“Demre Çay'ı zehir akar...”

Yıllardır yazılıp çizilen taş ocakları kamuoyunun gündemine adamakıllı oturdu; Alacadağ’ın ardından şimdi de gerçek anlamda bir felaket halini alan Demre Çayı (Antik Myros) Vadisi gündemde...

Elmalı Ovası’nı güneyden kuşatan Susuz Dağları’nın ve batıdaki Akdağ’ın güney yüzündeki Yaka köylerine; batıda Uğrar-Akörü-Sütleğen köy serisinin yerleştiği yamaçlara; doğuda Gülmez Dağı’nın batı yamacındaki Çağman-Karatepe sırtlarına düşen sular, Kaş’ın Kasaba Çukuru’ndaki Dirgenler önünde toplanır... Bu sular, yakın zamana kadar gerçek bir doğa harikası olan derin Demre Kanyon’u boyunca döne kıvrıla akan Demre Çayı olur ve de önce Köşkerler’e, oradan Anadolu’daki en önemli örtü altı tarım merkezlerinden biri olan Demre kıyı ovasına ulaşır...

Andriake’ye yanaşan gemilere, mal indirilip, mal yüklenirken; gemiciler önceleri limanın kuzey bitişiğindeki Sura Apollon kehanet merkezine; sonraları Aziz Nikolas (Noel Baba) adına inşa edilen kiliseyi ziyaret edip; adadıkları adakların karşılığında hayır dua alır, yola huzurla çıkarlardı... Gemilerin Andriake’ye indirdiği mallar, iç bölgelere Myros Vadisi’nden kuzeye uzan antik yoldan taşınırdı... Vadi içindeki şapel(küçük kilise) kalıntıları, vadinin sonundaki büyük kiliseyi haber verir... Bugün Şeşeme ya da Dereağzı olarak bilinen kilise, tacirlerin karadaki adak ve hayır dua ocağıydı... Kilisenin birkaç km güneybatısında yer alan kale kalıntısındaki asker/sivil personel, yolcuların yol güvenliğini sağlıyordu...        

Orman, tarla/tokat, türbe/ocak demeden, gözüne kestirdiği yeri habis bir ur gibi saran mermer/taş ocağı rezaletinin yıkıma neden olduğu yerlerden bir de Demre Çayı Vadisi’dir... Myra’nın ve deniz eşiğindeki liman kenti Andriake’nin görkemli tarihi ile Myros Vadi’sinde akan suyun gök mavisi rengini, çamura döndüren taş ocaklarının oluşturduğu içler acısı çelişkiyi anlamak çok zor...

Okuduğunuz bu yazıyla uğraşıp dururken uğursuz bir haber de Gündoğmuş’tan geldi; “Kuruca/Başhan’da taş ocağı ruhsatı verilmiş; ‘makineler kar’ın kalkmasıyla çalışmaya başlayacak’ diyorlar, haber verelim istedik...” Alanya, Manavgat yaylacılarının her bahar ve sonbaharda konak yaptıkları; Anadolu’nun en iyi balının üretildiği yerler arasında sayılan Gündoğmuş yaylalarında, arıcıların en çok tercih ettiklerden biridir Kuruca/Başhan... Keçidir, oğlaktır girmesin diye dikenli telle çevrili Kuruca/Başhan’da taş ocağı; “ört ki ölem” denir ya işte bu o... Alanya-Konya arasındaki Selçuklu döşeme yolunun kavşak noktasındaki Başhan’da açılacak taş ocağı, salt doğayı ve üretimi değil, tarihi de yok eder...

Gündoğmuş, Antalya coğrafyasındaki el değmemiş doğanın son kalesidir; yazık, çok yazık...

Yayın Tarihi
28.02.2013
Bu makale 4267 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!