nsan olmak güzel mi ne?
Bilgisayarların da hafızası var, makinelerinde hafızası var da, insanın hafızası bir başka. Mekanik bütün hafızalar hangi makineye takarsan tak hep aynı işler, oysa insan öyle mi? Değil.
--Bu yıl da "1 Mart" günü öğleden sonra, "1 Mart Tezkeresi" olarak bilinen, o dönem yaşanan "Irak Krizi" ile ilgili olarak, AKP Hükûmeti tarafından 25 Şubat 2003'te TBMM'ye sunulan ve genel kurulda reddedilen "Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yabancı ülkelere gönderilmesi ve yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulunması için Hükûmet’e yetki verilmesine ilişkin başbakanlık tezkeresi"nin kabul edilmemesinin yıl dönümünde, emeği geçenlere bir minnet olarak;
--Önceki CHP genel Başkanı ve Hemşehrimiz Deniz Baykal, süreçte çok önemli bir yurtseverlik örneği sergileyen CHP'nin önemli ismi Önder Sav gibi bazı kişileri telefon ile aradım.
--Her birisi ile ayrı ayrı sohbet ettim ama, Deniz Baykal ile telefona yanıt vermemişti.
--Aradan bir süre geçti telefonum çaldı ve arayan Sayın Baykal idi. Bu benim açımdan birçok sebepten dolayı çok özel ve önemliydi.
--Aktif siyaset içinde, en tepedeki kişiler bile en sıradan kişileri arar, konuşurlardı; ama aktif siyaset bitince, bırakın aramaları, en yakın dost, arkadaş ve tanıdıklara, selam bile vermezler.
--O yüzden Deniz Beyin araması çok anlamlıydı. Hele sevgi, özlem, sefkat, dostluk dolu, "özledim, dostlar birbirini özler, seni görmek istiyorum" sözleri ise benim için bambaşka olmuştu.
--Genel Başkanlığı döneminde olduğu gibi,ayrıldıktan sonra da, benim başkanı olduğum "Yedinci Ok Düşünce Topluluğu" olarak kendisine evinde, Olcay Hanımefendi'nin güzel çay, pasta ve börekleri eşliğinde güne, olaylara ilişkin sunumlar yapardık.
--Her ne kadar "kaptanlığı" kendinden menkul, o dönemin bir milletvekili bu yazacağımı kabul etmese de, Çankaya Belediye Başkanlığı yapmış Prof Dr Muzaffer Eryılmaz, Prof Dr Metin L Baydar, Mimar Mustafa olayın şahitleri idi.
--Olay ise, 2011 Milletvekilliği seçimleri.
--CHP Genel Merkezi bir konuda, bir bilgiyi Deniz Baykal ile benim paylaşmamı istediler. Ben de randevu aldım TBMM'ye gittim ve odasında bana söylenenleri kendisine aktardım.
--Bunun üzerine ben de Antalya'dan CHP'den Milletvekili Aday Adaylığı için başvurumu yaptım.
--Genel Başkan Kılıçdaroğlu ve Genel Merkeze yaptığımız sunumlar, projeler seçim bildirgesine bile girmişti. O yüzden, bu ilişkileri bilenler beni kesin listede sayıp, birlikte olduklarımızı Tunalı Hilmi Caddesindeki cafelerde teselli ediyordum. Başkan Eryılmaz bana takılıyordu "bizim adamımız mı var ki" diye.
--Haftanın son günü 20 Mayıs günü, birden arkadaşlarıma gelen telefon trafiği sıklaştı, bir sorun vardı.
--Genel Merkezden gelen telefon bilgisini zor da olsa bana anlattılar. "Deniz Baykal, MV listede seni istememiş", kaynak ise O. kaptandı.
--Bu kez de Başkan Muzaffer Eryılmaz ve diğer arkadaşlar beni teselli ediyorlardı.
--Sonuçta siyasal ve günlük yaşamda bir devrimci, demokrat ve kendi çapında da bir aydın olarak bürokraside de "çirkin ördek yavrusu" olarak yeterince kazıklar yemeye alışmıştım.
--Neyse, telefonda Deniz Bey, "çocuklar ile bir program yapın, gel seni görmek istiyorum" demişti. O programı bu Pazartesi gerçekleştirdik.
--Elbette ki o eski Deniz Baykal değil idi. Her zamanki görüştüğümüz evinde ve salonundaydı. Kızı Dr Aslı karşıladı ve içeri buyur ettiler.
--Deniz Bey, "anlat bakalım" diye güne, gündeme ilişkin sorular sordu, neler oluyor diye bir saatten fazla konuştuk. Elbette ki bir takım sağlık sorunları vardı ama, bu kez kendilerini son derece sağlıklı gördüm.
--Hele hele köyüm "Osmankalfalara gidiyor musun?" diye sorusu ile başlayan anılar, Antalya, CHP, Mevcut iktidar, Uluslararası ilişkiler, yeni projeler ne olmalı, devlet, her şeyi her zamanki gibi konuştuk.
--İtiraf edeyim, bu kez Deniz Beyi en son gördüğümden daha zinde ve dinamik gördüm.
--Antalya ve Partili görüştüğüm herkese içten sıcacık selamlar söyledi.
--"Bir yazıda paylaşabilir miyim" diye izin istedim, "elbette" dediler.
--Zaman, nasıl bir değirmen; herkesi öyle bir öğütüyor ki, inanılmaz. Hani vakit olsa Deniz Bey, neredeyse tüm ortak tanıdıkları soracak, onlara teke tek selam söyleyecek ve sevgilerini iletecek idi.
--Keşke yaşamın bir resetlemesi olsa ve yeniden başlasak. O zaman Deniz Baykal'ın yazacağı güzel öyküleri görmek ve yaşamak isterdim.
--Açıkçası İbrahim olarak kırgınlığım bu kez daha azaldı. Onu bu kere, her şeyi biraz daha derviş gibi görür, duyar ve yaşar gördüm.
--Bugün ülkede ve siyasette yaşananları gördükçe, ne de çok Deniz Baykal ve Denizlere gereksinim var diyesi geliyor insanın.
--Deniz Baykal tanıyan tanımayan, seven sevmeyen herkese söyleyeceğim; tamam benim milletvekili olmamı istememiş olabilir, doğru ya da yanlış siyasetin bir geriği vardır. Ben o günleri unuttum, devlet adamı, demokrat bir aydın, siyasetçi olarak ülkeye az şey katmamıştır.
--Unutmayın, bugün de özelleştirilen kitler (ATAŞ Rafinerisi) onun Enerji Bakanlığı döneminde Kamulaştırılmıştır.
--Sadece 1 Mart tezkeresi bile, "Deniz Baykal-Angora evleri/Ankara" adresine ona bir kart, kısa bir mektup yazmanıza, bir selam yollamanıza değer.
--Hazreti İsa'nın "ilk taşı en masumunuz atsın" dediği gibi, günahlarımızı, yanlışlarımızı değil de, sevgimizi, saygımızı öne çıkararak, yaşama bir de böyle baksak mı?
--Ne dersiniz?