‘Benim Doktor Oğlum’

Hayatın içinde kendinizin, oradan oraya amaçsızca sürüklendiğini hissediyorsanız, daha fazla ne kadar dayanacağınızı bilmiyorsanız ve ‘biri artık beni vursun’ diye bağırıyorsanız, uzun zamandır gülmüyorsunuz demektir. Hayat her zaman kolay gelmiyor insana ama hayatı güzelleştirmenin yolları var. İlk olarak eğer bu durumdaysanız ki, ekonomik kriz falan filan derken herkes ayrı bir bunalımda, demek ki sizin de biraz gülmeye ihtiyacınız var.

 Buradan nereye mi geleceğim? Neredeyse bir yıl oldu, tiyatroya gitmiyordum. En son, İstanbul’da E.S.E.K (Espri Standartları Endüstrisi Kurumu) grubunun oyununu izlemiştim. Uğur Uludağ’ın yazıp yönettiği, ilişkileri alaycı ve komik bir şekilde sorgulayan bir oyun. Başrollerinde Doğa Rutkay ve ‘İllaa ki’ reklamlarından tanıdığımız Hakan Bilgin’in oynadığı, yine çok başarılı oyuncular olan Yosi Mizrahi, Yağmur Kaşifoğlu, Uğur Uludağ, Funda Pelin Kurt, Barış Ataç, Aykut Taşkın ve Ebru Ayyıldız’ında eşlik ettiği ‘Kaygan Zemin’ adlı oyunu seyrettim. Gerçekten görülmeye değer. İstanbul’a giderseniz mutlaka uğrayın, eminim ki karnınızı ağrıtacak. Ama aldığım duyumlara göre bu sezon içerisinde Kavaklıdere’nin de sponsorluk yapacağı oyun, Antalya’ya turneye gelecekmiş. Kavaklıdere’ye de sanata katkılarından dolayı teşekkür ederiz.

***

Gel gelelim, geçen hafta nihayet uzun zamandır methini duyduğum, İsrailli yazar Eli Saghi’nin yazdığı oyuna gidebildim. Hale Kuntay’ın dilimize çevirdiği, rejisörlüğünü Ali Meriç’in yaptığı, Devlet Tiyatromuzun çok değerli oyuncuları Erdoğan Aydemir, Senem Şahin, Kader Gözpınar, Orkun Yılmaz, Gözen Müftüoğlu, Pınar Boyar ve Şenol Kaderoğlu’nun oynadığı Haşim İşcan İş Merkezinde sergilenen ‘Benim Doktor Oğlum’ adlı oyunu seyrettim ve inanılmaz keyif aldım. En başta gösterdikleri performanstan dolayı bütün değerli oyuncuları tebrik ediyorum. Şu anda turnede olan fakat 18 Mart itibarı ile tekrar başlayacak olan oyunu izlemenizi tavsiye ediyorum. Herkesin, günlük yaşamdan kendisinden bir şeyler bulabileceği bir durum komedisi. Bazen gerçek hayattan uzaklaşmak insana çok güzel bir enerji veriyor.

***

Daralmak; işin içinden çıkamayacak hale gelmek bunalmak…

Gülmek; hoşuna veya tuhafına giden olaylar, durumlar karşısında, genellikle sesli bir biçimde duygumuzu açığa vurmak. Mutlu, sevinçli zaman geçirmek, eğlenmek, hoşça vakit geçirmek.

Gülmece; gerçeğin güldürücü yanlarını ortaya koyan edebiyat türü…

Esenlik; hiçbir hastalığı, vücutça hiçbir eksiği olmamak,sağlıklı, sıhhatli olmak..

