MEVZU DERİN

Sağlık skandalı…

Babasını kaybeden bir evladın; sağlık hizmetinde neler yaşadığı içerikli bir mektup aldım:

Geçmişte Sakarya'da belediye başkanlığı ve kaymakamlık yapmış olan İzzettin Akbaş (77), 15 Kasım'da rahatsızlandı.

Ailesi Akbaş'ı hemen Sakarya Yeni kent Devlet Hastanesi'ne götürdü. Ancak burada önce ilgisizlik, ardından yanlış tedavi sonucu yaşamını yitiren babasının enfeksiyon kaptığını ve başka bir hastaneye sevkine izin verilmediğini iddia eden İzzettin Akbaş'ın oğlu İbrahim Murat Akbaş, hem acil servis personelinden, hem de doktorlardan şikayetçi oldu. Bu arada şikâyetçi olduğu doktorlardan biri aynı dosyada bilirkişi oldu. Adapazarı Kaymakamlığı, bilirkişi raporu hazırlayan doktorların hepsini suçlanan doktorlar olarak inceledi ve soruşturma açılmasına gerek yoktur kararı verdi.

Sağlık skandalının hukuk skandalına dönüştüğünü ifade ederek Adapazarı Kaymakamı hakkında da İçişleri Bakanlığına şikâyette bulunan Akbaş, "Olay, çığırından çıktı. Şikâyet ettiğim doktor, bilirkişi oldu. Kaymakamlık Bilirkişiyi suçlanan doktorlar zannedip soruşturma izni vermedi. Yerel mahkeme aynı konuda iki kez farklı karar aldı. Bu nedenle HSYK'ya başvurdum. AİHM'e dek gideceğim" dedi.

Yeni kent Devlet Hastanesi Acil Servisinde 4 saat boyunca bekletilen yaşlı adamın beyin filmi, Pazar günü hastanede görevli iki doktorun hastanede olmaması nedeniyle doktorun evine götürüldü. Filmi inceleyen Doktor, “Hastanın bir şeyi yok, haftaya kontrole gelsin” dedi. Bu arada hala derin uyku halinde olan Akbaş'ın nabzı düşmeye başladı. Görevli hemşire, 'Nabız 40'lara düşsün, bakacağız' derken, nabzı 37'lere düşen yaşlı adam, yoğun bakıma alındı ve solunum cihazına bağlandı.

Saatler sonra kendisine gelen Akbaş, 'Ben neredeyim, ne oldu?' diye sordu, bu arada kendisine bağlanan solunum cihazını çıkartmaya çalıştı. Bu kez de elleri ve ayakları bağlanan yaşlı adama narkoz verildi ve Akbaş 3 gün boyunca uyutuldu. Bu arada zatürree mikrobu kapan Akbaş'ın tüm kan değerleri düştü. Oğlu, özel hastaneye sevk yapılmasını istedi, ancak Akbaş'ın sorumlu doktoru görev mahallini terk ettiği için bulunamamış ve kendisine telefonla ulaşıldığında da hastanın sevkine izin vermemiştir.

Ailenin tüm sorumluluğu üzerine alması ve ısrarları sonucu hasta, 6 gün tedavi gördüğü hastaneden İstanbul’a özel bir hastaneye kendi buldukları ambulans ile götürüldü. Bu arada 15 saat boyunca sevk, ve ambulans için bekletilen, ancak sevk edilmeyen, ambulans ve epikriz verilmeyen Akbaş, kanında mikrop oranı çok yüksek çıktığından yoğun bakımından çıkamadı ve 13 Aralık'ta yaşamını yitirdi.

