MEVZU DERİN

Sanatçılarımıza değer vermiyoruz..

Sanatçılarına değer vermeyen bir ülke; sanata da değer vermiyor demektir.”

En açık ve net tanımıyla;

SANAT: Zekâ, duygu ve beden harmonisiyle dışarıya yansıtılan eserdir. Bunu yapana da SANATÇI diyoruz.

Zaman, zaman basından duyuyoruz; falanca sanatçı sefalet içerisinde yaşadı ve öldü diye.

Bunlara örnek; Tugay Toksöz bir film çekimi esnasında attan düştü felç oldu ve kimse ilgilenmedi acılar içerisinde can verdi. Hayati Hamzaoğlu basit bir kulübede sefalet içinde bir hayat sürdü. Keza Sami Hazinses aynı durumda yoksullukla ömrü son buldu. Kim bilir bilmediğimiz daha niceleri aynı acıları yaşadı.

Bir vefasızlık örneğine yine bir televizyon kanalında tanık oldum. Orhan Hakalmaz adlı türkücü şimdi adını hatırlayamadığım bir ilçede canlı yayında açık hava konser veriyordu.  Utanmadan bir de; Neşet Ertaş’tan da türküler söylüyordu.

O anlarda İzmir’de hastanede tedavi gören ve son günlerini geçiren Neşet’e bir geçmiş olsun mesajı vermediği gibi söylediği Neşet parçalarına bile atıfta bulunmadı. Yazıklar olsun çok kınadım ve o günden beri bu haramzadeye karşı mesafeliyim.

Merhum Turgut Özatay ile olan bir anımı baylaşmak isterim:

Gazi Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi’nde Dekanın odasındayım. İçeriye elinde bir koli ile Turgut Özatay girdi. Dekana; prostat kanseri olduğunu ve bu kitap satışları ile sağlık harcamalarını karşılama çabasında olduğunu anlattı.

Kitabın konusu; kendisinin Yeşilçam anıları hakkındaydı. Onun O hali içimi sızlattı. Ben de katkı sağlayarak eşe dosta dağıtmak amaçlı kitapların hepsini Dekan beyle satın aldık.

Maalesef biz bu sanatçılarımızı böyle acı bir şekilde kaybediyoruz. Öldüklerinde de cenazelerine gidip kara gözlüklerimizi takıp endam-ı arz ederek ağzımıza uzanan mikrofona; “Rahmetlik şöyle iyiydi, böyle iyiydi” Diye; bir de yalakalık yapıyoruz.

Zaten toplum olarak ölü sevici bir toplumuz. Yaşarken yanında olmadıklarımıza ölüsünde sıkılmadan ve utanmadan methiyeler düzüyoruz. Onların hepimizin üzerinde hakları varken cenaze namazlarında klişe bir hitapla; hocanın;  “Hakkınızı helal ediyor musunuz?” sorusuna hep bir ağızdan “Helal olsun diyoruz.” Sanki onların bizler üzerinde; hakları varmış gibi.

Buradan tuzu kuru sanatçılarımıza sesleniyorum:

Lütfen; yaşlanıp ve hastalanıp yolunuzu gözleyen meslektaşlarınıza ölmeden önce gidiniz. Bu; sizin zamanınızdan ayıracağınız beş dakika onlara uzun bir moral olacaktır. Bunu sizden bekliyorlar. Merak etmeyin siz de yarın aynı onların durumuna düşeceksiniz.

Yok; bunu yapamıyorsanız cenazelerine gelip de arz-endam eylemeyiniz, ağzınıza sokulan mikrofona da ötmeyiniz.

                                                                   

Sevgi ve Saygılarımla

Yayın Tarihi
18.08.2021
Bu makale 1168 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!