MEVZU DERİN

Protokol günlüğüm (2)

Birincisini yazdığım Protokol alerjimin ikincisini de yazacağımı O yazımda sizlere söz vermiştim. Bu gidişle daha çok bölümler yazacağa da benziyorum. Bakın bu protokol illeti yine nerede ve nasıl karşıma çıktı:

Çok sevdiğim ve kıramadığım bir komşumun aşırı ısrarı üzerine torununun mezuniyet töreni ve kermesine katıldık. Okul kermesinin hâsılata ve etkinliğin de figürana ihtiyacı olduğunu iyi bildiğimden arkadaşımın hatırına başıma gelecekleri bile, bile katıldım.

Okul bahçesine dizilen plastik sandalyelere oturtulduk. Önden üç sıra; okulun en değerli ve önemli odalarından getirilen kumaş döşemeli koltuklar protokol için ön üç sıraya konuşlandırılmış. Bunların her birinin üzerine de A4 büyüklüğünde PROTOKOL yazılı kâğıt parçaları özenle yerleştirilmiş. Program başladı; yaklaşık 30 kişilik protokol koltuklarının her zamanki gibi yarısı boştu.

İlk yarım saat her şey çok iyi geçti ancak; sıcak havanın etkisiyle altına işemiş zannetmesinler diye şahsen ben oturduğum yerden hiç kalkamadım. Ta ki program ortasında; aniden bastıran yağmur bu alt ıslatma halimizi kamuflaj edinceye kadar.

Yağmur nedeniyle kapalı bir yere ücretli ikramlar için ayakta alındık; maalesef burada protokol ve halk birbirine karıştı, karıştı ama protokol burada da kendisini gösterdi. Nasıl mı? Halka sıcaktan mayışmış plastik bardaklarda çay, protokole cam bardaklarda çay. Gel de içme. Allah’tan yağmur kesilmedi ve programa da son verildi.

Sizin anlayacağınız ben ahbabımın, ahbabım da torunun hatırına hasta olduk. Buna da şükür ediyorum en azından plastik bardaktan eli yanıp üzerine çay dökenlerden olmadım.                    

Yine üniversitede görevli olduğum yıllarda istekli görev gereği üniversite sınavı (ÖSS) görevlisi olarak Antalya’ya gitmek için uçağa bindim. İki kişilik bölümdeki kendi koltuğuma oturdum; çok geçmedi yanımdaki koltuğa çok ama çok güzel ve genç bir bayan geldi ve tüm zarafet ve inceliği ile bana selam verdi ve yanıma oturdu.  Bayan O kadar alımlıydı ki; uçaktakilerin yaklaşık yarısı O’na yarısı da bana bakıyordu.  Oh dedim bu yolculuk çok renkli ve zevkli geçecek.

Havalandık çok geçmeden hostes yanıma geldi ve kulağıma eğildi; beyefendi sizi VİP  kabinimize alabilir miyiz? Dedi. Ben de teşekkür ederim ben çok önemli kişilerden değilim; üstelik yerimden de çok memnunum dedim ve hostes gitti.

Çok geçmedi VİP kabininden adı bende saklı; ülkemizin çok önemli bir bay şahsiyeti yanıma geldi. Gayet nazik ve kibar bir ifadeyle; beyefendi ben rica etsem benim yerime geçer misiniz? Dedi. Yaşının ve kibarlığının hürmetine ve bu kaçamağının da tadını bozmamak adına, kabul ettim. Amcam aşkı uğruna mıdır, yoksa bana sevgilisini kaptırırım düşüncesiyle kıskançlığından mıdır bilemem ama çok ısrarlıydı. Belki hayatında ilk kez halk kabininde sevdiği kişi uğruna uçmayı göze almıştı.

Gittim amcamın protokoldeki yerine oturdum. Fena bir yer sayılmazdı ve ben hep merak ederdim; bu çok önemli kişilere bu kabinlerde nasıl davranılır diye. Ülkemin en ünlülerinden birkaçı da oradaydı; onlarla tanışma ve konuşma fırsatı buldum. Sanki kırk yıldır tanışıyormuşuz gibi yapmacık kakara, kikiriyle yolculuğumuz sürdü.

Sonradan öğrendiğime göre biz VİP kabininde diğer uçan halka göre sıkma portakal suyu içmişiz, onlar yapay meyve suyu içmişler ve biz nemlendirilmiş havlu kullanmışız onlar sıradan kâğıt havlu kullanmışlar. Bir de hosteslerin ilgisinin daha yakın temaslı olduğunu gördüm. Başımın belası bu protokol istesem de istemesem de iki saat ilk kez lehime çalıştı. 

Ben yine fazla uzatıp sizleri sıkmadan bu bölümü de burada keseyim. Merak etmeyin; başımın belası bu protokol günlüğüm hiç bitmez yenilerinde görüşmek üzere.

Yayın Tarihi
21.07.2010
Bu makale 3007 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!