ANKARA'DAN

Seçmen Kendini Sorgular mı?

Bir Atasözü vardır. "Sebepsiz kuş uçmaz" diye. Ben de aynı düşünüyorum. Hatta bu mistik Anadolu düşüncesinin bile, ne kadar diyalektik bir düşünce biçimine sahip olduğunun kanıtıdır.

--Başlık "seçmen" olunca, hemen USA/ABD seçimleri ile ilgili bir yazı sanmayın sakın. Bu senin, benim ile ilgili bir yazı.

--Biz, toplum olarak "kendi söküğümüzü dikmez, ele mintan keser, dikeriz". O yüzen bana ne Amerikan seçiminden de demiyorum. Artık Amerika o kadar içimizde ki, neremizde olmadığını ben bile bilmiyorum. Ama sorun bu değil.

--Biz, bu ülkenin seçmeni, olarak "neyiz" ve "ne yapıyoruz"?

--Yok Trump'mış, var Biden'mış. Hangisi gelir ise gelsin, sadece "maşa"lar değişir, bir de sofraya neleri nasıl ve kimler ile koyalım tartışılır, konuşulur.

--Yine Anadolu'nun bir güzel sözü vardır ya. Özellikle seçimlerden sonra, "Düzen, değişir de, düzülenler değişmez" diye. Aynen öyle.

--O yüzden de bıkmış Ülke halkı, şimdiye kadar "gelene ağam, gidene de paşam" demiş geçmiş.

--Herkes her şeyi konuşuyor da, biraz karnından, biraz da burundan. Oysa dobra dobra ağzı dolu dolu konuşulsa çoğu kişinin umurunda olmayacağını bilirim de, en azından iki kişinin farkında olması, bir işe yarar diye düşünürüm.

--O yüzden de bu yazımda, ne sistemi, ne yöneticilerini, ne seçilmişlerine bir söz edeceğim. Hepsini teker teker alkışlıyorum. Aferim onlara. Hatta Nasrettin Hoca gibi, iki fil daha istemeyeceğim ama, bu kafa size olduğu sürece "ALLAH BAŞINIZDAN EKSİK ETMESİN" diyeceğim.

--Neden mi?

--Kardeşim, bu ülke yüz yıl önce "kul, tebaa, ümmet" iken;

--bir dönemin yurtsever insanları, Mustafa kemal, Fevzi Çakmak, Kazım Karabekir gibi asker-sivil aydınları;

--Ankara Camilerinde Rıfat Börekçi, İstanbul'da Elmalı Hamdi Yazır gibi din adamları Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayanların ülke YURTTAŞI, Vatandaş, çağdaş dünyanın uygar insanları olmaları için çok ağır bedeller ödediler.

--Demokrasi için, başta İsmet İnönü olmak üzere 1940'ların, 1950'lilerin CHP'lileri ve aydınları az bedel ödemediler. Yolları kesilip, mahkemelerde, mapushanelerde süründürülmediler.

--Ülkenin halkı, Ülkenin refahı ve kalkınması için az mı yol vergileri verip, veremeyince de eline kazmayı küreği alıp yollara revan olmadı.

--Demokrasi ve özgürlük diye diye gelenler 1952'de bu vergiyi kaldırırlar. Ne güzel.

--Eee seçim meydanlarında eski sağ siyasilere ve liderlerine methiye düzen yeni siyasiler ise sizden, bırakın kendinizi, torunlarınızın bile geçme olasılığı olmayan yol, köprü ve havaalanları için DELİ DUMRUL vergileri alıyor da, "gık'ınız çıkmıyor". Kalbinizi bozduğunuz yok. Bu ayaktır ya?

--Haaa, bunu yapanları da kutluyorum. Ne demişti atalarımız, "devletin malı deniz, yemeyen domuz", eee bu kadar mı?. Olmaz olur mu? Daha alâlsı var torbada. "Deveye diken, İnsana ......." bana ne ne ya, sizin atalarınız demişler. Bana da "nokta nota" demek düştü. nokta.

--İster sağdan , ister soldan olsun artık ülke seçmeni kendini sorgulamalıdır. Neler oluyor deme zamanı çoktan geçti bile. Haydi yöneticiler, yine Anadolunun o güzel sözünü tutuyorlar. "Borç bini geçince, baklava börek ye".

--Dikkat edin batak işadamı hemen arabasını değiştirir, şirket ise reklamları çoğaltır. Sırf sizin için, başka türlü yemezsiniz ki kardeşim.

--Haydi iktidar seçmen ve yandaşlarına söz olması. Onlar, "Bal tutan parmağını yalar" modundalar. Bazıları kepçe kepçe, bazıları kaşık kaşık, bazıları da parmağını yalıyor.

--Ben asıl, muhalefet seçmenine şaşıyorum. Üstte yok, başta yok. Şaşıp kalıyorum. Ah be Orhan Veli, gelde şimdi seni anma:

--"‘‘cep delik, cepken delik

yen delik, kaftan delik

don delik, mintan delik

kevgir misin be kardeşlik.’’.

--Oralarını bilemem, giden gerisini Orhan Veli'ye sorun da, ben asıl konuya geleyim.

--Ya muhalefet seçmeni kardeşim.

--Tamam birkaç seçim bir partiye verdin. Eyvallah.

--Hatta bir kaç dönem de milletvekili seçtin.

--Bunlara da eyvallah. Be Allahın kulu. Hadi "Onlar ermiş muradına" da sana çıkacağın bir kerevet neden yok? Neden hiç düşünmezsin?

--Partiyi seçersin, ne dediği , ne yaptığı belli değil.

--Milletvekili seçersin, başta düzmediğin methiye yoktur. Sonra her seferinde aynı sermoni. Başlarsın sövüp saymaya. Eyy paşa, "Atı alan Üsküdar'ı geçiyor", sen saysan ne olur, sövsen ne olur. Sen otur da, kendi haline bak.

--Onların keyfi, yerinde. Sövüp, saymaların mı?

--İlahi seçmen kardeş, bu kadar keyif, maaş, sağlık sosyal güvenlikten sonra, o kadarcık da kahıra katlanılır be.

--Haydi, sen şimdiden başla; ilk iki yıl Ankara'nın yollarını öğrenecek, devlet dairesinin kapısını bile çalamayacak adamların, yoksa madamlarını aramaya başla.

--"Akılsız kurdu yol kocadırmış." Boş ver ya, bu dünyada gülmedi yüzün, öteki dünyada güler. Boş ver, gerisini düşünme.

--Haydi, henüz vakit varken, adamına, yoksa madamına.

--Bu enseler sizde oldukça, daha çok kızarır da, acısı bize de geliyor da. Sorun da bu. Yoksa, kalbinizi bozmayacağınzı biliyoruz.

Yayın Tarihi
08.11.2020
Bu makale 1252 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!