İster sıradan bir vatandaş, ister makam ve mevkii sahibi olsun birçok insan kin ve kibrin esiri olmaktadır.
Küfür, hakaret ve dayağa dayalı inşa edilen otoriteler her zaman yıkılmaya ve yok olmaya mahkûmdur. İşte bu yüzden bazılarımız; okuldaki öğretmenimizi, dairedeki amirimizi ve askerdeki komutanımızı hiç de iyi anmaz ve anlatmayız.
Bir amir düşünün gücünü kendisine verilen yetkiden alarak hatta daha da yetkisini aşarak emrindeki çalışanlara zulüm eder. Bağırır çağırır güya otorite kuracak, hatasını bastıracak. Siz hiçbir sarrafın bağırdığını duydunuz mu? Ama karpuz satan, salatalık satan bas, bas bağırır. Bir amir bağırıp çağırıyorsa; bilin ki bağırdığı konunun salatalık ve karpuzdan üstün bir değeri yoktur. Kim bilir hıyar herif deyimi de buradan çıkmıştır. İşte bu tip bağıranlar bağırırken düşünemezler ve ancak düşünemeyenler bağırırlar.
Ayrıca bağırma üzerine kurulan otoritelerin ömrü de çok azdır. Kibir ve kinden uzak; sakin ve sabırlı bir insan olmak çok önemli bir meziyettir.
Atalarımız ne demiş: Dokuz yutkun bir konuş çünkü söylenen söz atılan bir ok gibidir geriye dönmez. Hele bu söz acı bir söz ise zehirli bir ok gibi kalbe saplanır. İster amir olun ister memur olun önce insan olun. İş hayatımda öyle amirler gördüm vezir olan; öyle amirler gördüm rezil olan. Aile yaşamında da böyle değil midir? İsteklerini bağıra çağıra söyleyen bir büyüğü kim ne kadar takar. Camı kıran parasını öder.
Ne demiş atalarımız:
“İNSANIN KAZANDIĞI MAKAMDAN DEĞİL; MAKAMIN KAZANDIĞI İNSANDAN KORKUN VE KENDİNİZİ KORUYUN”
İddia ediyorum bu özlü söz; resmi daireler ve işyerlerine çerçevelenip asılsın çok yararı görülecektir.
Sevgi ve saygılarımla