Anadolu’da yoksul ailelerin yoğunlukta bulunduğu bir İlkokul. Hikâyenin kahramanı İbrahim Baykan 12 yaşında ve İlkokul Beşinci sınıfta.
O yıllarda İlkokuldan mezun olabilmek için son sınıfta bitirme sınavları yapılırdı. Bu sınavda başarılı olamayanlar tekrar Bir yıl daha devam ederdi.
İbrahim bitirme sınavına girdi ve kazandığını okulun ilan panosunda adını gördü. Sevinçle evine koştu ve ailesine iyi haberi verdi. Her kazanan öğrenci gibi İbrahim’de kendisini Ortaokula hazırlanma heyecanı içerisinde kaydolma sürecine girdi.
Gitti Ortaokul Birinci sınıftan İkinci sınıfa geçen komşu çocuklarından kitaplarını topladı ve onları okudu ve inceledi. Yaz tatili sonunda Ortaokula kayıt için gerekli evrakları öğrendi. Bunlar da zaten 4 adet vesikalık fotoğraf ile İlkokul mezuniyet belgesiydi.
Okuluna mezuniyet belgesini almaya gitti O’na kendisinin mezun olmadığını ve belge veremeyeceklerini söylediler. İbrahim:”Olur mu öyle şey ben listede mezun olduğumu gördüm.” Dese de kimseye anlatamadı.
Ağlayarak evine gitti. O yıllarda okulların verdiği karara itiraz etmek çok büyük bir saygısızlık olarak bilinirdi. Hatta aileler şikâyetçi oldukları öğrenci komşu çocuklarını karakola şikâyet etmek yerine okullara giderlerdi.
O zamanın öğretmen ve idarecileri de kendilerini polis, hakim ve savcı yerine koyar cezaları keserlerdi. Bu kulaklardan kaldırıp gövdeyi yerden kesmek, tek ayak üstünde durdurmak ve sopa ile avuç kabartma şeklinde olurdu. İbrahim O yıl tekrar İlkokul Beşinci sınıfta okumaya bırakıldı.
Bu artı yıl İbrahim’de bakın ne acılara vesile oldu:
*İbrahim yoksul bir aile çocuğu olduğu için yaz tatillerinde İlkokul Birinci sınıftan beri ayakkabı boyacılığı yapar hem okul masraflarını karşılar; hem de aile bütçesine katkıda bulunurdu.
*Çocukluk aşkı sınıf arkadaşı Sema ile Ortaokulda aynı şubede okuma arzuları vardı.
İbrahim Bir yıl daha okudu ve İlkokuldan mezun oldu. Orta, Lise ve Üniversite tahsilini tamamladı. Üniversite hocası kendisine Üniversitede asistan kalıp akademisyen olmasını önerdi. Yüksek Lisans ve Doktora çalışmalarını tamamladı. Ulusal ve Uluslar arası alanda yayınlar yaptı. 6 adet kitap yayımladı.
İbrahim tüm yaşamı boyunca İlkokulda neden Bir yıl daha okutulduğu sorusuyla yaşadı. Bu onu çok üzüyordu çünkü hayatı boyunca tüm kazanımları bir yıl ötelenmişti.
Bunun yanıtını Lise yıllarında çözdü. İlkokul öğretmeni komşusunun yeğeniydi. İbrahim’in ailesi o yıllarda o sınav döneminde öğretmeninin halası olan komşusu ile bahçeye salınan tavuk yüzünden tartışma geçirmişti. Hala da gitti okula yeğenine şikayet etti.
İbrahim bu kuşkudan emin olmak için yıllar sonra gitti ileri yaşına gelmiş öğretmenini yaşadığı ilde takıldığı bir dernek lokalinde buldu. Ögretmenini gözlerinden tanıdı. Emin olmak için adıyla hitap ederek ellerinden öptü.
Adını, okulunun adını ve yılını söyledi. Öğretmeni heyecanlandı ve çok mutlu oldu. Öğretmeni İbrahim’i hatırlayamadı ve anne ve babasının adı ile evlerinin yerini sordu. İbrahim halasıyla komşu oldukları ile birlikte cevapladıktan sonra Öğretmeni: “İbrahim sen misin derken gözleri yaşardı ve İbrahim’e sarıldı.”
Maziye ne İbrahim girdi ne de öğretmeni ama sohbet boyunca öğretmeni çok tıkandı. Bu görüşmeden 5-6 yıl sonra öğretmeni amansız ve acılı bir hastalık sürecinde vefat etti.
Öğretmeninin halası da; çok uzun ve zorlu bir hastalık haliyle öldü. İbrahim her ikisi için ne bir beddua etti ne de bir sitem ne de hatalarını yüzlerine vurdu; sadece Allah’a havale etti.
Sevgi ve Saygılarımla