"ŞİKÂYET EDİLEN DOKTOR, BİLİRKİŞİ OLDU"

Oğlu İbrahim Murat Akbaş, ise olayı yargıya taşıdı. Ancak sağlık skandalı, bu kez hukuk skandalına dönüştü. Akbaş,"Olayda, baştan sona kötü muamele var. Hakkımızı aramaya çalıştığımız için olay bize karşı sistematik bir linç kampanyasına dönüştü. Babamın vefatının ardından hastane hakkında suç duyurusunda bulundum. Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı, Adapazarı Kaymakamlığı'ndan soruşturma izni istedi. Kaymakamlık konuyu araştırmak için iki kişiyi atadı. Bunlardan biri bir okul müdürü, diğeri ise suçlanan hastanenin başhekim yardımcısı H.H.Ç. Bu iki kişi de, üç kişiyi bilirkişi olarak tayin ediyor. Doktorlardan bir tanesi de tedavi eden doktor. Bu doktorların hazırladıkları raporda ihmal olmadığını belirtiyor. Rapor üzerine Adapazarı Kaymakamlığı ölümde ihmalleri olduğu öne sürülen beş doktor hakkında soruşturma izni vermiyor. Oysa biri hariç hepsi bilirkişi sıfatını taşıyordu. Dosyanın ne kadar gayri ciddi incelendiği buradan açık olarak anlaşılmakta diye konuştu.

"OLAY ARTIK ÇIĞIRINDAN ÇIKTI, HSYK'A ŞİKÂYET ETTİM"

Bunun üzerine Sakarya Bölge İdare Mahkemesi'ne itiraz ettiklerini ifade eden Akbaş, "Zaten taraf olan bilirkişi raporlarının geçersiz olduğunu ifade ettik. Sakarya Bölge İdare Mahkemesi, kaymakamlık kararının bozulmasına, soruşturma izni vermesi gereken merciinin Sakarya Valiliği olduğuna hükmetti. Ancak kaymakam 'Yanlış karar alınmıştır, ben yetkiliyim' diyerek itiraz etti.

Sakarya Bölge İdare Mahkemesi de, dosyayı yeniden inceleyerek, aynı konuda iki farklı karar aldı ve kendi kararını kaldırarak, kaymakamlığın 'soruşturma izni vermeme' kararını onayladı. Mahkemenin verdiği bu karar da hukuka aykırıydı. Sakarya Bölge İdare Mahkemesi suçlanan doktor sayısı sadece bir olduğu halde beş doktor hakkında soruşturma izni vermedi. Mahkeme dosyayı gerçekten incelemiş olsaydı bilirkişileri sanki haklarında şikâyet varmış gibi karara konu etmezdi.

Olay artık çığırından çıktı, organize suça dönüştü. Ben de aynı dosya için iki farklı karar alan Bölge İdare Mahkemesi üyelerini Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na şikâyet ettim" dedi.

"BU ÜLKENİN SAĞLIĞINDAN, İDARESİNDEN VE ADALETİNDEN DE FAYDALANAMADIK"

Sakarya küçük bir şehir olduğu için olayı kapatmaya çalıştıklarını öne süren Akbaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ben bu ülkenin sağlığından faydalanamadığım için babamı kaybettim.  Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak anayasal hakkım olan hak arama özgürlüğü neticesinde yaptığım başvurularımın cevaplanmaması, oluşan belirsizlik ve aleyhime verilmiş bilinçli kararlar neticesinde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak ülkemin sağlık, idari ve adaletinden bilinçli olarak faydalandırılmamaktayım. Gerekirse AİHM'e dek gideceğim." dedi.

Değerli okurlar; maalesef ateş düştüğü yeri yakıyor. Temennim; babasını bu şekilde kaybeden evladın aradığı hak ve hukuku bularak acısının az da olsa dinmesidir.

Yorumu ise sizlere bırakıyorum.

Yayın Tarihi
17.12.2010
Bu makale 5704 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Bu konu 20 Aralık akşamında Kanaltürk televizyonu NEŞTER Programında ele alınıyor.İlgileneceklere duyurulur.

Yrd.Doç.Dr.İbrahim baykan 20.12.2010

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!