Dost mu, düşman mı????

Her gün bir sürü kişiyle tanışıyoruz. Bazıları ile arkadaş, bazıları ile dost oluyoruz. Kiminin ise ismini bile hatırlamıyoruz. Bu arkadaşlıkların dostluğa dönüşmesi zaman alıyor elbette, bazen yürek, bazen güven istiyor.

İnsanlar çok değişken oldular. İlişkiler, arkadaşlıklar, dostluklar artık çok sahteleşti. Bir bakıyorsun, dost bildiğin düşman, düşman bildiğin dostun oluvermiş. Anlam veremiyorum artık ben bu ilişkilere.

İnsan bir şüpheye düşüyor, bir gerginlik, bir güvensizlik var ortalıkta. Kimin dost, kimin düşman olduğunu ayırt edemiyorsun. Bir söz vardır ya, çoğu insanın inandığı; “İyi gününde herkes yanında olur, önemli olan kötü gününde yanında olandır” diye, ben buna katılmıyorum.

***

Dost dediğin, değer verdiğin, emek verdiğin, sevdiğin insan için; iyi gün, kötü gün yoktur. O her türlü şartta arkanda olandır. Seni olduğu gibi kabul eden, göklere çıkarıp, sana kahkahalar attıran, yeri geldiğinde göz pınarlarından akan yaşları elleriyle silen, sıcaklığını ve yanında olduğunu hissettiren, seni acımasızca eleştirmeyi bilendir dost…

***

Sahte arkadaşlıklar, dostluklar, ilişkiler, kendini bulunmaz Hint kumaşı zannedenler. 

Menfaat üzerine kurulu bir kısır döngü!

Eski samimiyeti özlüyorum, sıcak samimi arkadaşlıkları. Zaman değişiyor tabi, insanlar da onunla beraber, şöyle bir düşününce insanın canını acıtıyor bu gerçek.

***

Dönüp bir kendinize bakın, ne kadar değerlisiniz, daha doğrusu ne kadar değer veriyorsunuz ya da veriliyorsunuz! Unutmayın, ancak verdiğiniz kadar alabiliyorsunuz!

Maalesef bu zamanda işler böyle yürüyor…

***

Dost mu?

İyi günde de,

Kötü günde de…

Eğer gerçek bir dostunuz olduğuna inanıyorsanız, takın kelepçeleri ona ve sıkı tutunun çünkü bu zamanda zor bulunuyor…

 

 

 

8 Mart polemiği

           

Kadınlar gününe geri dönecek olursak eğer, birkaç yazar arkadaşımın bu konu ile ilgili yazılarını okudum ve sonuç olarak bu günün kutlanmasını, manasız ve saçma buldukları kanısına vardım. (Yanlış anlamışsam eğer lütfen beni düzeltsinler.)

Senede bir gün diyorlar ama 1857’de o işçi kadınlar acı bir şekilde ölmeseydi. 1910’da Clara Zetkin sayesinde bu özel anma günü ilan edilmeseydi eğer, bugün bu konuyla ilgili ne bir sivil toplum örgütü ne de kadın dernekleri olabilecek miydi acaba?

Ben şu an elimde kalemim bu yazıları yazabiliyor olabilecek miydim acaba?

Richard Bach’ın dediği gibi ‘Her sorun bir armağan getirir.’ Evet, hala daha çok eksik var. Katedilmesi gereken çok yol var ama biz kadınların bugünlere gelmesinde de 8 Mart’ın çok önemi var.

KADININ ADI VAR

Sevgili Erdoğan Kahya’nın, bu ay bir dergide yazdığı yazının başlığı çok dikkatimi çekti. ‘Kadının adı var mı yok mu?’ Kadınlara olan saygısını, verdiği değeri, önemi ve bu güzel günün anlamını çok güzel ifade etmiş. Fakat içimden geldi, bu soruya ben de cevap vermek istedim.

***

Kadının adı var. Gözü de kulağı da sesi de var. Ve her geçen gün daha iyi görüyor, duyuyor ve daha çok ses çıkartıyor.

Kadınların henüz yeteri kadar siyasette olmayışları doğru ama bir gün bu da değişecek inanıyorum.

***

Unutmayalım bu ülkeden bir Tansu Çiller geçti. Yeter ki bir kadın bunu istesin ve buna baş koysun. Ben hala ümitliyim. Politika; bir aşk, tutku, bir yarış… Ona yüreğini vermen, bazen her şeyini feda etmen gerekir (aile de dahil). Bu erkekler için çok kolay, kadınlar için ise durum daha farklı.

