ANKARA'DAN

Huuuu Ülken Elden Gidiyorrr!..

Ülkenin 1900'lü yıllarda (1'inci Dünya/Paylaşım Savaşı sırasında) nasıl işgal edildiğini,
--Atatürk ve Asker-Sivil Yuretseverlerin bu işgale karşı nasıl ULUSAL KURTULUŞ SAVAŞI verdiğini,
--Genel Kurmaybaşkanı Alman, Duyun-u Umumiyesini-Hazinesini Fransız, İtalyan, İngiliz,.... lerin yönettiği döemleri geçip, Bağımsız TC Kurup, Ülke tarımının neler yapılarak geliştirldiğini, utanmadan UNUTARAK;
--Kendine yeten 8-10 ülkeden bir iken, Allahımıza bin şükürler olsun ki, soğanı Suriye'den, Patatesi Sudan'dan, Unu Yunanistan'dan, Şekeri Rusya'dan, BOĞAZ İSTANBULU alısın diye PRENSESİ de Katara'dan GETİRDİK diye şükür eder olduk
--Bu Ülkenin Kazdağları, Finike'nin dünyaca ünlü sedir ormanları gibi onlarca, yüzlerce yer ya yabancılar tarafından, ya da yabancı-yerli işbirlikçiler tarafından yok ediliyor.
--Beyler bu Ülkenin iki siyasisi (siyaset kişisel şov işi değildir, örgütlü toplum dan söz ediyorum), üç Akademisyeni yok mu da, ha bire "çevre, doğa vb " gönüllü yurtsever insanlar bu ülkenin değerleri için çırpınıp duruyor.
--BU GÜN DE sıra ANTALYA/KORKUTELİ/DERKÖY'de. (hoş o çevrede başka köyler de var ama, henüz saldırı kapıya dayanmadı, iyi uykular)
--Bu köylerde, Türkiyenin en güzel Kirazları, Şeftalilari, Erlikleri, Elmaları,...... yetişir de yetişir. Ve, o harap edilerek çıkartılan MERMER'den daha çok artı değer üretir.
--Aydın'da jeotermal tesis diye Efeler, incirliova, İMAMKÖY, ...KÖY'lerde zeytin, incir, sebze-meyve üretini mahvettiler. Yediğiniz-içtiğiniz de zehirli. İnsalar göç etmek zorunda kalacak.
--Buralarda kaç kişi yaşar?
--Ne kadar Ürün üretirler ve sadece emeklerini satarak geçinirler.
--Devletten beş kuruş almazlar ama, devlete binlerce, milyonlarca lira vergi ve artıdeğer üretip verirler.
--Buralar yaşanmaz, üretim yapılmaz hale gelir ise,
EYYYYYY UYUYAN HALKIMMMMMM,
--Üç gün sonra şehirlere inerler ve üç-beş cambaz politikacıda çıkar, bunlara, "AL SANA ÖMÜR, AL SANA KART, AL SANA.... , AL SANA....." der ve oylarını alır, iktidarını korur ve
SANA DA, BUNLARA VERGİLERİN İLE BAKMAK DÜŞER.
--Anladın mı, seni de bu çığlıklara neden ses vermen gerektiğini.
--Yangın kağına geldiğinde, evin çoktan yanmaya başlamıştır. SEN ACAK, KIÇINIM KURTARISIN.
--Gel de Nazım Hikmet'i anmadan geç:
"“Akrep gibisin kardeşim,
korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.
Serçe gibisin kardeşim,
serçenin telaşı içindesin.
Midye gibisin kardeşim,
midye gibi kapalı, rahat.
Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.
Bir değil,
beş değil,
yüz milyonlarlasın maalesef.
Koyun gibisin kardeşim,
gocuklu celep kaldırınca sopasını
sürüye katılıverirsin hemen
ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.
Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,
hani şu derya içre olup
deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf.
Ve bu dünyada, bu zulüm
senin sayende.
Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin,
— demeğe de dilim varmıyor ama —
kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!”

 

 

Yayın Tarihi
05.01.2020
Bu makale 1214 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!