Aradan daha bir ay bile geçmeden Van yine yeni bir depremle sallandı. Biz yine gereken dersleri almadık ve girilmeyecek binalara girdik.
Çadır toplumundan gelmiş bir toplum olarak tekrar çadırlara döndük; keşke çadırlarımızdan hiç çıkmasaydık.
Çıktık da ne oldu; bakın neler olmadı ki:
*Devlet yetkililerinin yalancısıyım. Ülkemizde binaların yarısı çürükmüş. Bu da yarısının kaçak ve denetimsiz yapıldığı anlamına gelir,
*Geniş alanlardaki çadırlarımız toprakla iç içeydi ve bu toprakları ekip biçiyorduk,
*Betonarme yapılara geçtik romatizmalarımız azdı,
*Apartmanda komşu komşuyu tanımıyor,
*Her depremin acı sonuçlarından hiç bir ders almadık ve çadırlara muhtaç olduk,
*İstanbul’da olası deprem halinde çadır kuracak yeşil alan bırakmadık,
*Ormanları talan ettik ve yerlerine; yarı açık ceza evlerini aratmayan siteler, plazalar ve alışveriş merkezleri yaptık.
Başbakan; oy kaybımız da olsa bu çürük binaları yıkacağız diyor. Bence Başbakan yanılıyor; bu uygulama ve kararlılık aslında bilinçli toplumlarda oy kazandırması gerektirir.
Aksi halde geldiğimiz çadırlara geri dönmek zorunda kalacağız. Hangisi işinize gelirse beyler.
NOT: *Mıhlama adlı siteme koyduğum yazılarımı; her isteyen benim adım altında dilediği yerde yayınlayabilir.
Sevgi ve Saygılarımla.