Hacettepe Üniversite'sinin 1982-1995 yılları arasında Rektörlüğünü de yapan Antalya-İbradılı Prof Dr Yüksel Bozer'i, Üniversitesi ve Kocatepe'de Yapılan törenler ile Cebeci Asri Mezarlığında Babasının yanına sonsuzluğa uğurladık.
--Yüksel Hoca'nın Babası (Fevzi BOZER 1950-1952) deyince de insanın aklına neler gelmiyor ki. Koca bir Cumhuriyet tarihi.
--Nereden mi, aklıma geldi. Yüksel Hoca'nın özgeçmişinde doğum yeri Eskişehir olarak görülüyordu. Biz, taşralıların nüfus kayıt yeri olarak görülen yer, genellikle Babalarımızın kayıtlı olduğu yerdir.
--Hoca'nın Babası, İbradı 1887 doğumlu Mustafa Fevzi Bozer'dir. İlk okulu İbradı'da bitirdikten ve Ortaokulu da, Antalya MerkezOrta Okulunda bitirir. 1910'da da İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirir.
-- Kasım 1910'da, Adana İstinaf Mahkemesi Aza/üye Mülâzımı olarak atanır ve Hakim ve Savcı olarak Erbil, Gazze, Bağdat, Kerbelâ, Suriye, Trablus, Şam, Konya, Urfa, Diyarbakır, Antep ve Adana'da görev yapar.
--Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü'nden sonra, 5 Eylül 1926'da Yargıtay Üyeliğine seçilir.
--Osmanlı'da, 6 Mart 1868 tarihinde "Divan-ı Ahkâm-ı Adliye" adıyla bilinen ilk YARGITAY kurulur.
--18.06.1879 tarihli Nizam-ı Mahkemeler Kuruluş Kanunu ile "Mahkeme-i Temyiz" adını alır. Cumhuriyet İlan edilince/kurlunca da, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetince Sivas'ta kurulan ilk yüksek mahkemeye "Muvakkat Temyiz Heyeti" denilmiştir.
--Sivas'ta kurulan bu mahkemenin daha sonra Eskişehir'e taşınır ve "Temyiz Mahkemesi"nin adı da; 20.04.1340 (1924) gün ve 491 sayılı Teşkilat-ı Esasiye Kanununun adının değişmesinde dolayı, 10.01.1945 gün ve 4695 sayılı Kanun ile "ANAYASA" olur İken, temyiz mahkemesinin adı da "YARGITAY" olmuştur.
--Neden böyle bir yüksek mahkeme, Cumhuriyetin ilanından sonra bile önce Sivas'da, onra da Eskişehir'de(1923-1935) görevini sürdürmüştür? (Cenazeye katılanların yaş ve eğitim düzeyleri ile bulundukları/yaptıkları görevler oldukça yüksekti. Cumhuriyet tarihini bizim gibi bir yerlerden öğrenenler değil, bizzat yaşayan ve yazanlardı. Onlardan aldığım bilgidir bunlar.)
--Cumhuriyet'in ilk yılları yokluk yıllarıdır. (Atatürk ve İnönü'ye nasıl bir minnet anlatamam) Ankara'da, Devletin zorunlu görev vermesi/ifa etmesi gereken binalar bile yoktur. Dolayısı ile Ankara'ya yakınlığı ve hizmet verilecek uygun binaların bunluğu iller tercih edilmiştir.
--Baba Mustafa Fevzi Bozer, 5 Eylül 1926'da Yargıtay Üyeliğine atanır. O tarihde de Temyiz Mahkemesi/Yargıtay Eskişehir'dedir.
--Dolayısı ile, bir yüksek yargıçın oğlu olarak, nüfüs kütüğü ve doğduğu yer de bu yüzden Eskişehirdir.
--O yüzden, İbradı'lı Yüksel Bozer'in Özgeçmişinde, "Yüksel Bozer 1928 yılında Eskişehir'de doğdu" diye yazmaktadır.
--Evet, işte böyle bir öyküdür Yüksel Hoca'nın aile ve yaşam öyküsü.
--Dün, Antalya'dan, İbradı da dahil Ankara dışından gelen seveni, sayanı, birlikte çalıştığı, dostu, arkadaşı, öğrencisi, hastası olan yüzlerce kişi ve Ankara'lı ile birlikte uğurladık değerli Hocamız, sevgili Rektörüm ve Hemşehrim Prf Dr Yüksel Bozer'i.
--İnsan memleketinden uzakta olunca, her şeyden etkileniyor. Bu cenaze, ölüm bile bir hüzünlü şarkıyı aklınıza getiriyor.
--Dün, Cebeci Asri Mezarlığına gidince; Edebiyatçı, Milletvekili ve gurbet şairi olarak bilinen Kemalettin Kamu'nun, şarkı da olan dizeleri aklıma geldi, buğulanan gözerimle.
"Gurbet o kadar acı ki ne varsa içimde
Hepsi bana yabancı, hepsi başka biçimde
Ne bir arzum ne emelim, yaralanmış bir elim
Ben gurbette değilim, gurbet benim içimde
Eriyorum gitgide, elveda her ümide
Gurbet benliğimi de bitirdi bir içimde
Ne bir arzum ne emelim, yaralanmış bir elim
Ben gurbette değilim, gurbet benim içimde."
--Dün Ankara benim için her ne kadar hüzünlü bir buluşma yeri olsa da, gurbet değildi. Toprağın bol, yıldızlar yoldaşın olsun Değerli Hocam Yüksel BOZER, bana Ankara'yı memleketim yaptın, Antalya'dan, İbradı'dan, Akseki'den, Yurdun dört bir yanından gelen hemşehrilerim ile kucaklaştırdın, bana memleketimi, Antalya'mı yaşattın.
--Dün, ben gurbette değildim.