Herkes için iyi ya da kötü bir şeyler yazmak sorun değildir de konu Erdal İnönü olunca insanın iki kere düşünmesi gerekir. Neden mi?
--Onlarca gerekçe sıralayabilirim ama bir anlamı yok.
--Ben bazı şeyleri not düşeyim de, gerisi ve nereye nasıl kayacağınız size kalsın. Olmaz mı?
--Bazen anlatırım ya, Antalya'da beyaz eşya bayisi olacakken, Ankara'da "çirkin ördek yavrusu" bürokrat olmak düştü bana da.
--Her şey olağan olsaydı bu satırlar böyle yazamazdım. Neden mi?
--Kartal olmayınca en tepeleri görmezsiniz. Bu ancak kartallara özgüdür. Bazen düz ovalarda da süzülürsün, düşersin bir bir yılanın peşine ya da dalarsın engin deniz-derler de bir balığın ardından.
--Yani yerin dibini de bilirsin, göğün tepesini de.
--Tepelerde olup, yerin dibini görmek ise keskin gözler, deneyim, hareketlilik, enerji ister de ister.
--Gelelim Erdal İnönü olmaya.
--Kurtuluş Savaşı bitmiş, Ankara Başkent yapılmış. TBMM Ulus dolaylarında ama Ankara'yı tepelerden görmek gerek. Atatürk, bu günkü Çankaya sırtlarında ki Çankaya Köşkünü alır.
--En yakın arkadaşı İsmet Paşa'da köşkün az aşağısında, bugün Pembe Köşk adıyla anılan Bağ Evini Mehmet Uzunzade'den 10 Eylül 1923 tarihinde satın alır ve 1925'de ailesiyle birlikte taşınır.
--Bu arada başka bir not daha. Çankaya sırtlarında, en tepede Atatürk'ün, az aşağıda İnönü'nün ve az daha aşağıda (Kuğulu Parkın az aşağısında) Celal Bayar'ın Köşkleri hâlâ ayaktadır.
--Burada Erdal'da 6 Haziran 1926'da doğar.
--Şimdi size asıl soruyu sormak gerek.
--Sizin hiç Atatürk gibi bir Çocukluk, gençlik arkadaşınız oldu mu?
--Atatürk, İnönülerin Bağevlerine, Pembe Köşklerine geldiğinde birlikte yemek yeme, onun ile ülke dahil birçok konuyu konuşma, tartışma fırsatını bulmuş kişidir Erdal İnönü.
--Atatürk İsmet İnönü'nün ekonomik gücünü bildiğinden, en yakın arkadaşının Erdal'da dahil üç çocuğuna eğitim bursu miras bırakır.
--Bir de, Erdal'ın yaşadığı "Paşa Oğlu" olma sorunu vardır serde.
--Anadolu enteresan bir yerdir ve enteresan töreleri ve gelenekleri vardır. Eğer Ağa Oğlu iseniz, yakın çevreniz sizin yanınızda kese açamaz. Cüzdan çıkartıp masanın parasını ödeyemez. Bunun varlık ve yokluk ile ilgisi yoktur.
--Öğretmenleriniz, arkadaşlarınız size hep "Paşa Oğlu" olarak davranacak ve siz şımarmayacaksınız. İnanılmaz bir sorumluluk. Bilen bilir, anlayan anlar. Ne diyeyim ki!..
--Yurtiçi-Yurtdışı Okullar, eğitimler, görevler sırlanır. Başarı emek ile gelir ayrıcalık ile değil ve Fizik Profesörü olur.
--1969 yılında yurda döner ve Ankara Üniversitesi ve ODTÜ'de hocalık yapar. 1969 yılında ODTÜ Rektör vekilliği yapar ve 1970 yılında da ODTÜ Rektörü seçilir.
--ODTÜ Rektörlük serüveni 12 Mart 1971 Darbesi ile sonra erer ve Akademik hayata Öğretim Üyesi olarak devam eder.
--Bu kez de ülkenin üstüne 12 Eylül 1980 darbesinin kâbusu çöker. Ekonomi, siyaset, eğitim, sosyal yaşam dahil her şey değişir.
--AP, CHP ve diğer siyasi parti, Atatürk Dil Tarih Kurumu dahil tüm kurum, kuruluş ve denekler kapatılır.
--12 Eylül Darbesi'nin ardından yasaklanan siyasi faaliyetler Mayıs 1983'de serbest bırakılınca, Üniversitelerdeki Akademik ve yöneticilik görevlerinden ayrılır ve 6 Haziran 1983'te Sosyal Demokrasi Partisi'nin (SODEP) kurucuları arasında yer alır ve ilk Genel Başkanı olur.
--Haziran 1983'te Millî Güvenlik Konseyi'nce Milletvekilli adaylığı veto edilince, 6 kasım 1983 seçimlerine giremez.
--Ardından SODEP ve Halkçı Parti'nin birleşmesini sağlayan ve SHP Genel Başkanı olur.
--Zorla, zorunlu girdiği siyaseti ve siyasetin şaşasını hiç sevmez.
--O hep sıradan bir yurttaş gibi yaşamayı tercih eder. Çok özel görevleri yok ise, onun ulaşım aracı taksilerdir.
--Parti Genel Başkanlıkları, Bakanlıklar, Başkan Yardımcılığı ve Başbakan vekilliği görevlerinde bulunur.
--Yorgunluk, stres onu çok yorar. Ve 2006 yılının Nisan ayında doktorları Kan Kanseri tanısını koyarlar. Kendisi gönülsüzdür ama Devlet, Yakın çevresi onu Amerika'ya tedaviye ikna ederler ve gider
--Her şey yapılsa da, 31 Ekim 2007 günü 81 yaşında yaşama veda eder. Cenazesi, 2 Kasım'da THY'nin tarifeli uçağıyla Ankara’ya getirilir. 3 Kasım 2007’de TBMM’de Devlet töreni, ardından da doğduğu Pembe Köşk’ün bahçesine yapılan bir törenden sonra, eşi Sevinç İnönü’nün isteği üzerine, cenazesi İstanbul’a götürülür ve 4 Kasım Pazar günü Teşvikiye Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından Zincirlikuyu'da ki Aile Mezarlığında toprağa verilir.
--En baştaki ironiye geleyim. Paşa Oğlu olarak doğun, Atatürk gibi Ülkenin kurucusunun sofrasında olun ve onun miras listesinde adınız olsun.
--Sonra, kişisel eğitim başarıları, tarihin ve dönemin zorladığı idari ve siyasi görevler üstleneceksiniz, diğer yandan da;
--Bir yere giderken size tahsis edilen resmi araçları değil, ticari taksiler ulaşım aracınız olacak. Cenazeniz bile tarifeli uçak ile yurdunuza getirilecek ve sıradan törenler ile Aile Mezarlığına defin edileceksiniz.
--Etrafınıza bir bakın da, ERDAL İNÖNÜ olmanın muhteşemliğine bir kez daha şapka çıkartın.
--Lütfen sonradan görmüşler ve görgüsüzün oğlu olmuşlar bu yazıları "es geçsin", "ittir etsinler". Bu yazı Onlara sıradan ve banal gelir.