KİTABIN ORTASINDAN

31 MART MUHAFAZAKARLAR VE SOL

Uzunca senelerdir hep, Türkiye’de solun sağdan daha muhafazakar olduğunu düşünürüm. Hayır hayır, 1960’lı yıllarda “Türkiye’de sol sağdır, sağ da soldur” diyen Prof. İdris Küçükömer’den etkilendiğim için falan değil. Evet, İdris hoca mealen bu tezi işliyordu, yani Türkiye’de solun daha statükocu, sağın, yani muhafazakarlığın değişime daha açık olduğunu iddia ediyordu. Ve üstelik İdris Küçükömer o meşhur kitabını yazdığında Türkiye İşçi Partisi’nin genel idare kurulundaydı., yani o da bir solcuydu.

Efendim, bendeniz epey uzun bir zamandır Türkiye’nin muhafazakarlarının değişme, modernleşme konusunda daha cesur davrandığını ve İslamcı anlayışın hakim olduğu Ak Partili yıllarda bile muhafazakar kitlelerin bu tavrını koruduğunu gözlemliyordum. Ve 31 Mart yerel seçimlerinde sözünü ettiğim bu durum, eski dilden kelimelerle söyleyecek olursam, “kuvvadan fiile çıktı”, yani somutlaştı.

Peki ne oldu 31 Mart seçimlerinde? Şu oldu; Türkiye’nin en muhafazakar şehirleri olarak görülen yerlerde CHP ya belediyeleri kazandı, ya da oylarını ikiye katladı. Kilis, Adıyaman, Afyonkarahisar, Amasya, Kütahya, Korkuteli, Bucak, Alanya, Manisa, Üsküdar, Bursa, Balıkesir, Denizli, Uşak… Bu şehirleri onlarca yıldır sağ/muhafazakar partiler yönetiyordu ve hepsi de CHP’ye geçti.

Bu sonuçları sadece “boş tencere” metaforu ile açıklayamayız. Evet, ekonomik bozulmanın toplumda iktidara karşı büyük bir kırgınlık ve kızgınlık sebebi olduğunu biliyorum, ama tek cevap bu olamaz. Burada muhafazakar seçmen kitlelerinin değişim/dönüşüm konusunda gerektiği zaman daha cesur davranabildiği gerçeğini hatırlamak durumundayız.

Daha anlaşılır olmak adına, şöyle bir örnek üzerinden ilerleyelim; 2002 yılından beri iktidarda Ak Parti değil de CHP olsaydı, dış ilişkilerden ekonomiye, sağlık sisteminden eğitime ve hukuk sistemine kadar her şeyi berbat etseydi, yani Ak Parti’nin yaptığını CHP yapmış olsaydı. Bu durumda mesela İzmir, Kadıköy, Şişli, Çankaya, Muratpaşa, Karşıyaka gibi sol seçmenin yoğun olduğu yerlerde seçim sonuçları ne olurdu? Soru budur. Bu soruya samimiyetle cevap vermek zorundayız.

Peki gerçekte mevzu şu ise, yani Türkiye’de sol, statükoyu koruma anlamında muhafazakar kitlelerden daha önde ise, bunun sebebi ya da sebepleri ne olabilir? Bu soru ciddi ve esaslı bir sorudur, cevabı bir köşe yazısına değil, bir kitaba bile sığmaz. Bunun kuşkusuz “sol ideolojinin” dünyada ve bilhassa Avrupa’da geçirdiği evreler önemli sebeplerinden birisidir. Materyalist bir ideoloji olarak sol, 19. Ve 20. yüzyıllar dünyasında çok büyük işlere imza atmış, tarihin akışına etki etmiştir. Buna ilave olarak Cumhuriyeti kuran kadrolar da genel olarak laik ve seküler dünya görüşüne sahip oldukları için, sol kabul edilmektedir ve dolayısıyla Türk solu, kendisini “Cumhuriyeti kuran kadro” olarak sunmaktadır.

Ve haliyle, bunca büyük işe imza atmış bir ideolojinin statükocu olabileceğine kimseyi inandıramazsınız. Sol kendisini hep devrimci ve değişimci olarak değerlendirir ve Anadolu’da kendi dışında kalan kitleleri de hep tutucu, muhafazakar olarak negatif bir yere oturtur. Ve yine bu nedenle Türk Sol’u, sosyal-siyasal konularda hata yapmadığına, eksiği olmadığına inanır.

Ama yukarıda sorduğumuz soru hâlâ ortada ve cevaplanmayı bekliyor; Türkiye’yi bu hale getiren Ak Parti değil de CHP olsaydı, CHP’ye gözü kapalı oy veren laik/seküler seçmen kitleleri, muhafazakarların 31 Mart seçimlerinde gösterdiği cesareti gösterip Ak Parti’ye oy verebilirler miydi? Soru budur. Cevabını bile beri gelsin.

Yayın Tarihi
22.07.2024
Bu makale 268 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!