Eminim başlığı okuduğunuzda, Selin’in yazacağı ne acaba diye çok merak ettiniz!
Çünkü bugüne kadar hiç böyle bir yazım olmadı.
Ama her şeyin bir ilki vardır!
Tamam, tamam…
İtiraf ediyorum, amacım dedikodu severlerin dikkatini çekmekti.
Her şey insanlar için öyle değil mi?
Herkes iyi veya kötü olaylar yaşar. Benim kızdığım, işi gücü olmayan bir takım kişilerin(!), insanların başına gelen talihsiz olayları kullanarak bir dedikodu ağı oluşturmaları, hem de bire bin katarak. Ellerine ne geçiyorsa!
Farkında olmadıkları durum ise böyle kötü olayların, hatta daha kötülerinin bile, her an herkesin başına gelebilecek olması…
Çok sevdim bu lafı tekrar söyleyeceğim; her şey insanlar için!
***
Bir de işi gücü bu olan insanlar var, meslekleri bu, dedikodu yaparlarsa veya yakalarlarsa para kazanıyorlar... Çok ironik değil mi?
İş o kadar çığırından çıkmış durumda ki artık magazin sitelerinde bile dedikodu bölümleri var. Herkes insanların özel hayatlarına tecavüz etmeye çok meraklı. Adı üstünde dedikodu; doğruluk payı bile belli değil! Biraz daha fazla tıklanmak için kullanılan bir pazarlama yöntemi işte.
Ne yazık ki; bunları konuşanlar, iletenler, yazanlar; hakkında yazıp çizdikleri insanların psikolojilerini hiçe sayıyorlar, yaşadıkları şok, acı, hüsran, depresyon, verdikleri mücadele, insanlara ne diyeceğim paniği onları bağlamıyor. Onlar sadece yazıyorlar, bahaneleri var, dedim ya; bu işle geçiniyorlar. Aslında ben, iş oraya gelene kadar oluşan dedikodu ağına isyan ediyorum. Başkalarının yıkımı, acı çekmesi bazı insanlara zevk mi veriyor acaba diye düşünmekten kendimi alamıyorum…
***
Nedir peki bu merak, ben tam olarak çözemedim? Çoğu kişi dedikodu ile beslenir oldu. İnsanlar artık en yakın arkadaşlarından şüphelenir hale geldiler. ‘ Bak anlatıyorum ama kimseye söyleme’ lafları da, inanılmaz derecede arttı. Bir şeyler paylaşmaya, anlatmaya korkar oldular. Yeni trend, ‘iki kişinin bildiği sır değildir’ felsefesi. Malum, onun da başka bir yakın arkadaşı vardır. O yakın arkadaşın da başka arkadaşı vardır ve onun da bir başka falan filan, bu böyle sürer gider. Zincirin nerede kopacağını veya koptuğu yeri kestiremiyor insan. İşte, dediğim dedikodu ağı bu.
Böyle bir olayın ardından, insana bir güvensizlik duygusu gelir ve onun da en yakın arkadaşı olan yalnızlık da peşinden koşar...
Sonuçlarını ve insanların ruhlarında bıraktıkları yaraları da siz düşünün artık...
***
Nedense karşı çıktığımız her şey, zaman zaman bizim karşımıza çıkar...
Muhtemelen karşı çıktığımız için...
Onlara karşı çıkmasak, onlar da bizim peşimizi bırakırlar belki kimbilir...
Bir nevi etki-tepki meselesi bu bana göre, nasıl birisine yumruk atarsın ve karşılığında bir yumruk geleceğini bilirsin, onun gibi bir şey.
O zaman gülümsemek lazım, karşılığında da aynısını alabilmek için.
Sevmek lazım, sevilmek için,
Affetmek lazım, affedilmek için,
Kendine güvenmek lazım, karşındakine de
Başkalarının da sana güvenmesi için,
Yalanın, menfaatin, bol olduğu, vicdan ve acımanın dip yaptığı bu zamanda, gerçekten bir şeylere tutunmalı, inanmalı ve güvenmeliyiz.
Ben, yaşama, aileme, dostlarıma, inanıyor, güveniyor ve tutunuyorum.
Siz de öyle yapın, eminim hala içlerinde ketum olanlar vardır...
Güvenle kalın...
Sevgiler...
GÜNÜN SÖZÜ
GEÇMİŞ GÜN TEDAVÜLDEN KALKMIŞ PARA GİBİDİR;
UNUT GİTSİN
GELECEK ÇEK GİBİDİR;
KARŞILIĞI ÇIKMAYABİLİR
BUGÜN NAKİTTİR;
DOLU DOLU YAŞA GİTSİN…