Bu kadar yaşanmışlığı bol, toprağı bereketli, insanı güzel bir memlekette, neden böyle bir atasözü olur ki: "Horozu çok olan köyde sabah geç olur!.."
--Ya da söylediği şiirleri, sözleri duyan bir yöre evliyası, "çağrın bu çocuğu da bir göreyim" dediği, ŞERİF CIRIK'ı pek mahzun bir çocuk-delikanlı olarak görünce, "o kadar güzel şiirleri söyleyen bir delikanlı olarak, pek de Mahzun duruyorsun be çocuk" der.
--"Yine bahar geldi yaradan/ Bilmem niye yaprak açmaz güller oy/ Karlı dağlar kalkmadıkça aradan/ Korkarım ki dosta ermez yollar oy" diyen, Harp Okulunda okurken, solcu-devrimci diyemedikleri için "sosyal olaylara duyarlı" diyerek Harp Okulundan atılan AŞIK MAHSUNİ ŞERİF (Şerif Çırık) çığlıklarını kimler duyar ki?
--Dün bir resmi kurumda işim vardı gittim işim için. Yıllarını Devletine, bürokrasiye vermiş, içtiği çayın, konuştuğu telefonun parasını (Ankarada evimin deposunda önceden anı diye saklıyordum ama, şimdi ibret olsun diye saklayacağım) bile cebinden ödeyen yurttaş olarak çok üzüldüm.
--Ortada kötü bir niyet yok. Ama işin sahipleri ya işten anlamıyor, bilmiyor ya da artık onlarda "vitesi boşa almışlar". Araba "Allah'a havale gidiyor". Ne acı.
--Dünün Ülkenin Atatürkçü Kurucu Partisi, bugünün Ana Muhalefet Partisi Kurultay Yapıyor, partilinin tansiyonu düşeceğine yükseliyor; seçmenin tansiyonu yükselip, "aman burada iyi bir şeyler var, koşalım" diyeceğine, haklı olarak "bön bön" bakıyor, ne oldu, ne olacak diye.
--Her gazete, televizyon ve sosyal medyada herkesin "meşrebine" göre yayınlar yapılıyor. Üç gün sonra saman alevi gibi sönecek ya küfür, hakaretler ya da suya tirit övgüler.
--Herkes gönlünde ki, ilişkide olduğunu siyasi lider ya da vekil, başka vb bir figür yapma derdine düşmüş.
--Ben anlamadım. Bilen birisi anlatsın da şu koca kafam anlasın.
--Siyaset, niçin, neden ve kimler ile yapılır?
--Siyaset için bir ideoloji, hedef ve amaç gerekmiyor mu?
--"Adamım, yoksa madamım olsun yeter" anlayışı artık bu ülkede siyasetin en önemli argümanı mı oldu Allah aşkına?
--Ha bire Genel Başkan adayları çıkıyor. Bir yörede iyi, güzel işler yapmış, sevilmiş olabilir insanlar. Hatta kıtlık da, "muhterem" bile olabilirler. Ne olur bana söyler misiniz, bu kişilerin siyasi ideolojiler nedir, sosyal ve sınıfsal yaklaşımları, ekonomik sisteme ilişkin düşünce ve analizleri nelerdir, toplumun hangi kesimlerine ne vaad ederler, bilen göreni duyan var mı?
--Partilerin parti meclislerinde, gruplar oluşturarak, birbirleri ile pazarlıklar yaparak, kendilerini ve adamlarını bir yerlere milletvekili, başkan, meclis üyesi seçtirerek nereye varılacak?
--Herkesin aklını başına alması gerek. Bu işler böyle olmaz.
--Dünya ekonomisi derin bir dönemsel kriz içinde, kapitalist ekonomik sistem iflas etmiş, üretim düşmüş, halk yok ve yoksulluğun en alt sınırında sürünüyor; Finans kapital şaşkın, kimin ve hangi yapının üstüne çörekleneyim diye tur atıyor.
--Koronavirüs dünyayı hallaç pamuğu gibi atıyor, köyünden kasabasına, dağından sahiline meydanı boş bulmuş at koşturtuyor.
--Herkesin keyfi yerinde, pazarlarda fiyatlar oynak olsa da, kışlıklar poşet poşet evler taşınmakta. Ahali biraz durgun ve sessiz. Yüzler yapmacık gülücükler ile sırıtıyor, gözler kaygılı.
--Başkan Erdoğan, bir rahat bir raht. Hem de bu ekonomi, bu sorunlar ve krizler ile birlikte. Siyasiler kendi geleceklerini sosyal, siyasal, ekonomik güvence altına alma derdinde.
--Halk mı. O uykuda. Yaz uykusu, kış uykusu bilemem.
--Kaygı çok, konuşan çok, sorunlar çok, her şeyi bilen çok. Çok, çok, çok, çok!..
--Eeee ah bu atalarımız. Beni de yoldan çıkarıyor.
--"Nerede çokluk, orada b.kluk!.."
--"Para konuşma, urba yürüme öğretirmiş!.."
--Herkese hayırlı işler. Bilgesu Erenus dizeler ile, Timur selçuk da, şarkısı ile ne kadar bağırır ise bağırsın:
"Şefle iyi geçinsen de/ Bugun için sevilsen de/ Çıkmaz bu yol bir yere/ Nereye payidar nereye?"
--Gerçekten ya, ey güzel halkım, aslan sosyal demokratlarım, emekçiler, solcular, sahiden ya nereye?
--Oturup bir düşünsek mi?
--Durun kızmayın ya, tamam Mazhar alanson bile eyvallah dedi: "Peki peki anladık/ Her Şeyden sen anlarsın... / İlk önce sen başlattın/ En önce sen yavaşlattın/ En uzağa sen gittin/ En çabuk da sen döndün ah/ ..../ Peki peki anladık/Sen neymişsin be abi"
--Ben susayım. SİZ NEYMİŞSİNİZ BE ABİ!..