KİTABIN ORTASINDAN

AK PARTİ TOPARLAYABİLİR Mİ?

Bu günlerde siyasetle ilgilenen ilgilenmeyen herkesin aklının bir kenarında bu soru olduğunu tahmin ediyorum. Hatta Ak Parti yöneticilerinin, kurmaylarının ve seçmeninin de bu soruyu sık sık sorduğunu tahmin etmek güç değil. Bu çok doğal, çünkü yirmi iki yıldır aralıksız bu ülkeyi yöneten bir siyasi yapıdan ve güçlü bir iktidar sürecinden bahsediyoruz burada. Kabul edelim ya da etmeyelim, Ak Parti ve lideri Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye tarihine yön veren, hatta Türkiye tarihinin akışını etkileyen (ve belki de değiştiren) liderlerden birisi olarak yazılacak. Yaptıkları, yapamadıkları, hataları, başarıları çok uzun yıllar sayılıp dökülecek ve elbette tarih hükmünü verecek.

Şimdi gelelim sorumuzun cevabına. Ak Parti toparlayabilir mi? Çünkü 31 Mart 2024 seçimleri çok açık gösterdi ki, Ak Parti Türkiye’nin artık birinci büyük partisi değildir. Yani seçimden yenik çıkmıştır, kaybetmiştir. Peki Erdoğan bu kötü gidişi durdurabilir mi? Bu soruya cevap arayacağız. Ama evvela bu soruyu başka bir soruyla tamamlayalım; Ak Parti zayıflamaya ne zaman başlamıştır? Sohbete buradan başlamak herhalde daha mantıklı olacaktır.

7 Haziran 2015 seçimlerinde Ak Parti hükümet kuracak çoğunluğu yakalayamadı. Evet, birinci parti olmuştu, ama yeterli oy desteğini alamamıştı. Dönemin başbakanı ve Ak Parti genel başkanı A. Davutoğlu, CHP ile bir koalisyon kurmak için büyük çaba harcadı, ama hem Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı aşamadı, hem de CHP içindeki bazı direnç noktalarını kıramadı, bu arayış başarısız oldu.

Sonra Türkiye bombaların patladığı, suikastlerin yaşandığı tuhaf ve olağanüstü bir dönemde yeni bir seçime gitti ve 2 Kasım 2015 seçimini Ak Parti %49,5 oy alarak kazandı. Hemen sonrasında, 2017 yılında, ve üstelik yanında MHP olduğu halde anayasa referandumu yapıldı ve zor belâ %51,5 oyla yeni anayasa kabul edilebildi. Demek ki aslında Ak Parti’nin gerçek oyu %49,5 falan değildi, o günlerde yaratılan “olağanüstü” şartların etkisiyle bu oy oranına ulaşılmıştı, referandum sonuçları aslında buna işaret ediyordu. Ama bunun üstünde durulmadı, çünkü “maksat hasıl olmuş”, “atı alan Üsküdar’ı geçmişti”.

Muhalefet blokundaki parçalanma ve CHP içindeki “derin çatlaktan” da faydalanarak 2018 genel seçimlerinden de başarılı çıkmayı başardı Ak Parti. Hem Erdoğan Cumhurbaşkanı seçildi, hem de meclis çoğunluğunu yakaladı. Girilen her seçimden başarılı çıkması nedeniyle, biriken sorunları, toplumda biriken kırgınlıkları ölçmeye gerek duymuyorlardı. Çünkü neticede seçimden birinci çıkıyorlardı ve aslolan da buydu.

2019 yerel seçimlerinde de Ak Parti aslında gözle görünür bir yenilgi aldı. Başta İstanbul ve Ankara olmak üzere, belli başlı illerde CHP adayları seçimleri rahat kazandılar. Ama Ak Parti bu sonuçları esaslı bir şekilde ele almaya, gidişatı onarmaya dönük herhangi bir çaba göstermeye gerek duymadı. 2023 seçimlerine gidilirken ciddi seviyelerde ekonomik sorunlar yaşanıyor, insanların gelirleri hızla azalıyor, enflasyon harekete geçiyor, aşırı pahalılık yaşanıyor, adaletsizlik, liyakatsizlik, hukuksuzluk kol geziyor, sığınmacılar toplumda rahatsızlık kaynağı olmaya başlıyorlardı falan. Çok açık ki Türk halkı bu seçimde Erdoğan’a ve Ak Parti’ye “artık yeter” demeye hazırlanıyordu. Ama muhalefet bloku toplumdaki bu beklentiye uygun bir aday belirleyemediği ve doğru bir strateji üretemediği için millet kerhen, yani istemeye istemeye, Erdoğan’a oy verdi.

Ve aynı seçmen, 2023 yılında biriktirdiği ama dile getiremediği öfkesini 2024 yerel seçimlerinde gösterdi, toplum resmen patladı ve bu seçimin en güçlü partisi olarak gördükleri CHP’ye, beklenenden daha fazla, oy verdi.

Ak Parti Türkiye’nin yeni bir başlangıç yapmaya hasret olduğu, yeni arayışlara hazır olduğu bir dönemde çıkmıştı toplumun karşısına. Çünkü 1990’lı yıllarda yaşanan büyük toplumsal, siyasal ve ekonomik travmalardan yorgun düşmüş bir halk vardı 2000’lerin başında. Ak Parti ve lideri Recep Tayyip Erdoğan, işte bu ortamda umut olarak görülüyordu. Bilhassa toplumun itilmiş kakılmış yoksul kesimleri, dindar/muhafazakar şehirler ve Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgelerde çok yüksek bir ilgi ve beklenti vardı. Ama yirmi iki yılın sonunda, bu umudun ve beklentinin boşa çıktığı görülüyor.

Özetle, Ak Parti’nin normal şartlarda artık toparlanma ihtimali kalmamıştır. Elbette Erdoğan bu gerçeği kabul etmek istemeyecek ve süreci tekrar kendi lehine çevirmek için her türlü manevrayı yapacak ve bu hususta büyük çaba harcayacaktır. Ama ne yaparsa yapsın maçın “uzatma dakikaları” da tükenmiştir ve günahıyla, sevabıyla bir dönem kapanmıştır. Hakem, yani millet, 2023 Mayıs seçimlerinde çok istemesine rağmen çalamadığı bitiş düdüğünü, 31 Mart 2024 günü çalmış, bu maçı bitirmiştir. Artık bu defa Ak Parti’yi “muhalefet bloku” bile kurtaramaz.

Yayın Tarihi
24.08.2024
Bu makale 252 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!