Müslüman âleminde; gerçek anlamıyla yerine getirildiğinde birçok faziletlere sebep olan oruç; yanlış yapıldığında bazılarını bakın ne hallere getirebiliyor:
Öncelikle şu hususu da baştan belirteyim ki; aşağıdaki gözlemlerim her oruç tutan Müslüman için geçerli değildir. Günahıyla ve vebaliyle bunu yapanlara aittir.
*Oruç tutuyor; günde en az dört beş satını gündüz uykuda geçiriyor, korkarım rüyasında yiyip içiyordur da. Orucu bizzat yaşamayanların vay haline,
*Sigarasızlığın verdiği sıkıntıyla evde terör estiriyor; önüne ne gelirse kırıp geçiriyor. Rahmetlik babam iftara beş kala rahmetlik anamı beş kere boşar ve gözyaşına boğardı. Babam ve babam gibilerin vay haline,
*Oruçlu halde her gün kalan günü sayan ve laf arasında arkadaşına “Kalmadı; sabret üç gün sonra bir âlem yaparız” veya” “Oruç gelmeden kafaları bir çekelim” muhabbeti yapanların vay haline,
*Ben oruçluyken şöyle asar böyle keser böyle kırarım diyerek tuttuğu orucun hayrını kaçıranların ve bunu bir mazeret olarak gösterenlerin vay haline,
*Oruçlu olmadığı halde verilen iftar davetlerine oruçlu süsü vererek katılanların vay haline,
*Orucu bahane edip işyerinden izin koparanların ve buna alet olan yöneticilerin vay haline,
*Halkın verdiği vergilerle iftar yemeği veren ve bunu da siyasi şova dönüştürenlerin vay haline,
*Hangi komşusunun tutup tutmadığını sahurda ışık kontrolünden geçiren; hatta davulcudan istihbarat alan oruç jandarmalarının vay haline,
*Oruç tutmayıp da tutuyormuş gibi görünenlerin vay haline,
*Yemin ederken; oruçlu ağzımla bak doğru söylüyorum diyerek orucu pek ala kullanan; hatta orucu üzerine yemin bile edebilenlerin vay haline,
*Kendini doyurup da hayvanını ve/veya aç gördüğü bir hayvanı doyurmayanların vay haline,
*Oruç Ay’ı için bolluk ve bereket Ay’ı diyoruz; gerek iftarda gerekse sahurda daha fazla yiyoruz; önceden folyosunu beş liradan aldığımız yumurtayı talep patlaması var diye yedi liradan satanların ve bildiğimiz pideyi Ramazan pidesi diye adlandırıp daha pahalı satanların vay haline,
*Normalde açık olmasına gereksinim duyduğumuz birçok işletmenin kapısında “Ramazan Dolayısıyla Kapalıyız” levhaları asan. El insaf bir gün değil, iki gün değil, üç gün değil tam bir ay bunu bahane edip kullananların vay haline,
*İftar öncesi; trafikte panik yaratarak sanki evine vardığında orucunu hemen açacakmış gibi bir hisse kapılıp ölümcül kazalara neden olanların vay haline,
*Televizyonda bol çeşitli iftar yemekleri ve narlı güllacın renkli görüntülerini izlettirip de bunu tadacak olamayanların hakkını ödeyemeyecek olan televizyon yapımcılarının vay haline,
*Oruç tutmadığı ve/veya tutamadığı halde tutanların yanında nefsine hâkim olamayanların vay haline,
*Oruç tutmuyor diye kapıya dayanan ve inadına davulunu uzun ve yüksek sesle çalan davulcunun vay haline,
*Tüm bu olanların birer günah ve yasak olduğunu topluma duyurmayan din görevlilerinin vay haline,
*Oruç tutuyorum diye; yaşamında gecesini gündüze, gündüzünü de geceye çevirenlerin vay haline,
*Oruç ayında satış potansiyeli yüksek diye; nohuda, pirince, tavuğa; zeytine, hurmaya zam yapanların vay haline,
*Ramazan paketi adı altında tarihi geçmiş ve sağlığa zararlı ürünleri süslü ambalajlarla paketleyip satanların ve /veya parti ve dernekler adına halka dağıtanların vay haline,
Hasta ,hasta oruç tutarsan bir orucun iki sayılır diye cahil insanları yanıltarak olur olmaz fetva verenlerin vay haline,
Ey; Müslüman kardeşlerim oruç gece yiyip içip gündüz aç susuz kalmak değil; buna ne Allah’ın ne de kulunun ihtiyacı var. Bektaşi’nin dediği ve benim de ilave eklediğim gibi eline, beline, diline, boğazına, gözüne, nefsine daha doğrusu kendine güveniyor ve sahip olabiliyorsan orucunu tut.
Yok; sahip olamıyorsan tutma ve Ramazan günahına bari girme. Zaten yeteri kadar yükünü almışsın yeni, yeni günahlar edinme.