Toplum olarak nemelazımcı ve duyarsız bir yapıya sahibiz. Ancak benim gibi nesli tükenenler var ki; istese de istemese de bana ne diyemiyor.
Alın size yaşadığım birçok olaydan bazıları:
Olay:1-
Arabamın serviste zorunlu olarak kaldığı on gün süresince toplu taşıma araçlarından dolmuşa bindiğim bir gündü.
Dolmuşun şoförü arkaya dönerek:
“Beyler bir kişi parasını vermedi lütfen versin” Dedi. Ayakta birkaç kişi dâhil tam dolu olan dolmuştan hiçbir yanıt ve hareket gelmedi. Az gittik şoför tekrar döndü ve biraz daha öfkeli ve sitemkâr bir şekilde:
“Beyler duymadınız mı bir kişi parasını vermedi vermiyorsa hakkımı helal etmiyorum” Dedi. Yine benim aziz vatandaşlarımdan tık yok. Sanki sağır ve dilsizler dolmuşu.
Dayanamadım: “Kimse versin adamın parasını kardeşim adam ikidir uyarıyor” Dedim ve demez olsaydım. Tüm dolmuştakiler sanki parasını vermeyen benmişim gibi gözüme öyle bir baktılar ki; hayatım boyunca O bakışları unutamam. Hatta içlerinden bir lüzumsuz: “Yoksa O sen misin” Demez mi?
Olay: 2:
Askerdeyim; temel eğitimlerimizi tamamlıyoruz. Eğitimden arda kalan epey süremiz boş ve miskinlikle geçmekte. Alayımızın geniş alanını kaplayan çok sayıda elma ağaçlarının dip topraklarının kabartılması işleminin mevsimi gereği yapılması gerektiği dikkatimi çekti.
Konuyu birkaç arkadaşımla paylaştım ama onlar yan gelip yatmayı tercih ettiklerinden bu önerim kabul görmedi. Duramadım konuyu bölük komutanına ilettim. Komutan aynen şöyle dedi: “Hay aklınla bin yaşa sizinkiler yata, yata kuduruyorlar; hiç olmazsa bir işe yarasınlar dedi” Ve ertesi gün tüm bölük elma ağaçlarının altına konuşlandırıldık. Elmaları kurtardık ama olan yine bana oldu. Tüm arkadaşlarım bana cephe aldı. Her an kulaklarım çınladığı gibi bir hafta konuşacak kimse bulamadım.
Olay: 3:
Bir akşamüstü evimde otururken; arada bir kavga yapan üst komşum O akşam ölçüyü fazla kaçırmış olmalı ki; “Kalk hanım yukarı çıkalım; iş büyümeden şunların aralarını bulalım, bu kez olay büyük dedim”
Eşimle çıktık kapı zillerine bastık ve uzun bir süre kapı açılmadı ve bu arada karşılıklı kavga da şiddetini arttırarak devam ediyordu. Biz ısrarla zile uzun bastık ve kapı açıldı. Adam kapıyı açtı. Ben: “Hayırdır komşu yapabileceğimiz bir şey var mı? Dememe kalmadı ağzı yüzü kan içerisinde olan hanımı da yanına geldi ve ikisi de aynı tepkiyi vererek sanki biraz önce kavga eden onlar değilmiş gibi bize: “Hayret bir şey size ne oluyor, size ne bizim sorunlarımızdan” Demezler mi? Biz de ağzımızın payını aldık.
NOT: *Mıhlama adlı siteme koyduğum yazılarımı; her isteyen benim adım altında dilediği yerde yayınlayabilir.
Sevgi ve Saygılarımla