Deprem uzmanı değilim ama bir vatandaş olarak bu konuda hayli sıkıntılarım var. Bu sıkıntıların kaynağı maalesef tek taraflı da değil.
Bunları sıralayacak olursak:
Devlet,
Deprem Uzmanları,
Medya,
Halk.
Bir ülkenin başına gelebilecek en büyük afetlerin başını çeken deprem konusunda bakınız el birliğiyle ne tür yanlışlar yapmaktayız:
Devlet olarak:
Yıllardan beri yerleşime uygun olmayan yerlere imar izni verip, çarpık yapılara göz yumduk ve ruhsatlar verdik,
Yapılan konutları denetlemedik,
En çok hasarın resmi yapılarda olduğunu depremler sonrası gördük,
Eğitim şart dedik ama İlköğretimden itibaren okullara seçmeli de olsa doğal afet dersleri koyamadık,
Deprem yönetmeliğini bile daha yakın bir zamanda ve büyük depremin acılarını hissettikten sonra çıkardık,
Deprem Uzmanları:
Bir kısım deprem uzmanları her deprem sonucu televizyonlarda; Üniversite ve Akademik ortamlarda yapılacak akademik tartışmalarını 70 milyon önünde yapmaktalar. Değerli hocalarımız; sokaktaki vatandaş için önemli olan; deprem esnasında konutunun ne denli sağlamlığı ve ailece zarar görmemeleridir. Bunun içinde binalarının depreme dayanıklılığını hangi kurum ve merci yapar? Yıkıcı bir depremde ilk nereye gidecek vb. bunu bilirse biran önce onu yapar- yaptırır.
Medya:
Bir kısım medya birçok konuda olduğu gibi bu konuda da ya felaket tellallığı yapıyor ya da duyarsız davranıyor. İsmi lazım değil bir televizyon kuruluşu Van depremi olmuş; aradan saatler geçmiş; eğlence programını kesmediği gibi depremin haberini bile vermiyor,
Maalesef medya; depremle ilgili konuları depremler oldukça hatırlıyor ve yayın programlarına alıyor. Onun dışında aklına bile getirmiyor. Nesillerimiz depremi illa da böyle mi tanıyacak?
Olası İstanbul depremi diye, diye korkarım zorla olduracaklar.
Bir ara kısa sürelerle olsa da deprem programları oluyordu. Yine devam etse iyi olur.
Halk:
Bu konuda halkımız da hiç masum değil. Azami üç kat ruhsatlı bir binaya; beş oğlu için beş kat ruhsatını rüşvetle aldı ve çocuklarına ev yerine kendi elleriyle mezar yaptı,
Aynı şehir sınırları içerisinde tarıma elverişli deprem bölgesi zeminlere evler yaptık; depreme dayanıklı zeminlerde de tarım yapmaya çalıştık,
Ehil olmayan her kim varsa Müteahhit oldu, malzemeden çaldı ve en hafif depremde bile yaptıkları konutlar yerle bir oldu.
Vatandaşımız birde; zaman, zaman şehirlerimizde yapılan deprem tatbikatlarına seyirci değil bizzat katılmalıdır. Öyle bir manzara çıkıyor ki; depremi sanki sadece bu tatbikatı yapan kişiler yaşayacak artık bu müsamere görüntüsünden çıkmamız elzemdir.
Devletiyle, uzmanıyla, medyasıyla ve halkıyla böylesine hayati bir konuyu ciddiye almadıkça ve üzerimize düşeni yapmadıkça biz daha çok deprem acıları yaşarız.
Lütfen topluca depreme davetiye çıkartmaktan artık vazgeçelim.
“Bu vesileyle; Türkiye’de deprem gerçeğini ortaya koyan ve büyük hizmetleri dokunan Sn. Prof Dr. Ahmet Mete Işıkara hocamıza Allah’tan rahmet kalanlarına sabır ve baş sağlığı diliyorum”
Sevgi ve saygılarımla