Köle değil, efendi olun...

Uzun ince bir yoldayım, gidiyorum gündüz gece…

Hepimiz zaman zaman uzun yolculuklara çıkarız, ama bu seferki inanın çok farklı bir seyahat.

Bu bir iç yolculuk; geçmişten arındığımız, gelecek için telaşlanmadığımız ve anı yaşadığımız. ‘an’da kendi gerçekliğimizi keşfettiğimiz, kim olduğumuzu, ne için var olduğumuzu, misyonumuzu belirlediğimiz, öylesine zor bir o kadar da keyifli bir yolculuk. Girdaplı yollar bunlar. Kim bilir, belki de çoğu kimse bütün bunları düşünmeden, sorgulamak aklına bile gelmeden bir ömür geçiriyor ve bu güzel yolculuktan mahrum kalıyorlardır. Halbuki varlığımızın son noktasına, son gününe hatta anına kadar ne için yaşadığını bilmek, bilmiyorsan da buna karar vermek yaşamın gerçek anlamıdır...

***

Bu yolculukta en zor olan geçmişle hesaplaşmaktır. Geçmişi bir kenara ittikten sonra her şey daha kolay oluyor.

Her şeyden önce bir iç hesaplaşma var. Kendimizi olduğumuz gibi kabullenmeliyiz. İyisi, kötüsü ile yaşadığımız her şey bize aittir ve bu gurur duyulacak bir olaydır. Pişman olmayı bıraktığımız, kendimizi affettiğimiz ve tekrar sevmeye başladığımız zaman, büyük bir sorunu çözmüş olacağız. Eğer kendimizi affedemezsek, başka hiç kimseyi affedemeyiz. Affetmediğimiz sürece de bu duygular bizi yiyip bitirecek ve geçmişten kurtulmamıza engel olacaktır. Bu basit bir matematik problemi gibidir. Kendi gerçeklerimizin kölesi değil, efendisi olmalıyız.

Nasıl mı pişman olmayacağız, nasıl mı affedeceğiz? İşte bütün mesele bu.

***

Birçok kişi düşündüğünü sanır, oysa belki de en korktukları şey gerçek anlamda düşünmeye başlamaktır. Düşünmek her şeyin başıdır, dolayısıyla kendimizi affetmeyi de yaşadıklarımızdan pişman olmamayı da önce düşünmemiz gerekiyor.

Nitekim, olayları nasıl algılarsak, duygularımız da ona göre değişiyor. Köklü bir kişisel değişim ve gelişim yaşamak istiyorsak, bu gerçeğin farkına varmalıyız.

Düşünsenize, her şeyden önce karşımıza çıkan engeller, yaşadığımız acılar, aldığımız dersler, daha yukarılara çıkmamız, olgunlaşmamız için karşımıza çıkan basamaklar aslında. Onlardır gücümüzün ortaya çıkmasına yol açan, farklı bakış açıları bulmamızı sağlayan. Sabrı, direnmeyi öğreten ve ders almamıza neden olan.

***

Her yıkım, her devrilen duvar, bize yeni bir kapı açar. Sorun çözmede uzman oluruz. Değişim rüzgarları eser ve her defasında yeni bir süreç, yeni bir döngü başlar. Biz de tekrar bu döngüye ayak uydurmayı öğreniriz. Hayatımız bu döngüler üzerine kuruludur. Atılan her yeni adım, verilen her yeni karar, yeni bir başlangıçtır aslında. Sonuçları iyi veya kötü olsun, her döngü ayrı bir tecrübe kazandırır bize, yeni bir şeyler öğretir, ufkumuzu genişletir, bizi büyütür. İşte bu geçişlerle beraber, hepimiz yeni bir içsel yolculuğa çıkarız. Ya da tam tersi, belki de çıktığımız her yolculuğun sonunda yeni bir döngü başlatırız. Tazelenmiş bir beyin, taze fikirler, yaratıcı çözümler bize yeni kararlar almamız için yol gösterir ya da neden olurlar.

Bir işten ayrılmak demek, aynı zamanda yeni bir işe de başlamak demektir. Yeni iş demek; yeni insanlar, yeni çevre, yeni enerjiler, yeni duygular demektir.

Biten bir ilişkinin ardından ne kadar üzüldüğünüzü düşünün, halbuki bir süre sonra arkaya dönüp baktığınızda bunun da geçici olduğunu görürsünüz. Acılar da biter, mutsuzluklar da uçar, akan gözyaşları da diner. Bu da böyle bir döngüdür.

***

Hayatımızda yeni döngüler başlatmazsak, hayat sıkıcı ve sıradan olur. Biraz risk almalı cesaretli olmalı, yolculuklardan kaçmamalıyız. Geçmişi geride bırakmalı, yeni ufuklara yelken açmalı, hayatımıza yeni bir amaç katmalı ve bu amaç uğruna önümüze çıkan bütün kapalı kapıları açmalıyız. Kalbimizi, yüreğimizi, ruhumuzu, aklımızı da bütün bu değişikliklere açmalı, biraz da taşların altına elimizi sokmalıyız.

Herkese iyi yolculuklar.

 

BİR HİKAYE.

Bir haftanın yorgunluğundan sonra pazar sabahı kalktığında tüm haftanın yorgunluğunu çıkarmak için eline gazetesini aldı ve tüm gün miskinlik yapıp evde oturacağını düşündü. Tam bunları düşünürken çocuğu koşarak geldi ve sinemaya ne zaman gideceklerini sordu. Baba çocuğuna söz vermişti, o hafta sonu sinemaya götürecekti ama hiç dışarıya çıkmak istemediğinden bir bahane uydurması gerekiyordu. Sonra gazetenin promosyon olarak dağıttığı dünya haritası gözüne ilişti.

Önce dünya haritasını küçük parçalara ayırdı ve çocuğuna “Eğer bu haritayı düzeltebilirsen seni sinemaya götüreceğim” dedi sonra düşündü;

“Oh be kurtuldum, en iyi coğrafya profesörünü bile getirsen bu haritayı akşama kadar düzeltemez.”

Aradan on dakika geçtikten sonra çocuk babasının yanına koşarak geldi ve

“Baba haritayı düzelttim artık sinemaya gidebiliriz” dedi. Babası önce inanamadı ve görmek istedi. Gördüğünde de hala hayretler içerisindeydi ve bunu nasıl yaptığını sordu.

Çocuk, “Bana verdiğin haritanın arkasında bir insan resmi vardı” dedi. “İnsanı düzelttiğim zaman dünya kendiliğinden düzelmişti.”

 

 

 

DÜŞÜNMEK LAZIM

 

Keşif için çıkılan yolculuklar yeni yerleri görmekle değil, yeni gözlerle bakabilmekle başlar.

PROUST

 

 

GÜNÜN SÖZÜ

 

Hapşırmanın başlangıcında, korku esnasında, endişede, bir uçurumun üzerinde, savaşta uçarken, aşırı merak durumunda, açlığın başlangıcında, açlığın sonunda kesintisiz farkında ol.

OSHO

 

SABAH AKDENİZ’DEN ALINMIŞTIR

Yayın Tarihi
24.07.2009
Bu makale 2541 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
KÖŞE YAZILARINIZI SEVEREK OKUYORUM

osman 29.07.2009

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!