İnsanoğlu, iyi ki bir toplum oluşturmuş ve içine de girmiş; yoksa 21'inci Yüzyılın ilk çeyreğini yaşadığımız bu günlerde bile çırılçıplak kala kalacakmışız yeryüzünde.
--Çoğu kişi anımsamayacak ama, büyülü bir düş gibi 20'inci yüzyılı bitirmiş, yenen bir komutan tavrıyla girmiştik 21'inci yüzyıla.
--Her şey bizim dışımızda, bizden bağımsız olmasa da, biz sadece ürünlerini yiyerek, harcayarak, kullanarak eskisi gibi, girilen yeni bir yüzyılında sırtında bir yük, bir kambur idik ama, çoğumuzun bundan haberi bile yoktu.
--Hani Galileo, "Dünya Dönüyor" dediği için, boynu giyotine gittiği günlerde de çoğu kişi, başı kesilecek adam seyir etmeye gelirken, çoğu kişinin de dünyanın dönmesi ya da "öküzün boynuzunda" olması umurlarında değildi.
--Ama, dünyanın dönmesi ve öküzün boynuzunda olmasının herkesi ilgilendiren bir yönü vardı. Bazılarının kaygıları ise, yanlışların geniş kesimlerce genel kabul görmesi idi.
--Kaygısızlar, yiyip-içip bu dünyadan hoş göçerken, kaygılıların bu dünya, evren, doğa hatta diğer insanlar ve canlılar için hep bir düşleri vardı. Bu kaygılar hem bu dünyayı, hem günümüz insanlığını bu günlere taşıdı ve bizler artık 21. yüzyıldan söz eder olduk.
--Atatürk, böyle bir insandı. Hani hepimiz biliriz ya, 16 Mayıs'da İstanbuldan ayrılıp, 19 Mayıs'da Samsun'a gidişini de, 28 Ekim 1923 akşamı arkadaşlarına "Yarın Cumhuriyeti İlan Edeceğiz" derken de, kafasında hep bir yarın planı ve öngörüsü vardı.
--Her ne kadar birlerinin "..... kazansaydı!.." söylemleri olsa da, o ve arkadaşlarının yüreklerinde bir yurt sevgisi, kafalarında bir yarın planı bulunmaktaydı. Ve bu günlere, o planlar sayesinde geldik.
--Hoş, Cem Karaca'nın dizelerindeki suyumuzu kazanıp da içsek de,
Ekmeğimizi bölüp de yesek de, hep bu kaçınılmaz sonlarımız oldu.
"Alkışı duydum, ihaneti gördüm/ Sesim de oldu, sessizliğim de .... ..."
--Bu yıl, 2021. Bir grup yurtsever aydın, yepyeni bir bin yılın, yepyeni bir yüz yılına giriyoruz, bari ilk çeyreğinden başlayarak bir şeyler yapalım, Ülkenin yarınları için bir şeyleri kaçırmayalım kaygısı ile:
--"21.YÜZYIL İÇİN PLANLAMA GRUBU"nu kurmuşlar, 2011 yılında. Hem de ülke yönetimine damgasını vurmuş Cumhuriyetin Ankara'daki ilk Üniversitesinin, Türk Kamu yönetimine damgasını vurmuş "MÜLKİYE"si, Siyasal Bilgiler Fakültesinin değerli yönetici ve akademik kadroları enerjilerinin bir kısmını da buna ayırmışlardır.
--Bütün süreçler, hep bir cıngı ile başlar; ısındığımız ateşler gibi de, her şeyimizi yakıp yıkan yangınlar gibi de. Bu, biraz da sizin farkındalığınza bağlıdır.
--Bülent Ecevit'in Başbakanlığı döneminde Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı da yapmış, SBF'nin yaşayan efsane hocası Prof Dr Bilsay KURUÇ ve yakın düşünsel arkadaşları ile birlikte, bu farkındalığı bilimsel bir bakış açısı ve üretkenlik ile, ülke siyasetine fikir, düşünce, proje olarak sunmaya karar vermişler ve bu yıl da bu çabanın haklı gururu ile "10'uncu yıl"larını kutlamak için bir 8 Mayıs 2021 Cumartesi günü de, yaşanan COVID-19 uluslararası salgınını şartlarında internet ortamında bir toplantı düzenlemişlerdir.
--Bilgi, her zaman en güzel üretilen hazinedir. Bir gün, değerini bilen birlerine rastlar. Hani atalar derler ya, "iyilik yap, denize at, balık bilmezse, halık bilir" diye;
--İşte bugün de, böyle bir bir gün olacak.
--Kimler ne kadar farkında olacak bilemem ama, ben bu farkındalık ile, toplumsal bir sorumluluk gereği, Ülkenin aydınlık geleceği için yapılan bu onurlu çabaları alkışlıyor, kurtluyor ve kutsuyorum.
--Daha nice güzel yıllara "21.Yüzyıl İçin Planlama Grubu"
--Çabalarınız ve enerjiniz hiç bitmesin değerli Hocam Bilsay Kuruç ve emekleri, bilgileri ve çabaları ile hep yanında olan güzel dostları, iyi ki varsınız ve iyi ki dünyaya güzel yürekler ile üretken beyinler ile bir bir köşe taşları döşeye döşeye yol alıyorsunuz.
--Yolunuz açık, fikirleriniz ve ürettikleriniz ülkenin aydınlık geleceğine filizler, fidanlar; Ülke yöneticilerinin masalarında, yönetim sofralarında, akıllarında, fikirlerinde hep baş köşede bir yerlerde olsun, dursun.