ANKARA'DAN

Her bahar aşık olunur mu?

Artık her şey bir tuhaf oldu. Baharın ilki sonu fark etmediği gibi, yaz ile kış da biri birine karıştı. "Tuhaf" denilen şey bu olsa gerek.

--İleri gideceğiz derken, çukura düşmek, kazanacağız derken, olanıda kaybetmek; yaşadığımızı sanarak, yaşamın içinden sıyrılıp bir köşelere sığınmak, çağımızın bugünlerine özgü olsa gerek.

--Böyle düşünürken, aklıma Neşet Ertaşın, o dizeleri geldi:

--"Yazımı kışa çevirdin/ Karlar yağdı başa Leyla'm

Viran oldu evim yurdum/ Ne söylesem boşa Leyla'm .....

Böyle kader, böyle zulüm/ Gelir garip başa Leyla'm"

--Haydi, Neşet Ertaş, eşine sorunlu olduğu zamanlar yazdı bunu. Eeee, bizim Aysel Gürel'e ne oldu, o yaşta da, durduk yerde,

-"Ben her bahar aşık olur/ Rüzgar olur yağmur olurum/ Filizlenir anılarda gururum/ Taşar içimden ruhum ...... ... Damarlarımda yine aşk var/ Gözlerim yine bir manalı/ Başladı güneşli yağmurlar/ Islandı umudumun saçları/ Gönlümde sönen ateşin/ Küllerini savururum/ Kalbimdeki acelenin/ Peşinde ben kaybolurum..."

--Tam da baharda bir şeyler buluruz derken, bir de bakıyoruz ki, Aysel Gürel gibi "Kalbimizdeki acelenin peşinden kaybolup" gidiyoruz. Ne tuhaf, diyeceğim ama tuhaf olan dünya mı, biz miyiz, bilemiyorum

--Sanıyorum bu durumlar, biraz da bizim Anadolu ahalisinin olayı "Nisan mayıs ayları, gevşer gönül yayları" özetlemesinde mi yatıyor.

--Zaten, yaşamın içinde, yaşamın kendisinde, yeterince sorunlu yollar ve virajlar iken, 2019'dan sonra, bir de COVID-19 çıkmaz mı?

--Gel de çık işin içinden.

--Bir de, "Her insan bir dünyadır" sözü var ki, buyur burdan yak!.

--Aslında, doğa denilen şey, muhteşem bir organizasyon. Hiç de acelesi yok. Olan olur, kalan kalır, hatta "ölen ölür, kalan sağlar bizimdir" dercesinde de rahat.

--Nisan'ın başı ve Ramazan ile birlikte, yepyeni bir yaşamımız oldu. Hoş geçen yıl bu günlerde de, paniklemenin zirvelerideydik.

--İnsanoğlu için genel bir kabul vardır. "Kabullenmek" diye. O yüzden de siyasiler, devleti yönetenler, halkın bu kabullenmesi üzerinden, yürüttürler pek çok şeyi.

--İşin ilginç tarafı, toplumsal yapı içinde insanın, önceleri sosyal, ekonomik, siyasi vb ayrımlarımız varken, zamanla ortak paydalar yaratma konusunda cidden sorunlar yaşamaya başladık.

--Her ne kadar "her insan bir dünya" olsa da, o dünyalar birdenbire, birbirinin içine girebiliyor. O zaman da gel çık işin içinden.

--Bu aralar, İnsan deyince, ben en çok da "İnsan, düşünen hayvandır" diyen Aristo'ya şaşıp kalıyorum. Madem, insan düşünen hayvan, o zaman neden bu ülkede bu kadar çok şey olurken, insanları neden mutsuz, huzursuz iken, birileri başarılıymış gibi davranırken, sus-pus.

--Ipsos araştırma şirketinin verilerine göre, günümüzde Türk halkının sadece yarısı "mutluyum" derken, daha da enteresanı her geçen gün, "mutsuzum" diyenlerin çoğalıyor olması, diyor veriler.

--Konu Aristo'dan açıldı ya, felsefeye uğramamız da mümkün değildir. Ünlü filozof Bertrand Russell, "Felsefe, henüz kesin olarak bilinmeyen konular üstünde kafa yormaktır", diyor.

--Gördüğünüz gibi, her şey birbirinin içine girmiş durumda, ekonomi, pandemi, insan ilişkileri, yönetim.

--Madem, "insan düşünen bir varlık"tı, o zaman bu kadar sorununa neden çözüm bulamıyor, üretemiyor.

--Acaba diyorum aklımızı ve düşünce sistemimizi birlerine kiraya mı verdik de, onlar da kendi çıkarları için, bizim için düşünüyorlarmış gibi yapıp bizi, insanlığı da habirer duvarlara mı toslatıp duruyorlar.

--Evet, her ne kadar mevsim tablosunda ilkbahar Mart ile başlasa da, göründüğü kadarı ile, herkesin ve her şeyin içine, üstüne "mart karları" yağdırdığından mı, nedir, bu sene bahar Nisan ile geldi gibi.

--Bu pandemili baharın mı yoksa,"maske" ve "mesafe"den midir nedir, insanların "gönül yaylarına" ve "aşık olmalarına" bir şey diyemem de, sinir katsayıları yukarı doğru oynayacağı kesin gibi.

--O zaman, biz yine de Aristo gibi düşünmeye çalışalım da, her nasılsa olan olmuş, bu girdaba kendimiz girdik isek, maskeli ve mesafeli ama el ele, sorun değil ellerimizi yıkarız, artık el ele tutuşsak mı?

--Yok bizi bu "gayya kuyusu"na birleri ittiyse, ulusal-uluslararası bazda siyasi, yönetici her ne ise, emperyal emelleri ve çıkarları olanları, (maden düşünebiliyoruz ya) o zaman kafamızı yorup bulsak da;

--başımızdan, çevremizden, bölgemizden, yurdumuzdan "defetsek mi, ne dersiniz!..

--Bu bahar geçti de, bakarsınız gelecek bahar gönül yaylarımız gevşer, hepimizde bu ülkeye, topraklara, birbirimize aşık oluruz.

--Olmaz mı?

Yayın Tarihi
17.04.2021
Bu makale 870 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!