Finike'nin imdat çığlığı...

24 Ekim ’12 tarihli Cumhuriyet Akdeniz’de, Alacadağ’ın yamaçlarına açılan taş ocaklarının, “dünyanın en iyi portakalını üretiyoruz” diye övüp durduğumuz Finike/Çavdır ve çevresinde neden olduğu yıkımı yazmıştık... Çavdır’dan “imdat” yakarışları geldiğine göre, bıçak kemiğe dayanmış olmalı... Alacadağ muhtarı Osman İlboğa, taş ocağına yer açmak için kestiğimiz koca katran(sedir) ağaçlarına mı yanalım, ata yurdumuzda üretim yapamaz hale geldiğimize mi diyor...

Bu satırların yazarı 2005 yılında, geçireceği hayati riski olan bir operasyon öncesinde, ailesi ve dostlarıyla helalleştiği o günlerde, dönemin Antalya Valisi Alaaddin Yüksel’e mektup yazmış; Finike ve çevresindeki taş ocaklarının yarattığı felaket boyutundaki tahribatın ileride giderilemeyecek sonuçlar doğuracağını anlatmıştı... İl’in en büyük mülki amirine o gün yapılan uyarının gerçekleştiğine tanık olmak çok acı...

Taş ocağı hırsının, Antalya coğrafyasında el atmadığı yer kalmadı... Salt Antalya’da mı? Burdur’da, bizar olan köylü/kentli Ankara’da “taş ocaklarından kurtarın” diye yalvar/yakar olurken; yükselme hevesindeki Kaymakamları, Belediye Başkanlarını arkalarına alan ocak sahipleri, “en güzel taş benimki” yarışına girmiş; “Taş Festivalleri” düzenliyor... Bucak’taki Kremna’nın yanı başındaki taş ocağının ürettiği moloz yığınları, yörenin topografyasını değiştirdi... Kataloglarda, Haç Yolu olarak yer verilen; Aziz Paul’un ilk misyon yolculuğunu yaptığı Perge-Yalvaç antik yolunun geçtiği Isparta’nın Sütçüler ilçesinde yol güzergahı delik deşik; bölgeyi gezen turist gruplarının hayretler içinde kaldıklarına ilişkin haberler geliyor...

Elmalı’da Musa Tekkesi’nin yanı başındaki taş ocağının açtığı yara kanamaya devam ediyor...

Yeni Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik ilk gezisini geçen hafta Antalya’ya yaptı... Turizmcilerle bir araya gelen Bakan, yaptığı konuşmanın bir yerinde; turizmcilerin hedef büyütmeleri gerektiğini bir mecazla öğütledi; “şimdi Kartaca’yı savunmanın değil; Roma’ya saldırmanın zamanıdır” deyiverdi... Sayın Bakan’a “kendi toprağını gönendirme yerine, Roma’ya yürüyen Kartaca’nın sonu ne oldu?” diye sormak gerek... Ne olduğunu biz söyleyelim; Yüz yıla yakın süren savaşın (Pön Savaşları) sonunda Kartaca(Tunus) yenildi(M.Ö 146); kent ve güzelim uygarlığı yok edildi... Roma birlikleri yakıp yıktıkları Kartaca’yı tarla niyetine sürüp, yerine buğday ektiler...

Doğa ve çevre, turizmin olmazsa olmazıdır... Reklam filminde, “her şey enpara nokta kom mu?” diye soran adam, sanki bizim, ‘bindikleri dalın kesilmesine sesiz kalan’ turizmcileri tarif ediyor... Yatırımcı ve işletmecileri bünyesinde toplayan AKTOB, TÜRSAB, TUROB gibi dev turizm örgütleri biraz da bugünler için var olduklarını ne zaman hatırlayacak ve silkinip kendine gelecek, insanlar merak ediyor...

Yayın Tarihi
22.02.2013
Bu makale 4226 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!