Şehirde yaşayanlar, ağalığın ne men bir şey olduğunu bilmezler. Hele bu "z kaşağı" ise sanal dünyada bilmediğİ yoktur, ama çoğunun bu dünyadan haberi ise tartışılır.
--Çağımız ne kadar hızlı değişir bir bakalım. Bu "kuşak" işi de nedir?
--Çoğumuzun bildiği kuşak, bele bağlanır. Alı, moru olur o kadar.
--Şaka bir yana, 1965-1979 yılları arasında doğanlara , X KUŞAĞI;
--1980-1999 yılları arasında doğanlara, Y KUŞAĞI
--Ve de 2000, Milenyum çağından sonra doğanlara da, Z KUŞAĞI denilir.
--İşin enteresan tarafı, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de, son 60-70 yıl içerisinde doğan insanlar, üç nesli temsil ediyor. X, Y ve Z kuşağı.
--Bu kuşakların her birinin kişisel ve karakteristik özellikleri çok farklıdır.
--Toprak aynı. Ana-Babalar aynı. Nine-deler aynı, ama nesiller farklı.
--Neden?
--Gayet basit. Her şey gibi, sizi de, yaşam biçiminizi de, alışkanlık ve düşünce tarzınızı da değiştiriyorlar.
--Bazıları, sosyolojiyi, felsefeyi ve mantığı sevmez. Çok da haklıdırlar. Çünkü çıkarlarına uygundur böyle olması.
--Eee peki, bir takım yerli- yabanci bağlantıları olmayan, çıkarı olmayanların bu çarkın değirmenine su taişımalarını anlamak olası değildir ama, sabredin, bu pandemi, yakında herkesin akıllarını başlarına getirecek. Kafalarını vuracakları duvarlar arayacaklar.
--Tarih tekerrürden ibaret midir, siz karar verin.
--Yıl 1854'dür. Osmanlı İngiltere'den ilk borçlanmasını yapar, 3 milyon ingiliz parası. Peki bu para ile ne yapılmıştır. Allah bilir!.. Devlet için kullanıldığı kesin de, devletin neyi ve nesi için?
--Peki 1875 yılına gelindiğinde bu alınan paranın borcu ne olur, 253 milyon ingiliz parası.
--Peki FAİZİ?, Tövbe ya, Hilafet, halife, faiz ile para mı alır? Bilemem.
--Ama 1875'e gelindiğinde, borcun FAİZİ 62 Milyon ingiliz parası olur.
--Ama, bırakın ana parayı, faizini bile ödeyemez koskoca Osmanlı, ve MORATORYUM ilan eder. Hikayenin devamı, Türkiye Cumhuriyetinin kucağına Lozanda düşer.
--Bazıları lozan hezimet mi, var mı, yok mu, ya da kaç yıllık diye laf ebeliği yapadursun. Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti sorunu 1.İktisat Kongresini toplayarak ararlar.
--Neyse, pek derine dalmayayım.
--Gelelim bu zamana.
--Ne demiştik, 1960'dan sonra özellikle 1965'den sonra doğanlar "X" kuşağı deniliyor. Bu kuşak, devrimci ve değişimci, mücadeleci ve toplumsaldır. Burunları 12 Eylül 1980 darbesi ile sürtülür. Ama yine de fayda etmez, etkileri hala sürer.
--1980'den sonra 2000 yıllarına kadar olan "Y" kuşağı ise, durumu idare eden, global, liberal düşünceli bir kuşak olmuştur. X kuşağının tolumsallığı gitmiş, hayli bir dünyanın kapılarını zorlamaya başlamışlardır. Yabancı olan her şey iyi, yerli tukaka.
--Artı zaman geçmiş, ekilen bireyselci tohumlar fidan vermiş ve 2000'lerden başlayarak, eğitim sistemi, tv'ler, sosyal toplum her ne var ise, var ise de bireysellik, yok ise de "birey". Toplum "tu kaka".
--"Ben var isen her şey var", gerisi boş diyen bir bakış açısı.
--Peki 1920'lerden sonra oluşturulan uluslaşma süreci ile Yurttaş yetiştirme projesinin mayası tutmuş ve 1950 'lere kadar gelinmiştir.
--Uluslararası sermaye, kapitalizm ve emperyalizmin gözü bizim gibi ülkelerdedir. Ve CHP içine ekilen tohumlar çimlenmeye başlamış, hatta fide bile olmuştur.
--1950'lere gelindiğinde, CHP'den ayrılan bir grup Demokrat Partiyi kurarlar ve seçim sloganları "HER MAHALLEYE BİR ZENGİN"dir.
--Toplumsal yurttaştan, kişisel çıkara, beklentiye hızla bir dönüşüm sağlanır ve DP bu slogan ve mantıkla 1950 seçimleri ile iktidarı ele alır.
--Ve Türkiye Cumhuriyeti, demokrasi adına bir yola girer.
--Darbeler, eğitim sistemi değişikleri, ülke kaynaklarına göz dikenlerin işbirlikçilerinin iktidar mücadeleleri derken,
--Bir de bakıyoruz ki, her toplumsal süreç kendi inasnını yaratacağından, globalleşecek ve küresellecek süreç de, kendi adamını yetiştirecektir.
--Ama, 1960 sonra tüm dünyada olduğu gibi türkiye'de de bir özgürlük ortamı olur ama, 1980 ile birlikte bu tekere bir taş konulur.
--X, derken Y. En sonunda da Z kuşağı ile her şey değişti.
--Ortak bir nokta neredeyse kalmadı.
--Kişisel olarak başarı dersek, harikalar yaratıyor ve yaracaklar. Tabi bazıları koyunun kaval dinlediği gibi, birleri dinleseler de, onlara da ihtiyaç var. Herkes uyanık olur ise, kim maraba olacak?
--Her düzen kendi adamını yaratır. Ne demişti Karl Marx, "Altyapı, üst yapıyı belirler".
--Siz devletin ve cumhuriyetin ne kadar farkına vardınız ki? Elinizde hazır buldunuz ve hovardaca harcadınız.
--"Deja Vu" ne idi?
--1850'lerden sonra Osmanlı'ya bir göz atın ve bir empati yapın bakalım. Sizi ne bekliyor.
--Rahatsız mı ettim . Özür dilerim , bu satta iyi uykular. Allah rahatlık versin. Siz bakmayın benim gibi salaklara.