Yine tutamadık baharın saçlarından
avuçlarımızın arasından kayıp gitti bu kez de
Mart Nisan Mayıs derken eriyiverdi günler takvimlerde
Martı boydan boya acıydı
hadi dedik Nisanın da halleşir yaramızı sararız derken
Haziranı boynumuza yağlı urgan doladı
Oysa kitaplar masal anlatır gibiydi
rüyadaymış gibi sahiller
uçsuz bucaksız kırlar dağlar ovalar vadiler ve
sonsuzluğa uçar gibi akan ırmaklar
Baharla ulaşacaktık Denizlere
Mamak’ta Cebecide asılı kaldık bir bardak suya hasret
Hadi onlar dündü
Milenyum Uzay Çağı Bilgi çağı derken saplandık bataklığa
tıktı bizi uygarlığın gözleri önünde karanlık odalara Corona
Biliyorum
yattıkları yerde kıvranıyorlardır
Hipokrat İbn-i Sina Siponoza Aristo Koficyus ve niceleri
bakıp bakıp halimize kan kusuyorlardır bir kez daha idam sehpalarında
Buruna Galileo İskenderiyeli Hypitia Ebu Haife Hallacı Mansur
teslim ettiniz o kadar emekleri bilimi
üç beş madrabaza düzenbaza diye diye
Pastör aşıyı bulduğuna bin pişman
Nobel barutu yaptığının kahrında
Gözüne görünecek bir şeyler var bu insanoğlunun
oysa biz baharı saçlarından yakalayacak
Denizin koynunda sabahlayacaktık
açlık yokluk yoksulluk bilmeden doğar sanırdık güneş
Gözüne görünecek var bu insanoğlunun
covid korona bahane
ah almış gibiyiz emeği geçenlerden bu güne
sinsi sinsi bir köşeye kaçarken
alçakları hoş görmenin
kahpenin cazibesine kapılmanın
üç kuruşa tamah edenleri görmemezlikten gelinmenin
bedelini ödeyeceğiz
Prometheus soruyor Olympos’un tepesinde kartallara inat
ben o acılara neden katlandım sizin için
madem bu kadar alçak olacaktınız diye diye.