Çocukluğum

Geçen hafta bir rüya gördüm. Parktaydım, çocuklar oynuyor ben seyrediyordum, sonra bir anda kendimi zamanda bir yolculuğun içinde buldum. Nereye gittiğimi biliyordum.

Kendi çocukluğuma

Uzun bir yolculuk oldu. Mavi bir girdabın içerisinde sağa sola anılarla beraber savruldum. Bu günden başlayarak geçmişe doğru hayatım, yaşadıklarım, film şeridi gibi gözlerimin önünden geçiyordu. Sonra birden renk değiştirmeye başladı ve yeşil oldu, sonra siyah, sonra pembe; sarıda kaldım… Anılardan aktım.

Kenarlarında rengarenk balonlar asılı bembeyaz bir kaydıraktan kayıp, çocukluğumun duvarlarına çarptım.

Uyandım…

***

Oradaydım.

Ankara’da, mahallede, kıvırcık saçlarım, anlamaya çalışan gözlerim, masum bakışlarımla. Çok iyi hatırlıyorum…

Bazen erkeklerle yarışa girer, futbol maçlarında kalecilik yapar, inşaatlardan boru çalar tüf tüf oynardık. Kızlarla da ip atlar, saklambaç, sek sek, bir de sobe oynardık. Evdekilere gelince en sevdiğim oyuncaklar küçük bebeklerim, tahta mutfak kaşıkları ve tencerelerdi. Biraz daha büyüdükten sonra ise en büyük eğlencem tebeşir alıp, gardrobumun üstüne yazılar yazarak hayali öğrencilerime öğretmenlik yapmaktı… Düşüncelerime ve anılarıma teslim oldum. Sonra birden aklıma takıldı, uzun uzun düşündüm, neden kaydıraktan kaydıktan sonra duvara çarpmıştım? Sonunda anladım ki orası çocukluğumu en son hatırladığım, kaybettiğim yerdi!

 ***

Özlüyorum o günleri, çocukluğumu, oyunlarımı dersem yalan olur…

Artık büyüdüm, kadın oldum, anne oldum ve ben oldum. Beni ben yapan tecrübeler yaşadım, yeri geldi hatalar yaptım, yeri geldi doğrular ama ben olmaktan hiçbir zaman vazgeçmedim. Yaşadıklarımdan hiçbir zaman pişman olmamayı öğrendim. Anladım ki onlardı ben olmamı sağlayan. Şu anki hayata ve insanlara bakış açımı oluşturan. Ve bu böyle devam edip gidecek, yaşam devam ettiği sürece yaşanılanlar artacak, her gün yeni bir şey daha öğrenerek... Büyüdüm, ben oldum dedim. Aslında insan yaşadığı sürece, hiçbir zaman tam olmuyor. Sürekli değişiyor ve sürekli keşfediyor kendini, hayatı, insanları ve dolayısıyla değişiyor düşünceleri ve tanımlamaları. 

***

Evet, eski günleri özlemiyorum, çünkü içimdeki kaybettiğim çocuğu buldum. İstediğim zaman tekrar çocuk olabiliyor, çocuklar gibi hayal dünyasında yaşayabiliyorum. Onlar kadar mutlu, hatta bazen bir günlüğüne bile olsa onlar kadar sorumsuz olabiliyorum. Ben, istediğim zaman çocukluğumu artık doyasıya tadıyorum. Her defasında tekrar ve tekrar… Mutluluk da bu değil mi zaten? İçimizdeki çocuğu kaybetmemek! Hayal kurmaktan vazgeçmemek! Küçük fırtınalara teslim olmamak!

Yüreğiniz taş kesilmeden, siz de arayıp bulun onu, gerekirse derin sulara dalın, gerekirse gökyüzündeki yıldızlara merdiven dayayın. Eğer orada da bulamadıysanız kalbinize bir bakın, açın içini ve orayı kurcalayın…

Ben oldum demeyi bırakın ve içinizdeki çocuktan başlayarak keşfe çıkın…

İyi Yolculuklar…

 

GÜNÜN SÖZÜ

 

Hayatın amacı her şeyden önce onu yaşamak; bu deneyimi mümkün olduğunca çok tatmak; hevesle ve korkmadan daha zengin yeni deneyimlere ulaşmaktır.

Eleanor Roosevelt

Yayın Tarihi
08.05.2009
Bu makale 3608 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!