de sıra dışı olanlardan birisiyim ve kendimi bildim bileli böyle yaşadım ve yaşıyorum.
Bunun altında yatan iki ana neden vardır:
Birincisi kalp ve dil birliği, ikincisi ise hayatım boyunca hep mağdurların yanında yer almış olmamdandır. Çok mağduriyetler yaşamış olmamın da bunda payı büyüktür. Toplumda bu halim kimilerince yadırgandı, kimilerince kınandı ve kimilerince de takdir gördü. Varsın olsun.
Bundan böyle köşemde arada bir bölümler halinde bu sıra dışılıklarımı yazacağım; yorumu ise sizlere ait olsun.
Alın size sıra dışılıklarım:
*MANEVİ SIRADIŞILIKLARIM:
Öncelikle şunu belirtmeliyim; Müslüman kökenli bir ailenin Müslüman bir ferdiyim. Kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim eşsiz ve emsalsiz bir rehber olmasına rağmen gereği gibi anlaşılmamış olduğunu düşünüyorum. Bugün dünyada; Müslüman’ın Müslüman’ı öldürme sayısı; Müslüman olmayanın Müslüman’ı öldürme sayısından Dokuz kat daha fazla.
Bir taraftan kul hakkı ve israf ile ilgili ayet ve surelere bakıyorum; bir de günümüz insanların dini yaşam tarzlarına bakıyorum taban tabana zıt. O halde bunlar; ya ahrete inanmıyorlar ya da inanıyormuş gibi yapıyorlar.
Kimse inkâr gelmesin bugün dünyanın neresinde bir bomba patlasa Müslüman’ın ensesinde patlıyor. Patlatan da ölen de ALLAH-U EKBER diyor. O halde bu işte bir arıza var demektir.
Kurana göre her konuda tek bir doğru yol varken bazen yakın bazen de birbirine zıt yollar öneriliyor. Bu da uygulamada hayli kafaları karıştırıyor. Bir takım din adamları oturmuşlar dini nasıl zorlaştırırız diye iyi kafa yormuşlar ve bunda da başarılı olmuşlar. Diyanet İşleri Başkanlığı’nı Alo Fetva Hattına bir bakın kafayı yersiniz. Öyle sorular var ki; cahiliye döneminde bile böyle sorular sorulmamıştır.
Ben şahsen dini konulardaki ikilemlerde hep kendi mantığımın sesini dinlemişimdir. Çünkü Allah bana bu dünyada kullanmam için akıl, fikir ve zekâ diye bir şeyler vermiş. Birçok insanın ikilem içerisinde şaşkına döndüğü dini konularda ben hep bu mantıkla olayı çözerim.
Abdest Hakkında:
İnsanlarımızın; özellikle gençlerimizin pek çoğu gusül abdestsiz gezmektedir. Bırakın abdest almayı günümüzde gençlerimizin pek çoğu sabah uyanınca yüzünü bile yıkamıyor. Bence bunun tek nedeni abdestin tarifindeki sayı ve şekilciliktir. Sıralama şartıyla; üç buruna, üç ağza, bir enseye iki kulağa su değdirmek şartı yerine; tepeden tırnağa yıkanacaksın ve malum yerlerini kıllarından arındıracaksın denseymiş pratikte daha geçerli olacakmış.
Birçoğumuz; bin bir zorluk ve imkânsızlıklarla; hatta soğuk sularda aldığımız gusül abdestinin yok efendim abdest aldığınız O suya hayvan girdi, parmak değdi kabul görmez diye geçersiz sayıldığının uyarısını almadık mı?
Şayet günümüzde birçok insanımız gusül abdestsiz geziyorsa; bunun tek vebali böyle fetvalarla işimizi zorlaştıranlardadır.
Namaz Jandarmaları:
İçimizde öyle lüzumsuz insanlar var ki; kendilerini adeta namaz jandarması görüp yanlışlarınızı yüzünüze vuruyorlar. Abdest alışınız, namazda oturuşunuz, kılık ve kıyafetiniz gözaltına alınıp sorgulanıyor.
Sıcaklığın 50 dereceyi bulduğu bir yaz tatilimde Alanya’da bir camiye Cuma namazı için gittim. Üzerimde yarım kol tişört ve altımda da şort var. Cemaatin içerisinden bir namaz jandarması yanıma yaklaştı ve bu kıyafetle namaz kılamayacağımı söyledi. Ben de Allah’ın evinde tartışılmayacağını bildiğimden dolayı bayramlık ağzımı açmadan bu jandarmaya sadece: “Sen kendi işine bak” Demekle yetindim ve en arka saflarda yerimi aldım.
Yine bir gün bir cami çıkışında yine jandarmalardan birisi yanıma yaklaştı: “Senin namazın kabul olmadı” Dedi. Hayırdır dedim sen Allah’ın elçisi misin? Nasıl kabul olmazmış dedim. Sen dedi otururken ayaklarını altına düzgün alamadın. Ben de terbiyem gereği burada yazamayacağım yanıtı kendisine verdim.
(Devam Edecek)
Sevgi ve Saygılarımla.