***

Kadınların iş, politika dışında erkeklerin aksine daha çok sorumlulukları var; ev, yemek, çocuklar, okulları, dersleri vs. Ancak bunları feda edenler veya bu işlerden arta kalan zamanlarda (vakit kalırsa tabi!) politikaya girebilirler ki bunun için de Superman’in karısı olmaları gerekir…

***

Yani sorun sadece sistemde değil bence, sırtımızda taşıdığımız bu ağır yükümlülükler de bu eşitsizliğe neden oluyor. Tabii bir de eğitimsizlik var, bu konuya hiç girmeyeceğim bile yoksa yazının sonu gelmez.

SON OLARAK…

8 Mart’ı lütfen senede bir gün deyip geçmeyin. T.C’de kabul edildiği 1921’den bu yana, 12 Eylül olaylarından sonraki 4 senelik kaybı düşersek (çünkü kutlanmadı) 85 gün yapar. Yani 85 günde buraya kadar geldik! Bir 85 daha göremeyiz ama gelecek nesilleri kadın hakları açısından daha iyi günler bekliyor olacak eminim.

Senede bir gün de olsa sesimizi yükseltelim ve bu armağanı kabul edelim, ne kaybederiz ki!

Sevgiyle kalın…

 

 

DÜŞÜNMEK LAZIM

 

Taşı delen suyun kuvveti değil, damlaların sürekliliğidir. Brezilya

Biri öteki kadar zengin olunca kardeşler birbirlerini severler. Uganda

Ağaç ne kadar yüksek olursa olsun, yaprakları yine de yere dökülür. Çin

Bir yalan ne kadar hızlı olursa olsun, hakikat gelir onu geçer. Kenya

 

Yayın Tarihi
17.03.2009
Bu makale 4070 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Ben dostun kokusunu uzak diyarlardan alırım ve onun gülüşünü nerde olsa tanırım. Ne mesafaler mesafedir dostunla ne de ayrılıklar hüzünlü. Kelepçelerim cebimde bekliyorum ama...sanırım kaybettim. Yazınızı büyük bir keyifle okudum kaleminize sağlık.

hande 17.06.2009

Dost için iyi gün, kötü gün meşgulüm yoktur. Her türlü şartta yanında olandır. Birbirini her haliyle kabul eden, seni yüceltip gerektiğinde ayaklarını yere basmanı sağlayan, yeri geldiğinde üzüntülerini kendine sünger gibi çekip seni rahatlatan, samimiyetini ve her zaman varolduğunu hissettiren, gerektiğinde seni acımasızca eleştirip doğruyu bulmanı sağlayan ve daha nice paylaşımlarla ileriye doğru yürüdüğündür dost.Eğer bunları tüm içtenliğinle karşılık beklemeden sende karşındakine yapabilip hissettirebiliyorsan gerçek dostu bulmuş ve bulunmuşsundur.

MUSTAFA ÖNDER ÖLKEBAŞ 17.06.2009

Bazen hayat insana öyle acılar ve mutluluklar yaşatıyorki bir bakıyorsun dostların etrafında ateş böcekleri gibi bir bakıyorsun yapayalnızsın karanlıkta bir deniz feneri emsali.. Bekliyorsun işte o zaman dostlarım nerede diye?? bekliyorsun bekliyorsun ..sonra düşünüyorsun hiç mi olmadılar yoksa benmi kaybettim diye.. Bir onlara kızıyorsun bir kendine.. Yıllar geçiyor, özlüyorsun, merak ediyorsun, sımsıkı sarılmak istiyorsun, rüyalarında görüyorsun, sevgiliye olan özlem kadar içini yakıyor bazen bekliyorsunn.. Ve bir gün gelip yeniden karşılaştığında !!onunda aynı hasreti yaşadığını, yokluğunun onada koyduğunu, o eski gözlerle sana baktığını gördüğünde anlıyorsun.. Yaşam bazen dostlarımızı kaybetmemize neden olabiliyor ama gerçek dotlar yıllar sonrada olsa seni yine buluyor.. İşte o an kelepçeleri cebimizden çıkarma zamanı.. Yaşadıklarımızdan sonra bu makaleni okuyunca bende hislerimi seninle paylaşmak istedim canım.Hislerine, düşlerine, kelimelerine, kalemine, eline sağlık Selincim.

Ebru KULUY YEDİGÖZ 20.05.2009

siyasetin kelime anlamına bakarsak belki kadınlar ondan tercih etmiyorlardır

21.03.2009

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!