Giderek çoğalan nüfus
artışı ve buna zıt oranda azalan kaynaklara bir de israf eklenince dünyayı hiç
de iyi sonuçlar beklemiyor.
İsrafı sadece soframızdaki
ekmeğin israfı olarak düşünmeyelim. Yediklerimizden ve içtiklerimizden israf
ettiğimiz gibi zamanımızdan ve kullandıklarımızdan da israf etmekteyiz. Buna
bir de gereksiz tüketim alışkanlıkları eklenince israfın boyutları kat be kat
artmaktadır. Başta telefon kullanımımızdaki bağımlılık ve gereksiz konuşmalar
teknolojinin yan etkileri olarak bizleri günümüzde hayli etkilemektedir. İşin
içerisine bir de gösteriş merakı girdi mi alın size katma değerli bir israf.
Sofrada israf edilerek
günde Dört Milyon çöpe giden ekmek; açık büfeli otellerdeki yemek israfının
yanında devede kulak kalır. Buralarda bırakın tabaklardaki yemek artıklarını;
tenceresinde dokunulmamış yemekler çöpe gitmektedir. Ne hikmetse bunlar hayvan
barınaklarından hatta kendi personellerinden bile esirgenerek mahrum
edilmektedir. Bunlarla birlikte sınırsız içki de yine israfın bir ayrı yanıdır.
İşin diğer bir acı tarafı
ise şu; Mübarek Ramazan ayında verilen iftar yemeklerinin tabaklarının yarı
dolu artması ve çöpe gitmesidir. Bu da bazılarının oruçlu olmadığını ve oruç
tutuyormuş gibi davrandıklarını düşündürmektedir. Nerede kaldı nimete saygı?
Bu nesil kıtlık görmedi
ama bu hiç görmeyecek anlamına gelmez. Anam rahmetli biz çocukken şu yılan
örneğini verirdi: “Yılan bile toprağı
idareli tüketirmiş bitmesin diye” Çocukluğumda ailemizin en yaşlısından
dinlediğim yaşanmış kıtlık anılarını dinlediğimde tüylerim diken, diken olur.
Şimdi O dinlediklerimi yeni nesle anlatıyorum maalesef gülüyorlar. Bunu anlamak
için illa kıtlık görmek mi lazım?
Topluma bu konuda sadece
sigaranın yarattığı israfı örnek vermek isterim.
Sigara
içen bir insan bakın nasıl israf eder:
*Evindeki perdeler dâhil
tüm tekstil ürünleri daha sık yıkanır ve böylece enerji ve su israfı yapar,
*Evin duvarlarının boyası
daha yoğun ve tez kirlenir,
*Parasından olur,
*Kendisinin ve
başkalarının sağlığından olur. Daha sına gerek var mı? Varsa çoğaltabilirsiniz.
Bu konuda kitle iletişim
araçlarına tarihi ve insani bir görev düşmektedir. Kimin eli kimin cebinde
ağırlıklı konuları içeren diziler yerine; gençleri gereksiz tüketimden ve
israftan koruyacak konulu dizi ve belgeseller yapın da zamanlarını çalarak
onları oyalamayın. Bundan başta kendi nesliniz de zarar görecektir.
Umarım tüm dünya insanları
bu tehlikenin farkına varır ve bir an önce kendi üzerine düşeni yapar. Aksi
halde bunu ne sopa ile ne de yasa ile önleyemezsiniz.
Sevgi
ve Saygılarımla