Allah yeryüzüne çok değişik ve sıra dışı yapıda insanlar yolladı. Böyle olmasaydı insanların gerek duyuldukça kullanılan eşyadan bir farkı olmazdı. İşte ben de sıra dışı olanlardan birisiyim ve kendimi bildim bileli böyle yaşadım ve yaşıyorum.
Bunun altında yatan iki ana neden vardır:
Birincisi kalp ve dil birliği, ikincisi ise hayatım boyunca hep mağdurların yanında yer almış olmamdandır. Çok mağduriyetler yaşamış olmamın da bunda payı büyüktür. Toplumda bu halim kimilerince yadırgandı, kimilerince kınandı ve kimilerince de takdir gördü. Varsın olsun.
Bundan böyle köşemde arada bir bölümler halinde bu sıra dışılıklarımı yazacağım; yorumu ise sizlere bırakıyorum.
Alın size sıra dışılıklarım:
ON İKİ YAŞINDA AVUKAT OLDUM:
Çocukluğum yoklukla geçti; bu da benim İlkokul ve Ortaokul çağlarında yaz tatillerinde çalışarak aile bütçesine katkıda bulunmam gerektiriyordu.
Bunun için de en ideal para kazanma işi ayakkabı boyacılığıydı. Sanata dayalı bir işe girmiş olsam cüz-i bir haftalık alacaktım. Oysa ayakkabı boyacılığından haftada alacağım parayı bir günde alıyordum.
Çok kazandığım günlerde şehrin en popüler lokantasında kendime ziyafet çekiyordum. Ancak bir sorun vardı; bu lokantaya boya sandığı ile zor girerdiniz ve girdiğinizde de mutfak veya tuvalet yakınında ve müşterilerden uzak sota bir yere oturtulurdum.
Şehrin kalburüstü amir ve memurları da bu lokantanın hatırlı müşterileriydi. Bu yüzden garsonlar müşterilerden aldıkları siparişleri aşçılara verirken: “Hâkim Kemal beye bir tas kebabı, Müdürüm Suat hocaya bir karnıyarık” Diye seslenirlerdi. Ben de mutfak yakınında konuşlandırıldığımdan bu ifadeleri hep duyardım. Aynı siparişi benim de vermeme rağmen bana gelen yemek türleri ile bu unvanlı müşterilerin yemekleri özellik ve miktar itibariyle çok farklıydı.
Bu haksız uygulama beni hayli rahatsız ederdi. Çünkü onlar da, ben de aynı parayı veriyorduk. Yine bir gün siparişimi verirken garsona: “Avukat İbrahim Baykan’a bir haşlama ve yanında bir pilav söyler misin?” Dedim. Garson; ben sözümü bitirir bitirmez: “Ulan sen benimle dalga mı geçiyorsun?” Dedi; demekle de kalmadı ve yüzüme bir tokat patlattı ve boya sandığımı alamadan beni karga tulumba dışarı attı.
NEYİ ÇOK İSTERSEM RÜYAMDA GÖRÜRÜM:
Bu özelliğim Allah’ın bana bir lûtfudur. Annemi kaybettiğim ilk günlerde O’nu çok sevdiğim ve özlediğim için; yatmadan önce rüyama girmesini Allah’tan çok istedim.
Bu isteğimi rüyamda Allah’tan talep ettim. Bir çeşit Allah’la konuştum. Issız bir alanda beklerken rahmetlik annem beyazlar içerisinde bir giysi ve elinde bir valizle geldi. Sanki canlıymış gibi aynı hazzı hissederek oturduk görüştük. Uyandığımda; bir süre kendime gelemedim. Bir an annemin ölmediğini yanımızda olduğunu hissettim.
Kimi çok özlersem veya neyi görmek istersem uyumadan önce O konuyu düşünüyor ve O konuya odaklanıyorum en geç üç gün içerisinde rüyamda görüyorum. Ayrıca sıradan gördüğüm rüyalarında gerçekleştiğini sıklıkla görüyorum. Hatta gelecekte olabilecek bazı olayları görüyorum ama bunları söyleyemem. Kimseye inandıramayacağım gibi başım da belaya girebilir. Benim bu yönüm uzmanlarca araştırılırsa sanırım bu alandaki bilimsel çalışmalara katkı sağlar.
(Devam Edecek)
Sevgi ve Saygılarımla