Değerli okurlar evlere kapandığımız bu salgın sürecinin bana bir yararı da kitap yazmam konusunda oldu.
Sonuna yaklaştığım “AYKIRI VE SIRA DIŞI BİR ADAM” Adlı kitabım yarıya gelmişken; “MUTLULUĞA AÇ KADINLAR” Adlı yeni bir kitabımın yazımına başladım.
Diğerinde olduğu gibi bunda da sizlerle bölümle halinde paylaşmak istedim. Umarım okurken keyif alırsınız.
MUTLULUĞA AÇ KADINLAR
Bu kitabın kadın kahramanları yakın ilişkide bulunduğum kadınlardan oluşmaktadır.
Gerçek hayat hikâyelerini içerir; etik kurallarına uyularak gerçek adları kullanılmamıştır.
Ayrıca toplum örf ve adetleri dikkate alınarak bazı bölümleri sansürlenerek verilmiştir. Ortak ad olarak “BU KADIN” öznesi kullanılmıştır.
Aşka kapılarını kapatan kadınların; erkekler tarafından sadece sex objesi olarak görülmeleri ile nasıl mutlu olabilirler ki? % 80 kadının orgazm olamadan ölüp gittiklerini biliyor muydunuz?
Okurken kendilerinden muhakkak bir şey bulacaklarına inandığım erkekler; lütfen şapkamızı önümüze koyup düşünelim.
Kadınlarımız sakın bana alınmasın Allah’ıma yatıp kalkıp dua ediyorum; kadın olarak Müslüman bir ülkede dünyaya gelmediğime.
Neden mi?
*Cahiliye döneminde diri, diri gömülmüş,
*Ölene kadar aileye, kocaya ve ailesine hizmet ve itaat,
*Basit bir yüzük kaporası ile evlilik,
*Çocuk doğuramaz ise hemen kısır damgası yiyerek üzerine kuma getirmek,
*Miras paylaşımında iki erkek alırken kadına Bir vermek,
*Erkek yaparsa hak; kadın yaparsa zina,
*Hayvanların sayıldığı, kadınların sayılmadığı bir dönem nüfus sayımları,
*12-13 yaşlarında evlendirmeler,
*Eften püften nedenlerle ölüme kadar varan dayak, şiddet, hakaret,
*Reklamlarda sex objesi olarak kullanmak,
*İçten ve samimi gülüşmelerinde ve şık giyiminde orospu damgası vurulması,
*Tecavüzcüsüyle evlendirilmek.
BU KADIN:
Eşimle aynı üniversitede aynı bölümde ve aynı dönemde öğrenciydik. Daha Birinci sınıfta aramızda sıcak bir yakınlaşma oldu.
Günümüzün büyük bir bölümünü birlikte geçiriyorduk. İkimizin de aile ekonomisinin birbirinden pek farkı yoktu. Bu yüzden her şeyimizi paylaştık. İkimiz de yurtta kalıyorduk.
Sınıflarımızı da aynı başarı ile kayıpsız geçirerek mezun olduk. İkimizin de idealinde Akademik kariyer yapmak vardı. İkimiz de kendi bölümümüzde açılan eski adıyla Asistanlık yeni adıyla Araştırma Görevlisi sınavına girdik ve kazandık.
Artık yerleşik bir aile düzenine geçmek istiyorduk ve aynı evde yaşama kararı aldık. Biz evlenmek için kararımızı vermiştik ama ailelerimizin birbirleriyle tanışması ve onaylamaları da önemliydi. Eş adayımla oturup bu konuyu etraflıca konuştuk.
Benim ailem açısından hiçbir sorun kuşkum olmazdı. O bana ailesinin geleneklerine bağlı tam bir Karadeniz milliyetçiliğinin hakim olabileceğini açıkça söyledi. Daha doğrusu ailesinin peşinen bu evliliğe karşı çıkabileceği kopyasını bana verdi.
Ayrıca böyle bir tercihinin kendisine ait olduğunu ve benim kendisine güvenmem konusunda garanti verdi. Yakınlarımızdan da farklı yöre evliliklerinde ciddi sorunlar yaşandığını da bildiğimden biraz çekinmedim de değil.
