Kapitalizm ‘den mi? Tekelci Kapitalizm ‘den mi?
Bu yazı beş yıl önce kaleme alındığından, Koronavirüs'ü de bu sıkıntının bir köşesine koyun. Dünya eskisi gibi olmayacağı için, Kim nerede olacağını, kalacağını, Devlet olmazsa hiç kimsenin varlığından söz edilemeyecğini de not edelim.
Ali KOÇ'dan sonra Bülent ECZACIBAŞI'da KAPİTALİZM'den benzer serzenişlerde bulununca, "kıt aklım"ile bir şeyler yazmaya karar verdim.
Mülkiyet kavramı insanlığın tarihi ile başlar. Bir çok tanım olmakla birlikte herkesin fikir birliğinde olduğu tanımlar, marksist felsefe tanımları ile açıklanmıştır.
Buna göre KAPİTALİZM, İNSANLIĞIN MEDENİYET YAŞAM DEVİRLERİ ya da MÜLKİYET KAVRAMININ EVRİMİ içerisinde tanımlanan bir ekonomik süreçtir.
Marksist teoriye göre, "alt yapı, üst yapıyı belirler". Yani, mülkiyet kimde ise, yönetim şekli de ona göre belirlenmektedir.
Marksist teoriye göre:
MÜLKİYETİN VE TOPLUMLARIN TARİHSEL GELİŞİMİ ŞÖYLEDİR:
A-İlkel Komünal Toplum
B-Köleci Toplum
C-Feodal Toplum
D-Kapitalist Toplum
E-Sosyalist Toplum
F-Komünist Toplum
Günümüz dünyasında, her ülkenin kendine özgü yönetim ve ekonomik yapıları olsa da, temel eksen, KAPİTALİST sistemin gerektirdiği yönetim ilişkileri içinde seyretmektedir.
Kapitalist dönem, bu evrenin bir aşaması ise, Ali KOÇ ve Bülent ECZACIBAŞI'nın bu sistem ve dönemden şikayetleri niye olur ki?
Onların kaygıları, kapitalizm değildir. Onların kaygıları, TEKELCİ KAPİTALİZM'dir.
Nasıl günümüzde MAHALLE BAKKALI, ZİNCİR MARKETLERE yenik düştü iseler, onların korkusu da, teknolojiyi kendilerinden önce ve daha iyi kullanan şirketlere YENİLMEK korkusu ve kaygısıdır. Karlarını ve tüketici piyasalarını/ PAZARLARINI kaybetme korkusudur.
Keşke bazı arkadaşlarımızın espri ile paylaştıkları gibi DEVRİMCİ olsalar idi.
Aklınıza gelmeyen soruyu ben sorayım, Meclislerde, seçtiğimiz Milletvekilleri çıkardıkları kanunları hangi gerekçeyle ve kimler için yaparlar.
Başlangıç da "ALT YAPI ÜST YAPIYI BELİRLER" diye söz etmiştim. Sermaye de, kendi çıkarları için YASAL DÜZENLEMELERİ, halkın seçtiği parlamentolara yaptırırlar. O yüzden yasalar, bir etkin sınıf ya da gücün çıkarları doğrultusundadır. Yani herkese adil bir yasa olamaz. Yasalar önünde "HERKES EŞİTTİR, AMA BAZILARI DAHA EŞİTTİR!.."
Bazen ekonomik olarak yapılan düzenlemeler, ülkenin ekonomik hakim güç/sınıflarının istediği gibi olur ise de, bazen de Avrupa Birliği, Dünya Ticaret Örgütü gibi, örgütlerin dayatmaları ile de uluslararası ekonomik güçlerin çıkarları doğrultusunda da yasalar çıkabiliyor. VE EKONOMİK SİSTEM DE BÖYLECE ŞEKİLLENİYOR.
Gerek teknolojik gelişmelere şirketlerin zamanında ayak uyduramamaları, gerekse de ekonomik ayrıcalıkları; aynı pazar içerisinde yer alan ulusal ve uluslararası şirketlerin BİRİ BİRLERİ İLE REKABET ETMELERİNİ gerektirebilir. Bu rekabeti kaybeden şirket ya da gruplar ise, TASFİYE OLUP YOK OLURLAR.
Kapitalizmin, şirketler arasında ki bu rekabetçi evresine de TEKELCİ KAPİTALİZM denilir.
Ali KOÇ ve Bülent ECZACIBAŞI'nın korktuğu endişe ettiği KAPİTALİZM DEĞİL, TEKELCİ KAPİTALİZM'dir. İstedikleri de, SOSYALİST bir düzen değil, mevcut düzenin devamıdır. Bu göz yaşları da SEVGİ DEĞİL, TİMSAH GÖZ YAŞLARIDIR!..