ANKARA'DAN

Halkl Sorunun Farkında mı?

HALK SORUNUN FARKINDA MI?

"Kusur pul olmuş yere düşmüş, alan olmamış!.." Şu Anadolu insanının yaşanmışlığına ve deneyimine bakar mısınız?

--O yüzden, sonuçları değil de, sebepleri tartışmayı isterim.

--Rakel Dink’in, eşi Hrant Dink’in öldürülmesinin ardından söyledikleri çok der çıkartıcıdır: "Yaşı kaç olursa olsun; 17-27 olsun, Katil kim olursa olsun. Bir zamanlar bebek olduğunu biliyorum. Bir bebekten katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılamaz kardeşlerim!"

--Sonuç, bir insan bir insanı öldürüyor. Ortaya bir katil bir de yaşamını kaybetmiş, ölmüş insan çıkıyor.

--Ölüm için üzüntülerimizi, katil için de lanetlerimizi sıralasak sonu gelmez. Ama sonuç, kocaman hiç. Ö yüzden "Bir bebekten katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılamaz" sözü önemli ve vurgulayacıdır.

--Bu konuya iki olaydan dolayı değinmek istiyorum.

--Biliyorsunuz, bu günler CHP 37. Kurultayı var, dün Genel Başkan seçildi. Sayın Genel Başkan Kılıçdaroğlu'na başarılar diliyorum, Bugün de Parti üst yönetimi, Parti Meclisi (PM) üyeleri seçilecek.

--Hükümetlerin ağa gibi davranıp, devletin milletin neyi var neyi yoksa her şeyi har vurup harman savurmasının ardından, yaşanan 1999 ekonomik krizlerinin bedelini halk, KEMER SIKARAK ödemiş, Kemal Derviş de geminin rotasını çizmiştir. En azından sermaye ve Kapitalist Sistem açısından herşey yoluna konulmuştur.

--Tam da herşey yoluna girdi derken, birden Devlet Bahçeli kendisinin de içinde olduğu mevcut Ecevit Koalisyon hükümetini bozdu ve AK PARTİ ve Recep Tayyip Erdoğan'ın bilinen çok katmanlı koalisyonunu kurdurdu.

--Bahçeli'nin son yıllarda ki rolüne bakarsanız, durum için çok laf edilebilir ama, "neden" sorusunu sormazsanız, kahve muhabbetinden öteye geçemezsiniz.

--Çok üzgünüm ki, 2000'den bu yana ki Hükümet uygulamaları ve yapılanlara için yanıyor. Ayrıca, bunları halkım ve ülkem yararınada bulmuyorum. Ama ben Erdoğan, Bahçeli ve diğer muhalefet partileri liderleri, milletvekilleri dahil herkesi bu başarılarından dolayı kutluyor ve alınlarından öpüyorum.

--Çünkü onların işi bu. Gayette başarılılar. Siz derdinize yanın.

--Altlarında arabalar, uçaklar, boğazda yalılar, saraylar, yedikleri önlerinde yemedikleri artlarında. Dahası ne olur ki.

--Hasta olsa hastane hazır, para ihtiyaç olsa, dolar, euro ne istersin.

--Ya sen, ey halkım, ya sen bu sistemin neresindesin?

--Bu "halk" sözcüğü, hükümet, siyaset ve siyasi yalakaları içermez. Tarlasında, dükkanında, devlet dairesinde masasında, yollarda çöp toplayan, simit satanları kast ediyorum, ama onlarda o kadar meşgul ve kendi derdinde, kulağını ve yüreğini yukarıda saydıklarıma teslim etmişler, "ört ki ölem!.."

--Bunlardan da, derdi kendilerine yetenleri es geçeyim de, okumuş, bir şekilde henüz tuzu kuru olanlara olsun sözüm.

--Uzun zamandır memleketin içinde kuzeyinden güneyine geziyor, dolaşıyorum. Etrafa da, öküzün trene baktığı gibi değil, "ya neler oluyor" diye bakıyorum.

--Herkes "tedirgin" demek bile sıradan. "Çıldırmaya az kalmış", Nasrettin Hoca gibi, "dağın öteki yanında" umut arıyorlar. Sahillerde işyerlerinin yarısından fazlası kapalı;

--Reklam dışında, AVM dahil çoğu kişi dükkanlara bile girmek için on kere dua, on beş kere de elini dezenfekte ediyor.

--Dolar, Altın aldı başını yukarı, TL ise yaz gününde "sky" yapıyor, karsız dağlardan aşağı doğru kayıyor. Güz gelip, dükkan kiraları istenmeye başlanınca, tarlada hasat edilenlerin masrafları karşılamadığı, ithal patates-soğandan-buğday-samandan dolayı üreticinin ürünü beş para etmediği görülünce, birer birer işsizlik fonu paraları bitip çalıştığını sananlar birer ikişer kapı önüne konulmaya başlayınca, herkes "Hanyayı da, Konyayı" görecek.

--Ayasofya soslu televizyonlar bile derdinize derman olmayacak.

--Ayasofya denilince aklıma geldi.

--Bir zamanlar, o meşhur ACZMENDİLER vardı. Garip garip sarıklı, sakallı, asalı, cübbeli. Sonradan anladık ki, herkesin bir görevi varmış, halka düşen de, bunu yemek imiş.

--Gazete ve televizyonlarda gördüm, onlarca kişinin üstünde başında aynı sarıklar, yeşil cübbeler;

--Ellerinde, ne yazdığını giderken yolda okudukları afişler. Yetmiyormuş gibi, baş olmuş ama, "silahın icad" edildiğini bilmeyen hala kılıç kuşananları görünce, için "cız" etti.

--Giydiklerini, ellerindekileri bunların bulması, alması, bilmesi mümkün değil. Belli ki birileri tutuşturmuş, "tut denilmiş" .Miş, Miş!.

--"Eyvah, hangi duvara toslayacağız" diye korktum.

--Görevli ve görevde olanların tuzu kuru. Cepleri dolu. Şimdilik mi, olsun. Bir iki gün idare eder mi, eder. Ben, vicdanı olanlara seslenmek istiyorum. Maşa, yanan ateş için gereklidir.

--CHP'ye gelince, "adamım olsun, olmazsa, madamım olsun" ile bir yere varamazsınız. El, elin eşeğini türkü söyleyerek arar.

--Yurttaş için de, olacak olanlar gerçekten hoş değil. Azıcık vicdanı ve aklı olanları insanlığa davet ediyorum. Yolun sonu göründü. Gemi su alıyor, arabanın lastiği patladı, son viraja gelindi.

---Herkesin kendi arasında bir muhabbeti var, biri birinin derdine, ne olursa olsun deva oluyor. Kuzu sarmasılar. Size yedirdiklerine, gösterdiklerine, söylediklerine bakmayın. Gündüz siz ne yersiniz bilemem ama, geceleri onların ne halt yediklerini Allah bilir.

--Eğer bu halk, aklını başına almaz halkın da, ülkenin de, farkında olması gerekenler rüyada ama, herkesin bir gözüne görünecek var.

--Yoksulluğu azaltmadan zenginliği arttıran; suç işleme sayı ve oranları her bakımdan daha hızlı artış gösteren bir toplumsal sistem, özünde çürümüş olması gerekir. (Karl Marx)

--Çoğu kişi farkında değil ama, etraf kokudan, korkudan geçilmiyor

--Bilginiz olsun.

Yayın Tarihi
26.07.2020
Bu makale 906 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!