Ben olsaydım!...

Bir ulusal gazete yazarının geçenlerde yayımlanan bir köşesinde ilginç bir makale okumuştum ancak önümüzdeki genel seçimde Milletvekilliğine soyunan kişilerin bahsi geçen makaleyi okuyup okumadıklarını ve bu makaleden ne anlayıp ne anlamadıklarını da merak etmiştim zira 550 vekile ayrılan 20-25 metrekarelik odalarda ve upuzun koridorlarda geçecek olan 1460 günün hayalini kurarken milyonlarca halk kitlesinin vekil tayin ettiği kişilerden nasıl bir duruş sergileyecekleri konusunun millet açısından en önemli merak konusu olduğunu canlı yaşayanlardanım.

 

Meseleye bir sanatçı hissiyatıyla baktığım zaman günümüzde yaşanan çeşitli enstantanelerin yarattığı ilginç manzaraları paylaşmamak elden gelmiyor çünkü,gerek ulusal gerekse yerel televizyon kanallarında yapılan açık oturumlarda memleket meselelerinden ziyade kişilerin kendilerini ispatlama telaşında olduklarını görerek endişeye kapılıyor ve ister istemez soruyorum kendime: “Şayet ben olsaydım ne yapardım”  diye?

 

Ben bir Antalyalıyım ve Antalya’ya gönül vermiş olan tüm insanları kendim kadar has birer Antalyalı olarak kabul ediyorum ve bu duygulardan yola çıkarak Antalya gibi ülkenin diğer memleketlerini de hayal ederek kişileri partilerine bakarak değil memleketlerine ne gibi hizmetler verebileceklerini düşünerek değerlendirmeyi tercih ediyorum.

 

*Evet ben olsaydım,kendi şahsi egolarımı bir kenara bırakır karşılıklı kavga anlayışından arınarak memleketimin işsiz gençleriyle bir miting tertip eder yeni kurulacak olan yuvalarının nasıl idame edeceği konusunun üzerine giderdim.

 

*Ben olsaydım,evine ekmek parası götürmekte ve çocuğunun okul masrafını karşılamakta zorlananların yerine koyardım kendimi.

 

*Ben olsaydım,yıllarca gözünden sakındığı evladını gurbete okumaya gönderen ana babaları düşünür,acaba çocuğum bir cinsi sapığın gazabına uğrayıp telef olur mu diye telaş duyar ve bu toplumsal meselenin halli için projelerimi konuşurdum.

 

*Ben olsaydım,açlıktan gözü dönmüş bir insan kitlesinin banka soygunculuğu ve hırsızlık gibi yüz kızartıcı suçlardan nasıl arındırılacağı konusunun üzerine giderdim.

 

*Ben olsaydım,ülkenin sanat anlayışını ve sanata ilgisini gündeme taşır modern ve çağdaş Türkiye’nin bugünlere gelmesinde en önemli rolü olan sanatçılarımızın ve sosyal yapıyı tarihle zenginleştiren genel kültürümüzün vazgeçilmez unsurlarının ne denli önem taşıdığını ve yaşatılması gerektiğini vurgulardım.

 

*Ben olsaydım,esnafın yüzünü güldürecek yeni bir ekonomi modelinden bahseder,kredi kartı,tüketici kredisi ve bunlar gibi borç bataklarıyla zar zor yaşamaya çalışıp nefes almakta zorlanan insanların yaralarına nasıl merhem olunabileceğinin çarelerine kafa yorardım!!!!

 

Bu şıkları çoğaltarak sunmak tabi ki mümkün ve kanaatime göre 4 yıl sürecek yeni bir vekillik döneminde meclis koridorları bu karanlık tablolardan kurtulmak isteyen vatandaşlarla dolup taşacaktır diye düşünüyorum.

 

Sadece seçim dönemlerinde konuşanlara,karşılıklı kavga ederek sorunları bir kenara bırakanlara ve adete şov yaparcasına kendini aklamaya çalışıp oy telaşı yaşayanlara şimdi sormak lazım:

“KENDİNİZ İÇİN DEĞİL MEMLEKET İÇİN’ SİZ OLSANIZ NE YAPARDINIZ!...”   

 

*Ben olsaydım senede bir gün değil 1460 gün ve her gün konuşurdum!!!”

SAYGILARIMLA..

Yayın Tarihi
23.04.2011
Bu makale 14376 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!