Yazılarım için uzun gibi haklı sitemler var ama yazılanlarda geçen kavramlarda ortak bir anlam bütünlüğü olmuyor ise, "herkes gönlüne göre" anlıyor ise, işte sorun burada başlıyor.
Koyu evrensel boyutlardan, Türkiye boyutuna taşımak gerekiyor.
Çünkü kullanılan her sözcük, ilk çıktığı toplum ve kültürün izlerini taşır. Bu ülkemiz Türkiye ve devletimiz Türkiye Cumhuriyeti için de böyledir.
Orta Asya bozkırlarından çıkıp, önce Anadolu'ya, sonra da üç Kıtaya yayılan DEVLET, Türk Devletidir ama zamanla; Türkler, yönetimden uzaklaştırılmış, Babası "Türk", anası devşirme cariyelerden "sultan" yapılanların çocukları ile yönetilen bir ülke olmuştur, Devlet de, İmparatorluk da.
Üstelik, başka dinlerin etkisi ve inancı ile yetişmiş bu Analar, hem bu dünya işi olarak Devleti yönetecek Padişahları, hem de Allah adına İslam'ın temsilcisi Peygamberin ve Allah'ın bu dünyadaki temsilcisi Halifenin adına Devleti yönetecek İslam Halifelerini yetiştirmişlerdir!..
İnsanı, aileyi bilen birisi için bu oldukça karışık bir durumdur. Osmanlı'nın yıkılıp, yok olmasından önce, Osmanlı'nın neden gerilediğine, bu açıdan bakmak gerek.
Kırka yakın Milletten oluşan bir devletin yerine, özellikle milli/ulusal devletlerin kurulma çağında; öncülerden olan Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, son derece akılcı bir şekilde hem devleti kurmuş, hem de o devlette yaşayacak Milleti tanımlamıştır.
"@TurkiyeCumhuriyetiniKuranTurkHalkına TÜRK MİLLETİ denilir diyerek; devletin, milletini de tanımlamıştır.
Bu olay ise, o dönem için oldukça bir uzak görüşlülük demektir.
Ulusal devletlerin kurulmaya başladığı Kapitalist düzenin hakim olduğu bir çağda, feodal Osmanlı Hanedanlığı ve Halifeliği'nin ayakta tutulması, yaşatılması ve yeniden "ihyası" gibi hevesler, her anlamı ile boş ve gerçekçi olmayan heveslerdir.
İşte Mustafa Kemal Atatürk'ün ileri görüşlülüğü de buradadır. Atatürk, çağını okuyan aydın bir asker ve Devlet Adamıdır.
Belki son zamanlarda yapılmaya başlanmış olabilir ama benim bu yıl fark ettiğim bir olay, bu ülke ve millet açısından oldukça hayatı bir değer taşımaktadır.
Dün, "29 EKİM" idi. Türkiye Cumhuriyetinin kurulduğu ve bunun kutlamasının yapıldığı gün.
Gün, Türkiye Cumhuriyeti tarihi açısından çok önemli bir gündür. O kadar önemlidir ki, bir kaç ulusal/milli bayramdan birisi olacak kadar.
Bu ülkede, "Arife" sözcüğünün anlamını bilmeyen var mıdır? Sanmam.
Arife, Bayramın öncesidir, bayram günü değildir. O yüzden Arife günü Bayram hazırlığı yapılır ama bayram kutlaması ve töreni asla yapılmaz.
Eğitim, çok farklı yerlerde, farklı gerekçe ve gereklilikler ile yapılır. Ailede, okulda, toplumda ve yaşamda ömür boyu sürer.
Okullar, özellikle ilk, orta ve lise gibi temel eğitim kurumları, kişilerin yetişmesi kadar, toplumun oluşması için de önemli bir değer taşımaktadır.
Bir ülkenin, devletin, milletin tarihi hakkında aile ve toplum genel kültür anlamında çocuklara ve gençlere bilgi verebilirler.
Okullar ise, bunun bilimsel ve tarihi verilerini, gerekçesiyle öğretirler.
Törenler ise, toplumun önemli iletişim ve birlikte bilinç edinmesini sağlayan ritüellerdir.
Son yıllara gelinceye kadar bu ülkede Milli/Ulusal Bayramlar, bayram günlerinde topluca meydanlarda; 19 Mayıs gibi Bayramlar ise stadyumlarda kutlanır idi.
Önemli devlet görevlilerinin "sağlık" nedenleri ile törenlere katılmamaları başlayan süreç, nasıl olsa bir meydanda protokol töreni yapılıyor, okullarda gerek yok, ayrıca "öğretmen ve öğrenciler dinlensin"e kadar varması çok tehlikelidir.
Törenlerin bu gerekçeler ile yapılmaması; uzun vadede, ülkenin varlığına ve ulusal bütünlüğüne gölge düşürecektir.
Bayramlarda oluşan o milli/ulusal birlik ve bilinç, devletin, yönetim olarak da cumhuriyetin, dahası, demokrasinin bugünün ve geleceğinin teminatıdır.
Bu bilinç, o ya da bu sebep ile görmezlikten gelinerek, hafife alınarak yok edilir ise; aklıma geldi, bir zamanlar bir çok "devlet büyüğünün" arkasında kaç bayrak var idi ve neden?
Evet, Türkiye Cumhuriyeti Devleti bilici ve bu bilinci zinde tutacak Bayramların, okullarda tüm öğrenciler ve öğretmenler ile, toplumda da coşkulu meydanlarda yapılmamasının sonucunu görmemek için saf olmak gerek,
Sahiden o 16 Bayrak neyin simgesi idi.
Bu nedenle, Türkiye Devletine ve Cumhuriyetine sahip çıkmak gerekiyor.
Mehmet Akif Ersoy ne demişti:
"Sahipsiz vatanın batması haktır, sen sahip çıkarsan, bu vatan batmayacaktır".
Cumhuriyet, bizim canımız ve vatanımızdır.
Geç olmadan, CUMHURİYETİ anlasak, iyi olur!..