ANKARA'DAN

Düşüncelerde değil de düşte!..

İBRAHİM UYSAL

Her geçen gün biraz daha ülkeleri, dünyayı yönetenlerin işlerinin ne kadar da zorlaştığını görüyorum ve adlarına üzülüyorum.

--Çok ama çok eski yıllarda her şey ne kadar da kolaymış. Ne sanal ne de gerçek medya diye bir kaygıları varmış.

--Ben yaptım, oldu. Bu kadar.

--Yazan yok, çizen yok hele görüntüleyen hiç.

--Hiç bir şey şahitsiz olmaz mı, diyorsunuz.

--Eee izin verin de "Minareyi çalan, kılıfını da hazırlasın"

--Gören duyan ne var ise, onları da derdest ettin mi, onları gören duyanın sesi yakın zamanda çıkar mı? Yok.

--O zaman ne güzel memleket.

--Son yılların öyküleri arasında geçen, çoğu kişinin tarih olarak yutturmaya çalıştığı, tarihmiş gibi paketlenen o kadar olay var ki.

--Tabi, yiyen geniş bir seçmen kitlesi de olunca.

--Dünya'yı bırakın uzayın sesini dinleyen ABD, ne hikmetse 11 Eylül, ikiz kuleleri vuracakları bir türlü duyamıyor.

--Yolda yürürken bile adımları sayılanların, havalarda uçak uçurması bile görünemiyor, bilinemiyor. Ta ki belgelerin üzerinden gizlilik kararları kalkıp, halkın yemesi, yutması ve sindirmesi sağlandıktan sonra deniyor ki, bakın biz bu "herzeleri yedik" deniliyor.

--Amerika'da bu işler olurken, "Küçük Amerika" uyuyacak değil ya. O da 15 Temmuz'da havalanıveriyor. Sonra meydanların adaları değiştiriliyor, derme çatma heykeller, tabelalar asılıyor ve alının size bir tarih deniliyor.

--Tarih bunları yazmıyor mu? mu diyorsunuz.

--Eee be kardeşim, boşuna mı "biz cahilleri severiz" deniliyor.

--Okumadın mı, görmedin mi her şey yok demektir. Yalnız burada bir ayrım var. Onların dediklerini görmeseniz de, duymasanız da, onların ki doğrudur.

--Eee kolay olmuyor, "bozacının şahidi, şıracı"yı yaratmak.

--Gençler birbirini kırıyor diye baba tavrı ile 12 Eylül oluyor, bir gün solcuymuş, bir gün sağcıymış/ülkücüymüş gibi yapanlara verilen silahlar bir gecede toplanıp yok ediliyor, 11 Eylül akşam üstü sokakta kol gezen terör, ne hikmetse 12 Eylül gecesi komaya giriyor

--Ta ki bir gün Sam Amcanın yasal olarak gizli kalması gereken süreleri dolunca, pat diye olaylar su yüzüne çıkıveriyor.

--Gençler birbirini kırıyor denilen komedi sam amcanın adamlarının "Bizim Oğlanlar başardı" mesajı ile derin bir nefes alıyordu ama, ülke derin bir karanlık kuyuya itiliyordu.

--Ne diyordu dünyanın gelmiş geçmiş en büyük yalan ustası, Hitlerin baş adamı GOEBBELS amca, "Büyük Yalan" tekniğinde:

--“Yeterince büyük bir yalan söyler ve onu tekrar etmeye devam ederseniz, insanlar sonunda ona inanmaya başlayacaklardır. Yalan, ancak Devletin halkı yalanın siyasi, ekonomik ve / veya askeri sonuçlarından koruyabileceği süre boyunca sürdürülebilir."

--Irak'ta kitle imha silahları?

--Libya ve Ortadoğu'ya özgürlük getirme çabaları

--Memleket için de, "adalet" gerekli, bunu da "kalkınarak" yapacağız. Amin!..

--Hani Aşık Kaplani'nin bir deyişi var ya, "Ulan yalan dünya sana geldim geleli/ Bana neyin verdin neyine güvenem" diye.

--Her seferinde aynı şeyler oluyor ama bu deyişi en sonunda söylüyor herkes.

--Coronavirus tartışmaları aşıdır, o kadar aşıya kadar neden bu kadar ölüm artışıdır derken, her şey yeni boyutlar alarak gidiyor.

--Hayat pahalılığı, maaş zamları, işsizlik, her şehirde emperyalizmin yurtsuzlaştırdığı binlerce yabancı insan, komisyonlar, ihale yüzdeleri, gıda güvenliğinin yok sayılıp, insan sağlığının NBŞ'li şekerlere havalesi, ne okutulduğu, ne öğretildiği belli olmayan, amaçsızmış gibi görünen amaçlı eğitim; say say bitmez.

--Ben "Türk"ü de olan C'den sonra "N"e, "N"e diye uyutan bir televizyon kanalına gidiyorum izlemeye. Aman ülkenin en önemli sorunu CHP'nin CB adayı İmamoğlu mu, Yavaş mı, bir bakayım da içim açılsın.

--İlahi Ziya Paşa(1829, İstanbul/17 Mayıs 1880, Adana) nerden buldun bu sözleri ya:

--"Nush İle Uslanmayanın Hakkı Tekrir, Tekrir İle Uslanmayanın Hakkı Kötektir!.."

--Burada çok fazla söz, uyarı oldu galiba, benden de akıllı adam olmayacağına göre, kötek gelmeden, bana müsaade!..