Bu Anadolu İnsanına bayılıyorum. Susar susar bir konuşur ki, bakarsın taşı gediğine koymuş. Sabreder sabreder öyle bir tokat atar ki, nereden geldiğini bile anlamazsın.
--Gerçi günün de, ayın de bir önemi kalmadı ama yine de bugün Cumartesi, Nisan'ın üçüncü haftasını da bitireceğiz.
--Ne demiştim başta, hani Anadolu insanından söz etmiştim ya, o diyor ki "iki dinle bir konuş!.." Muhteşem bir söz.
--Dinlemek!..
--Eskiden erenler, ağırbaşlı olanlar konuşur ve dediğinin de bir ağırlığı olur imiş. Eee, şimdi ise ağzı olan konuşuyor. Bazen konuştuğunun çıktığı yer karışsa da, nasıl olsa bir dinleyeni olduğundan ifrazatın bir sakıncası yok, olmuyor da.
--Bu yüzden de, kendime öyle kızıyorum ki!..
--"oğlum otur oturduğun yerde" sen de herkes gibi; sorma, sorgulama, sosyal, siyasal mucit, icatçı mı olacaksın, diyorum kendi kendime, yine de edemiyorum, Sormadan sorgulamadan.
--"Kor Ona" Amca sayesinde biraz oturup, başımızı elimizin arasına alıp düşünmesek de, oda da, balkonda her yerde düşünüyor gibi yapalım bari.
--"Arpacı kumrusu" olmazsak da, toplum olarak filozof olup çıkacağız.
--Bir ses kaydedicininiz ve kameranız var ise, hele bir de şerbet verceğiniz kesim de belli ise, nezaketten başlayın, argoya kadar her şeyi sallayın gitsin. Nasıl olsa bir alıcı buluyor.
--Ben de salak salak tarihin zaman tünelinde geziniyorum. O da ne, günlerden "3 Kasım salı ve yıllardan da MS 2002". Kemal Derviş'li Ecevit Hükümeti uyguladığı ekonomik kararlar ile "Milletin Anasını bellemiş; Anasını ağlatmış", tam da bir " ohhh!.." diyecekken; TBMM'de MHP Gurup toplantısında Devlet Bahçeli "Hadiii, ERKEN SEÇİME!.." deyivermiyor mu!.
--O günlerde ortalık tozduman, öyle bir karışıyor ki, düşen hükümetler, dağılan parçalanan, TBMM dışı (MHP'de) kalan partiler
--AK'ından, GENÇ'ine, Milliyetçisinden, illiyetçisine, sağcısından solcusuna, dincisinden kincisine hepsi birden davullar zurnalar eşliğinde gittiler 2 Kasım 2002 seçimlerine.
--İlahi ABD, ne tuhaf falcılarınız var sizin ya.
--Neden ise, Tanrım da bütün kahinleri size;
--bütün safları da, bize vermiş.
--Sanırım 2000'li yılların başı ve böyle bir ilk bahar günü idi.
--O zaman ANAP milletvekili de olan, Düşünce Topluluğunda birlikte olduğumuz Adil, bazı amcalar bizim ile bir yemekde birlikte olmak istiyorlar deyince, hayır demek olmazdı ve Kavaklıdere dolaylarında bir balık restoranında balık yemiştik.
--Masada ki amcalar kelli felli, biz de ağır abı rollerini oynuyoruz.
--Hani derler ya, "laf lafı açar, laf da, ...... " diye tam da öyle oldu.
--O sıralar ortada parti diye bir şey yok ama, fısıltılar alıp başını gidiyordu. Amcalardan birisi bana dönerek dedi ki:
--"Tayyip Bey hakkında ne düşünüyorsun?"
--Bu saf Anadolu, köylü yanım yok mu, batsın gitsin. Ben de güya derin analiz bilgim ile yanıt verdim.
--Atların tepişmesi sonucu, 27 Mart 1994 yerel seçimlerinde İstanbul'da her ne kadar %25.17 oy alarak Belediye Başkanı olsa da, sonuçta Tayyip bey, Genel seçimde %3'lük oy alan bir partili.
