Her ne kadar iktidar sözcüleri içine girdiğimiz bu yeni süreç için “çözüm süreci gündemimizde yok” deseler de, belli ki bir şeyler “pişirilmiş”, taşırılmış, ele alınmış, görüşmeler-konuşmalar yapılmış ve düğmeye basıldı. Sürecin çerçevesini henüz bilmiyoruz, ama koordinatörlüğünü Türk milliyetçiliğinin sembol partisi olan MHP’nin genel başkanının yapma ihtimalini göz önüne alacak olursak, bu kez, 2010’lardaki barış sürecine göre muhalif seslerin daha az çıkacağı, hata yapma ihtimalinin daha düşük olduğu bir sürece şahit olabiliriz. Öyle görünüyor ki, bu süreç tam bir “mutabakat” çerçevesinde yürüyecek. DEM Parti zaten sürecin içinde ve soğuk bakması için hiçbir sebep yok. CHP de ilk açıklamalara bakıldığında pek de itiraz etmeyeceğe benziyor. Geriye ne kaldı? İyi Parti ve Zafer Partisi gibi bazı küçük milliyetçi partiler. Onların da seslerini duyuramayacaklarını ve sürece etki etme potansiyellerinin çok düşük olduğunu söylemek zorundayım.
Her neyse, muhalefeti sonraya bırakalım ve şu soruyu soralım; bu yeni süreçte iktidarın muradı nedir? Hayır, ben Anayasa’nın ilk dört maddesinin gündeme geleceğini hiç sanmıyorum. İktidar blokunun birincil hedefi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görev süresini uzatacak bir düzenleme yapmak. Yani 2028 seçimlerinde aday olmasını sınırlandıran maddeyi değiştirmek! Bu noktada DEM Parti’nin meclisteki grubuna ihtiyaçları var. Peki DEM Parti ve Kürt siyasi hareketi bunun karşılığında nasıl davranacak ve ne isteyecek? Muhtemelen hapisteki Selahattin Demirtaş ve DEM’li yöneticilerin serbest bırakılmalarını ve ana dilde eğitim gibi bazı talepler. Ama Devlet Bahçeli partisinin grup konuşmasında doğrudan Abdullah Öcalan’a seslendi. Dolayısıyla sürece Öcalan ve Kandil de bir şekilde dahil olmuş durumdalar. Peki onlar ne isteyecekler? Büyük ihtimalle PKK Kuzey Irak’taki ve Türkiye’deki varlığını feshedecek ve Suriye’ye taşınacak. Ve bunun karşılığında Öcalan “ev hapsine” alınacak.
İktidar cenahının siyasi planlaması özetle bu şekilde. Bu yolla hem Erdoğan’ın yeniden aday olmasını garantilemek, hem de Kürt seçmenin desteğini alarak 2034’e kadar başkanlık görevine devamını sağlamak istiyorlar. Kırk yıllık bir örgütü tarihe gömen bir lider olarak Türklerin, barışı ve kardeşliği tesis etmiş ve anayasal güvence altına almış bir lider olarak da Kürtlerin desteğiyle on yıl daha Türkiye’yi yönetmeye devam etmek. Plan bu.
Peki muhalefetin bu noktada planı ne? Herhalde burada “muhalefet” derken ağırlıklı olarak CHP’yi kastettiğim anlaşılıyordur. Bu yeni çözüm sürecine dair CHP nasıl bir tavır takınacak, nasıl bir yol izleyecektir? CHP Genel Başkanı “Kürt sorununu çözerse CHP çözer” diye bir açıklama yaptı ama, bunu zaten Deniz Baykal döneminden beri söylüyorlar. Yani yeni bir söylem değil bu. Mesela Öcalan’ın ev hapsine alınması durumunda ne söyleyecek? Anadilde eğitim konusunda ne diyecek?
Nereden bakarsanız bakın bu yeni süreçte en fazla zorlanacak siyasi parti CHP olacak gibi görünüyor. Destek verse sıkıntı. İktidarın kuyruğuna takılmış bir parti olarak algılanacak. Muhalefet etse sıkıntı, Kürt seçmeni ve bizzat DEM Parti’yi karşısına almış olacak. CHP açısından tam bir “yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal” durumu söz konusu. Bir siyasi partinin siyasette düşüp düşebileceği en olumsuz pozisyon herhalde budur.
Ve eğer iktidar bloku içine girmekte olduğumuz bu yeni süreçten yol kazasına uğramadan, büyük ve sansasyonel hatalar yapmadan çıkarsa, siyaseten çok büyük bir avantaj elde edecektir. Bir de buna 2025 ve 26’da ekonomiyi görece toparlamış, enflasyonu dizginlemiş, kredi faizlerini düşürmüş ve kredi musluklarını açmış bir hükümet tablosu ortaya koyabilirse, yapılacak seçimde tekrar ipi göğüslemesi elbette mümkün olabilecektir. Mümkündür, çünkü ben küresel sistemin Türkiye’deki mevcut iktidardan şikayeti olduğunu sanmıyorum.
Muhalefet cenahı ve bilhassa CHP kurmayları bu ihtimali görebiliyorlar mıdır? Yoksa hala 31 Mart seçim sonuçlarının verdiği sarhoşlukla kendilerini mi meşgul etmektedirler? Ya da parti içi meselelere odaklanıp, “gitsin yeni başkan, gelsin eski başkan” oyunu mu oynamaktadırlar? Ben bu soruların yanıtını bilmiyorum, ama umarım muhalefet blokunun lokomotifi pozisyonundaki CHP ne yaptığını biliyordur.