MEVZU DERİN

Sıra Dışı Bir Adam!!

Allah yeryüzüne çok değişik ve farklı yapıda insanlar yolladı. Böyle olmasaydı insanların gerek duyuldukça kullanılan eşyadan bir farkı olmazdı. İşte ben de sıra dışı yaşayan insanlardan birisiyim ve kendimi bildim bileli böyle yaşadım ve yaşıyorum.

Bunun altında yatan iki ana neden vardır:

Birincisi kalp ve dil birliği, ikincisi ise hep mağdurların yanında yer almış olmamdandır. Çok mağduriyetler yaşamış olmamın da bunda payı büyüktür. Toplumda bu halim kimilerince yadırgandı, kimilerince kınandı ve kimilerince de takdir gördü.

Bundan böyle köşemde arada bir bölümler halinde bu sıra dışılıklarımı yazacağım; yorumu ise sizlere ait olsun.

Alın size sıra dışılıklarım:

*PROTOKOL ALERJİM:

Olay-1:

Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde bir seminere bildiri sunmak amacıyla Trabzon’a gittim. Üniversitenin misafirhanesinin kapasitenin üzerinde dolu olduğunu öğrendim.

Ben de nasıl olsa Kamu personeliyiz diye şehirdeki Orman Bakanlığı’nın misafirhanesine gittim. Kendimi tanıttım ve ne amaçla geldiğimi üç gün misafirhane de kalmak istediğimi söyledim.

Sorumlu Müdür: Hocam inan hiç yerimiz yok; her odamız dolu. Bir protokol odamız boş O’nu da veremeyiz. Bakan veya müsteşarımız gelebilir dedi. Bende sık gelirler mi dedim. O’da: Valla benim emekliliğim geldi ya üç geldiler ya beş dedi.

Ben de boş ver üç gün için de gelecek değiller ya ver sen bana bu odayı dedim. Müdür: Aman hocam sen beni memuriyetten mi attıracaksın dedi. Ben de: Sen kafanı takma ne onlar gelir ne de sen işinden olursun dedim. Hatta gelirlerse sen onlara çatlak bir hoca geldi zorla odayı işgal etti dersin dedim ve müdürü ikna ettim. Odaya yerleştim. Oda da maşallah kral dairelerini aratmayan türdendi. Yol yorgunluğu ve uçak yolculuğunun verdiği stresle hemen uyudum.

Maalesef gecenin bir yarısı odamın kapısı alacaklı gibi tokmaklanıyordu ve yüksek bir sesle: Hocam aç kapıyı müsteşar geldi. Ben de duymazlıktan gelerek hiç sesimi çıkarmadım. Kapı birkaç kez daha yumruklandıktan sonra ses kesildi.

Sabah oldu kahvaltı salonunda Müdürüm veresiye satan gibi oturuyordu. Beni görür görmez: Hocam sorma dedi akşam neler oldu neler. Ben: Her şeyi duydum ve biliyorum dedim. Müdürüm başladı anlatmaya: Biz de senin dediğin gibi çatlak bir hoca üniversitedeki seminere gelmiş orada yer bulamamış bize geldi zorla odaya yerleşti dedik, O’da bastı Rize’ye gitti dedi.

Ben de Müdürüme açık adresimi ve telefonumu verdim ve eğer sana bir zarar gelirse beni hemen ara ben Ankara’da müsteşarımı ziyaret ederim dedim. Müdürüm emekli olana kadar hep ben aradım ve durumunu sordum. Sonuçta bu konu ile ilgili Müdürüme hiçbir ne uyarı ne de bir laf gelmemiştir.

 

Olay-2:

Üniversitede görev yaptığım sürede birçok seminer ve panellere katıldım. Panel yönettiğim durumlarda ön sıralardaki üç protokol sırası beni hep rahatsız etmiştir.

Bu üç sıra protokole ayrılır; ilk sıranın ancak yarısı dolarken diğer sıralar hep boş kalır ve yer bulamayan misafirlerin yaşlıları da olsa ayakta izlerler. Bir Allah’ın kulu da demez ki; şu ayakta kalanlar gelsin şuralara otursun. Oturan protokol de demez ki; şu ayaktakiler gelsin yanlarımıza otursun.

Ben bu gibi hallerde ayaktakilerin boş protokol yerlerine oturmalarını anons ederim. Bundan hoşlanmayan protokolden burnundan kıl aldırmayanlardan bazıları salonu terk eder. Hatta beni içlerinden şikâyet edenleri bile olur ama şikâyet ettiği ile kalır.

 

Olay-3:

Öğretmenevlerine gidenler çok iyi bilir. Kalacak oda sorarsınız bazen protokol ve hatırlılar gelebilir diye yok derler. Ben bilirim ki; mutlaka rezerve bir yerleri vardır.

İtirazımı şöyle yaparım: Lütfen siz bana bu gün için hiç yerimiz yok diye yazılı bir kâğıt verin derim. Veremeyiz yanıtını alırım ve ben de bunun üzerine locadaki kanepeyi göstererek ben burada sabahlarım derim ve gider koltuğa otururum. Çoluk çocuk gittimse onları da koltuklar yerleştiririm. Resepsiyon görevlisi arada bir beni göz takibine alır ve herhalde aklından şöyle geçirir: “Valla çattık bir deliye ama haydi hayırlısı.”

Ben de bu arada görevliyi izlerim bir çeşit karşılıklı kesişiriz. Görevli aradan çok geçmeden birkaç telefon görüşmesi yapar ve bana dönerek nazik bir şekilde: Hocam bir gelir misiniz der. Ben de yanına giderim ve bana: Hocam bir çıkışımız oldu da sizi alalım der. Bunu bildiğim ve her zaman yaşadığım için ben de nazik bir ifadeyle teşekkür ederim.

Öğretmenevlerinde olay bununla da bitmez; gerek yemekhanede gerekse kafeteryada protokol masaları vardır. Pirinç metal üzerine kazındırılmış PROTOKOL levhaları bu masaların üzerindedir. Diğer masaların tamamı dolsa dahi siz O masalara oturamazsınız; ancak onlar boşalınca kullanırsınız. Ben buna hiç tahammül edemem giderim O levhayı alır görünmez bir yere atar ve O masaya otururum. Bunu fark eden garsonlar beni tanır ve yer bulamadığımda gidip protokol levhasını alır ve oraya beni yerleştirirler. Burada garsonların asıl amaçları kaybolan levhaların arama ve bulma zorluğuna girmek istememeleridir.

( Devam Edecektir)

Sevgi ve Saygılarımla

Yayın Tarihi
18.08.2014
Bu makale 5819 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!