--Amca, bana dedi ki, "biz araştırdık genel de %35'in üstünde oyu var" deyince, tebessüm ettik. Şimdi de, Adil ile karşılaşınca acı acı güleriz.
--Sonra yine zaman tünelinin 2016'lı yıllarına gidiyorum, o da ne. Yine Bahçeli Devlet Bey, bir güz mevsimi 18 Ekim'de TBMM'de MHP'nin bir salı gurup toplantısında, "Olacaksa, el beğensin, olmayacak ise kara yer beğensin" diyerek REFERANDUM deyiverdi.
--Hoooppp hep birlikte, BAŞKANLIK SİSTEMİ Referandumuna.
--Oldu mu, olmadı mı; geçti mi geçmedi mi derken bir de baktık ki "Atı alan Üsküdar'ı geçmiş"; "onlar erdiler muratlarına" da, bizler kerevetin kıyısında mıyız, yoksa Gayya kuyusunda mı bilemiyorum.
---Huuuuuuu!... Sesimi duyan var mı?
--Derken, bu dafa da, 2017'nin 17 Nisan'ı yine Bahçeli Devlet Bey, TBMM Gurup toplantısında "26 Ağustos'da seçim" deyivermiş!..
--Kıt aklım ile düşündüm. Ne keramet vardır bu "26 Ağustos"ta?
---Oooooo, kerametten bol bir şey yok.
--BİZDE: 26 Ağustos 1071 Malazgirt Savaşı ve Sultan Alparslan'ın Anadoluyu fethi.
--Ulusal Kurtuluş savaşında, "Büyük Taarruz" emrinin verildiği gün.
--.DÜNYADA: 26 Ağustos 1789 bütün dünyanın kabul ettiği ilk YURTTAŞLIK ve İNSAN HAKLARI BİLDİRGESİ, Fransız Meclisinde okunup kabul edilmiş.
--Tarih Baba'nın penceresinden, 2018 Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili, 2019 Yerel Seçimler derken,gele gele geldik 2020'ye.
--Keşke gelmez olsaydık. Ülke'de de, Dünya'da da bir ekonomik kriz söylentileri ile birlikte yaşanır iken, şimdi de COVID-19 denen "Kor Ona" mı, kor bize mi denilen şey çıktı başımıza.
--Sokağa çıktın, çıkmadın, eldiven taktın takmadın, maske taktın takmadın. Hele şu maskelere çok gülüyorum. Batı burjuvazisi "Maskeli Balo"laları pek severmiş. Eee bizim de neyimiz eksik ki. Karadenizli amalelikten müteahhit olmuş Ali'nin neyi esik ki onlardan..
--Gelene 5 maske gelmiş. Yıka yıka tak diyeni mi ararsın, yıkama diyeni mi. İki kere yıkasan elinde kalır benimkisi de..
--Herkesin dilinde bir kaos. İyi de bu kaos de ne?
--KAOS:Evrenin düzene girmeden önce içinde bulunduğu, biçim ve düzenden yoksun, uyumsuz ve karmaşık olan durumu./ Kargaşa, karışıklık. Yani everni de, dünyayayı da doğruan olay, süreç.
--Buyur buradan yak. Bu Kaos'dan dünya, dünyalar doğduğuna göre, bizde de bir doğum mu olacak, ne?
--Herkes atlarını sıkı bağlasın, Üsküdarlılar da, artık akıllarını başına alsınlar. Ne bu ya, kayıp atları Üsküdar'da aramaktan bıktık.
--Sokağa çıkmak yok. Dükkanlar kapalı. Herkes evinde. Hava da güzel. İyi de, Pazartesi de artık bir çok dükkan kepenklerini açamayacak. Herkes bir de çok cimrileşti. Eli sıkı.
--Dünya, yep yeni bir ekonomik, teknolojik sisteme gidiyor. Bu yeni çağa da, eski insanlar pek yakışmaz.
--O yüzden, ya kendinizi, kafanızı, ülkenizi, yöneticilerinizi değiştirirsiniz, yenileyeceksiniz,
--Ya da, bir virüse bile gücü yetmeyenler, cenaze namazınızı bile gıyabınızda kıldıracaklar, haberiniz olsun.