Mart'tan bu yana, benim gibi birçok yurtsever kişi de bir şekilde Atatürk, Kurtuluş Savaşı Mücadelesi ve elde edilen başarıların önemli günleri üzerine bir şeyler yazdı, çizdi ve söyledi.
--Haydi kalemini, aklını, kendini, kişiliğini satmış olanlara bir şey demiyorum. Satın alanlar haklı. "Parayı veren, düdüğü çalar ya da çaldırır". " Ne kadar para, o kadar köfte"
--Ama bir de, düşünen, aklı başında olan, bir düşüncesi ve düşünce sistematiği olan, özel ya da ideolojik olmasa da, genel etik yaşam ilkeleri olan kişilerinde artık, git gide dejenere olarak, ilkesiliğin sınırlarını zorladıklarını görüyorum.
--Eğer sorun, bu "günü, gün ederek geçirmek" ise eyvallah. İyi de yarını ne edeceksiniz. "Yarına Allah kerim" diyenler olabilir de, o "Allah kerimlik yarınlar", birlerinin duyarlılığı, emekleri ve mücadeleri ile, birilerinin yüzü suyu hürmetine olmaktadır.
--Yani, es geçtiğiniz her şeyin bedeli birilerince ödenmektedir.
--Eğer bu gün, özgür, refah içinde ve mutlu-güzel bir ülkede yaşıyor isek, bedeli birlerince ödenmiştir.
--İşgal edenlerin gizliden, açıktan sorunları, torunları her neler iseler bu ülkeye ve yarattılan Cumhuriyet ve değerlerine saldıran bilirlerine eyvallah. Osmanlı'nın "Hasta Adam" denilerek, leşi ortaya serilmiş gibi üstüne üşüşen leş kargaları gibi saldıranları görmeden, "sevr", mondros" gibi antlaşmaları yok muş gibi sayarak ya da onları kutsayarak bu ülkede yaşanları anlıyorumda; kendini "milliyetçi", "din kardeşi" diye tanımlayıp bu ülkenin varlığına, din vb değerlerine de batının gizli haçlı değerleri gizlenerek saldıranlarıa tahammül eden, onları koruyan kollayanları anlamıyorum. Anlamak da istemiyorum
--Özellikle 1980'den sonra Atatürk ve O yılların aydın, yurtseverlerinin canları ile kurdukları bu Devlet ve Cumhuriyete saldırılarına katlanamıyorum.
--Sen katlanmasan ne olur ki, bu ülkenin sözde "milliyetçileri", gece başka kural ve ritüellere göre gizliden ibadetini yapan, gündüz de sarık ve cübbesi ile ortalıkta dolaşan ajanlarına bu kadar izzet ve itibar gösterenleri affetmiyorum.
--Ben "cahaleti severim" diyen bir kişi, bu ülkede PROFESÖR ve yetmiyormuş gibi REKTÖR YARDIMCISI oluyor, yine bu ülkede ipleri yabancı "mahfil"lerin elinde olanların bilinmesine rağmen, hala etkili ve yetkililer "saygı" gösteriyorlar ve halk da buna paye veriyor ise, hiç kimse kızmasın ama, bu kadar ihanet ve işbirliğnin sonunda, bu Ülke için yolun sonuna gelinmiş demektir.
--Osmanlı Beylik'den Devlet'e, Devlet'ten İmparatorluğa, oradan da işgal edilen, parçalanan dağıtılan toprak parçasına dönmüş ve dünyada herkesin gördüğünü bu topraklarda yaşayan "insan kılıklı"lar hala görmek istemiyor ve gözemezlikte geliniyor ise; hiç kimse kusara bakmasın ama yolun sonuna geliniyor demektir.
--Milli Şair Mehmet Akif Ersoy, İstiklal Marşı için yapılan bir törende: "Allah bir daha bu millete bir İstiklal Marşı yazdırmasın!" demesini neye yormam gerek artık anlayamıyorum. Daha ne desin ki, o kadar acıları yaşamış bir milletin evladı olarak.
--Çoğu kişi farkında değil ama, tünelin bazı yerleri çökmeye başlamış, her ne kadar tren ilerliyor ise de, henüz trenin burunun sıkşacağı yerlere gelmedik ama, az kaldı gibi.
--Umarım, başka bir Ülke ve gidecek bir yeri, parası olmayanlar bunu tez görürler.
--Dünya tarihi, sıradanmış gibi başlayan şeyler ile değişir. Göçler, istilalar, işgaller ve yok oluşlar.
--Sokaklarda dolaşmayanlar, lüks araçları dışında domuş, otobüs gibi toplu taşım araçlarını kullanmayanlar, olanları görmezler ama, etrafınıza bir bakın; yolda yürüdüğünüz insanların çoğu ile dindaşsınız ama, renginiz ve milliyetiniz farklı.
--Onların sizin gibi bir Atatürkleri olmadığın için, ülkelerinde kaçıp, bir yolunu bulup ATÜRK'ÜN CUMHURİYETİNE, DEVLETİNE gelmişler ve bu gün buradalar.
--Cebinizde nasıl bir pasaport ve ne kadar paranız var bilemem ama, gideceği bir Ülke, toprağı olmayanlara iki kelam.
--Tünelin ucunda ışık yok ve binilen trenin de bu gidişle "Tünele Sıkışacağından" hiç kimsenin endişesi olmasın.
--Sadece az tarih bilgisi, az vicdan ve akıl olsa yeter bunları görmek için.