Önceden de birlikte aynı evde kaldığımızı ve tanışma sürecinde olduğumuzu kısmen de olsa duyurmuştuk; en azından konuştuğumuzda bir ön bilgilerinin olmasını istedik.
Ben Akdenizli O Karadenizli. Aileleri iki uç bölgelere taşımaktansa Ankara’da birlikte yaşadığımız evimizde bir araya getirmeye karar verdik. Sömestr tatiline denk getirdiğimiz bir tarihte aileleri davet ettik. Oturup açık ve seçik her şeyi konuştuk.
İlk başta onun ailesi söylem ve tavırlarıyla karşı çıksa da eş adayım durumu iyi idare etti ve aile ikna oldu. Kendi aramızda hemen kendi yüzüklerimizi kendimiz taktık. Bundan sonraki gelişmeleri kendimizin kararı doğrultusunda planlayacağımızı kendilerine anlattık. Onlarda kabul ettiler.
Biz artık yuva kurma koduna girmiş olduk. Bir yandan Akademik çalışmalarımız bir yandan da evlilik planımız önemli işlerimizden idi. İkimiz de artık yıla bırakmadan İki yılda Yüksek Lisansımızı bitirdik ve akabinde düğünümüzü yaptık. Bu arada eşimle doktora programına başladık. İkimizin de arzusu Doktorayı yurt dışında gelişmiş bir üniversitede yapmaktı.
Bunun için yurt dışı Doktora sınavına girdik ben kazanamadım eşim kazandı. O da çok istiyordu arzusu yerine geldi. Ancak benim içimde bir kuşku; hayatımızı burada birlikte şekillendirecektik onun uzun bir süreçte yanımda olmaması nasıl bir etki yaratacaktı. Ona gitme de diyemezdim çünkü; o kadar hevesli ve istekliydi ki; yokluğunda benim durumumu bile aklına getirmiyordu.
Aklında hep gideceği Amerika’yı hayal ediyordu. Nihayet eşimi Amerika’ya yolcu ettim. Hemen, hemen her gün telefonla; saat farkından dolayı gecemiz gündüzümüze karışsa da görüşüyorduk. O orada yalnız ve yoğundur diye de ben fazla arayıp yormak istemesem de aklım hep ondaydı.
Buraya kadar çok mutluydum ancak günlük aramaları haftaya, haftalık aramaları aylara çıkması beni hayli tedirgin etti ve üzdü. O yıllarda internet ortamında haberleşme olmadığından be mektup yazdım. İlk mektubuma verdiği yanıtta çok yoğun olduğunu belirtti ama ben buna inanmadım.
Zaten sonraki mektuplarıma yanıt alamadım. Bir kez telefonuma bozuk İngilizce aksamlı bayanın çıkması beni iyice kuşkulandırdı. Gururuma yediremedi ben de hiç aramadım. Üniversitemde ortak yakın mesai arkadaşlarımızdan orada kalmaya karar verdiğini bir Malezyalı bayan mesai arkadaşıyla yaşadığını çocuğunun olduğunu yıllar içerisinde öğrendim.
Gururum çok incinmişti doktora dışında meğer başka idealleri de varmış. Gıyabında boşanma davası açtım bu da uzun yıllar sürdü ve nihayet sonuçlandı.
Tüm ortak anıları unutmak adına başka bir üniversiteye atanıp doktoramı doçentliğimi ve profesörlüğümü orada kazandım. Emekli oldum; şimdi ailemle doğa ile baş başa huzur içine bir hayat yaşıyorum. Beni üzen tek şey; bunu hak etmediğimdir. Şimdi nerede, nasıl, ne yapıyor hiç umurumda değil.
BİTTİ
Bu hayat öyküsünün yakın tanığı olduğum meslektaşıma bana kitabımda; kendi yaşam öyküsünü paylaştığı için çok teşekkür ediyorum.
Diyeceğim şu ki; okumuşu da olsa okumamışı da olsa kadınlar tüm iyi niyetlerine rağmen erkekler tarafından istismar edilebiliyor.
(Devam Edecek)
Sevgi ve Saygılarımla)