MEVZU DERİN

Mutluluğa Aç Kadınlar (3)

Değerli okurlar evlere kapandığımız bu salgın sürecinin bana bir yararı da kitap yazmam konusunda oldu.

Sonuna yaklaştığım “AYKIRI VE SIRA DIŞI BİR ADAM” Adlı kitabım yarıya gelmişken; “MUTLULUĞA AÇ KADINLAR” Adlı yeni bir kitabımın yazımına başladım.

Diğerinde olduğu gibi bunda da sizlerle bölümle halinde paylaşmak istedim. Umarım okurken keyif alırsınız.

MUTLULUĞA AÇ KADINLAR

Bu kitabın kadın kahramanları yakın ilişkide bulunduğum kadınlardan oluşmaktadır.

Gerçek hayat hikâyelerini içerir; etik kurallarına uyularak gerçek adları kullanılmamıştır.

Ayrıca toplum örf ve adetleri dikkate alınarak bazı bölümleri sansürlenerek verilmiştir. Ortak ad olarak “BU KADIN” öznesi kullanılmıştır.

Aşka kapılarını kapatan kadınların; erkekler tarafından sadece sex objesi olarak görülmeleri ile nasıl mutlu olabilirler ki? % 80 kadının orgazm olamadan ölüp gittiklerini biliyor muydunuz?

Okurken kendilerinden muhakkak bir şey bulacaklarına inandığım erkekler; lütfen şapkamızı önümüze koyup düşünelim.

Kadınlarımız sakın bana alınmasın Allah’ıma yatıp kalkıp dua ediyorum; kadın olarak Müslüman bir ülkede dünyaya gelmediğime.

 Neden mi?

*Cahiliye döneminde diri, diri gömülmüş,

*Ölene kadar aileye, kocaya ve ailesine hizmet ve itaat,

*Basit bir yüzük kaporası ile evlilik,

*Çocuk doğuramaz ise hemen kısır damgası yiyerek üzerine kuma getirmek,

*Miras paylaşımında iki erkek alırken kadına Bir vermek,

*Erkek yaparsa hak; kadın yaparsa zina,

*Hayvanların sayıldığı, kadınların sayılmadığı bir dönem nüfus sayımları,

*12-13 yaşlarında evlendirmeler,

*Eften püften nedenlerle ölüme kadar varan dayak, şiddet, hakaret,

*Reklamlarda Sex objesi olarak kullanmak,

*İçten ve samimi gülüşmelerinde ve şık giyiminde orospu damgası vurulması,

*Tecavüzcüsüyle evlendirilmek.

BU KADIN

Gurbetçi bir ailenin Üçüncü çocuğu olarak Almanya’da dünyaya geldim.

Babamın meslek hastalığı nedeniyle ben 20 yaşında iken Türkiye’ye kesin dönüş yaptık. Hayatım boyunca sadece 10 ve 14 yaşlarımda iki kez yaz tatillerinde gördüğüm teyzemin oğluna teyzem ve eniştem beni istedi.

Konuya ailem de sıcak bakıyordu ama benim hiç içimden gelmiyordu. Bir yandan akrabalık bağı bir yandan da huyunu, husunu bilmediğim teyzemin oğlu.

Anladığım kadarıyla kendisi de hayli istekli görünüyordu. Babam anneme nazaran daha mantıklı düşünen bir adamdı anneme; “Bak hanım kardeşin ama bunlar cimri bir aile biz kızımızı hiçbir şeyden mahrum etmedik bunlar mutlu edemeyebilirler” dediğini duydum.

Bundan sonra benim kaygılarım daha da arttı. Teyzem ve eniştemin inatçı ısrarlarıyla biz nişanlandık. İki ay sonra da evlendik. Eşimin aşırı cimriliğinin yanında iyi kötü anlaşıyorduk.

Yalnız; cimriliği öyle boyutlara geldi ki benim açımdan dayanılmaz bir hal aldı. İşin daha acı yönü kendi paramla aldığım şeylere bile aşırı tepki veriyor; bu da beni mutsuz ediyordu. Hal bu ki; kendisi yüksek derecede devlet memuru ve hiçbir ekonomik kaygımız da yoktu.

Ben de ev hanımı olmama rağmen Almanya’da çalışıp kazandığım hatırı sayılır bir servetim vardı. Ayrıca ailem de bana istemeden maddi katkı sağlıyordu. Gün geçtikçe; eşimin bu cimrilik takıntısı çekilmez boyutlara ulaştı.

Nasıl mı?

Alın size ibret-i alem için anlatayım:

Kıskançlığı nedeniyle nereye gitsek beraber gidiyoruz. AVM’ de onlarca mağaza gezip sevdiğim pantolonu; firma paça kısaltması yapmıyormuş. Ben buna ayrıca tadilat parası veremem diye bir öfkeyle mağazadan ayrılıyoruz,

Her gittiğimiz mağazada sıkı pazarlığa giriyor; üstelik bunu barkot sistemi çalışan mağazalarda da yaparak beni utandırıyor,

Samimi olduğumuz komşularla pikniğe gitme programı yapıyoruz; masraf çıkacak diye son anda uyduruk bir bahaneyle vazgeçiyor,

Klimalı arabamız var; yazın aşırı sıcağında arabanın klimasını çok yakıt yakıyor diye açmıyor,

Mutfak gereçlerinin en ucuzunu alıyor ve bunlardan gerekli verim faydayı sağlayamıyorum,

Akşamları elektrikten tasarruf amaçlı televizyon ışığında oturma zorlamasından dolayı gözlerimiz bozuldu,

Af edersiniz çok su harcanacak diye Dört küçükte bir sifon çekiyor,

Dışarıda yemek yemekle evde yemenin maliyetini hesaplayıp; dışarıda yemeğe karşı çıkıyor,

Evliliğimin ve akraba hatırına bunların hepsine katlandım da maalesef bardağı taşıran son damla benim boşanma kararım oldu. Allah’tan çocuğumuz da olmuyordu: zaten tüp bebek teklifime de para gidecek diye karşı çıkmıştı.

Bardağı taşıran son damla:

Evlilik yıldönümümüzde dışarıda yemek yemeğe zar, zor ikna ettim. Mütevazi bir restorana gittik. İkimizde orada meşhur olduğu için közde tavuk söyledik.

Tam son lokmamı alıyordum ki Bana; “Yavv hanım bu tavuğu ben BİM’den taş çatlasa %15Tl.ye alırdım sen de evde pişirirdin; bak şimdi ne kadar hesap gelecek.”

Böyle önemli bir günde ben bunu duyunca; lokmam boğazıma düğümlendi ve orayı bir öfkeyle ter ettim. Ertesi gün boşanma davası açtım.

Hakim tüm bu anlattıklarımı dinledi ve bizi tek celsede boşadı. Her şeyimiz vardı ama eşimin bu pintilik takıntısı yüzünden Bir gün olsun mutlu olamadım.

Bir daha evlenmek mi aman Allah korusun. Şimdi kendim; dilediğim gibi yaşıyorum çok mutlu ve özgürüm. Geçmişin acısını çıkartıyorum; ohh beyaa.

BİTTİ

(Devam Edecek)

Sevgi ve Saygılarımla

Yayın Tarihi
22.06.2020
Bu makale 1191 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!