 

Rejisör Ali Meriç, bu dört kelimeden yola çıkarak hazırladık izleyeceğiniz oyunu diyor ve ‘gülmek’ kelimesini yeniden hatırlamak için bu dördüyle yetindik diye ekliyor. Eğer siz de gülmek kelimesini hatırlamak ve hatta yaşamak istiyorsanız bu oyuna mutlaka gidin…

***

 

   Romalı filozof Marcus Aurelius demiş ki “Neşeli olun ve dışarıdan gelebilecek yardımı ve huzuru aramayın. İnsan bunun için hep hazırda beklemeli ve başkalarınca buna hazır edilmeyi düşünmemelidir.” Herkes mutlu olmayı, gülmeyi hak ediyor. Asıl başarı bunu kendi kendine yapabilmekte, kendine mutlu olmayı öğretebilmekte gizli. Evet, tiyatrolar, sinemalar bizi realiteden uzaklaştırıyor ve biraz nefes almamızı, hayal kurmamızı sağlıyor. Başka dünyalara sürüklenmemize, bazen gülmemize ama bazen de ağlamamıza neden oluyor. Başka hayatlar olduğunu hatırlatıyor bize ve düşünmemize, belki de kendimize gelmemize sebep oluyor. Bizi bazen mis kokulu portakal ağaçlarının olduğu düş bahçelerine götürüyor. Kim bilir bazen de fırtınalı günlere! Fakat ne olursa olsun, bizi bir şekilde gerçeklikten koparıyor ama bir yere geliyor ki bize yaşamdan bir gerçeği hatırlatıyor ve bir mesaj veriyor. Ve inanın hayatta hiçbir şey tesadüf değil. Sorun mutluluğun tarifinde, derecesinde ya da çeşitliliğinde değil, nasıl algılandığında, nerede, niçin, ne zaman ve nasıl arandığındadır. M. Lundbeck’in dediği gibi “ Mutluluk varılması gereken bir hedef istasyon değil, bir yaşam biçimidir.”

Sevgiyle kalın…

 

 

Nice senelere InCity

 

Güldal Siğinç Topdemir’in imtiyaz sahibi olduğu InCity dergisi muhteşem bir partiyle 1. yaşını kutladı. Senelerce Barış Manço’nun asistanlığını yapan Topdemir, ölümünün 10. senesinde bu özel insanı anmak adına sahneye Kurtalan Ekspres’i çıkararak çok güzel bir örnek oluşturdu. Doğukan Manço’nun da disjokeyliğini yaptığı geceye tüm protokol, Antalya’nın ileri gelenleri ve basın olmak üzere 600 kişi katıldı. Lale Manço, Topdemir’e de teşekkür edip, gecenin anlam ve önemini belirten çok hoş bir konuşma yaparak herkesi duygulandırdı. Bu güzel organizasyonda büyük küçük katkısı olan herkesi tebrik ediyorum. İyi ki doğdun InCity

 

 

 

DÜŞÜNMEK LAZIM…

Sis yelpaze ile dağıtılmaz… Japonya

Altın ateşle, kadın altınla, erkek kadınla imtihan edilir… Amerika

Dikenler arasında güller yetişir… Almanya

Allah’ın gülü dikenli yarattığına hayret edeceğiniz yerde, dikenler arasında gül yarattığına hayret ediniz… Arabistan

Ne kadar az yüksekten uçarsan, düştüğün zaman o kadar az incinirsin… Tibet

İnsanlar yaşadıkça ihtiyarladıklarını sanırlar, halbuki yaşamadıkça ihtiyarlarlar… İskoçya

 

 

 

  GÜNÜN HİKAYESİ

Zamanın birinde alim zatlardan biri bir nehir kenarında namaza durmuş…

Mecnun tam o sırada sözde alim zatın önünden geçmiş… Adam öfkeyle namazını bozarak: ‘ Bre melun görmez misin ki namaza duruyorum, ne diye önümden geçersin?’ der.

Mecnun’un cevabı ise ilginçtir;

Ben Leyla’nın aşkıyla senin namaz kıldığını görmezken, sen Mevla’nın aşkıyla beni nasıl gördün?

 

Sahte dindarlara ve aşkı böyle yaşayamayanlara…

Teşekkürler Fikri Taşdelen

 

SABAH AKDENİZ’DEN ALINMIŞTIR

Yayın Tarihi
05.03.2009
Bu makale 3727 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!