1992 yılında Birleşmiş Milletlerin kararı ile 3 Aralık “Uluslararası Engelliler Günü” olarak kabul edilmiştir.
Bu karar tüm dünyada engellilerin topluma kazandırılması ve haklarının “Tam ve diğer insanlara eşit ölçüde sağlanması” amaçlı bir gün olarak duyurulmuştur.
Yasa güzel tanımı da çok güzel ama; gelgelelim biz ne hallerdeyiz?
İnsan hayatında başına nerede ne zaman, ne geleceği bilinmez. Geçirilen bir kaza, doğuştan ve sonradan yakalanılan bir hastalığın sonucu organlardan birinin kaybedilmesi veya fonksiyonunu yitirmesi engelli olma nedenleridir.
Bizlerin de bir gün engelli adayı olabileceğimizi aklımızdan çıkarmamalıyız. Onlara üzülmek ve acımak yerine; onların hayatlarını kolaylaştıracak koşulları oluşturmalıyız. Sokakta gördüğümüz bir engellinin koluna girerek karşıya geçmesini sağlamak başta insani görevlerimizden olmalıdır.
Onlara karşı kesinlikle; sakat, özürlü ve eksik gibi onur kırıcı sıfatlar kullanmamalıyız. Onlardan bahsederken adlarının önüne engel türlerinin tanımlarını iliştirmemeliyiz.
Örneğin;
Kel Ali, Topla Mehmet, Kör Cafer; diye hitap etmek ne kadar ayıp ve günah değil mi? Hatta bunlardan bahsederken sakatlar yerine engelliler demek daha doğru olacaktır.
Yakın bir tarihe kadar derneklerinin adı bile “Sakatlar Derneği” olarak anılıyordu; Şükürler olsun bu “Engelliler Derneği” olarak değiştirildi. Aslında onların; kimi zaman biz sağlıklı insanların yapmakta zorlandığı işleri inanılmaz bir yetenek ve çabuklukla yaptıklarına tanık olmuşuzdur.
Onların da bu ülkenin kaynaklarından eşit kullanma hakları var. Bunun için yaşam kalitelerini arttırmak için devlet masraftan kaçmamalıdır. Bu anlamlı gün vesilesiyle; yaşamları boyunca mutlu ve sağlıklı bir ömür diliyorum.
Bu vesileyle Bir gün değil her gün hatırlamak dileğiyle onları canı gönülden saygı ile selamlıyorum.
Sevgi ve Saygılarımla