Yazının başlığına bakıp da ne alaka diyenleriniz mutlaka olacaktır; bakın hem de ne alaka.
Her yılın birkaç ayını geçirdiğim Kapadokya bölgesinde bir cenaze namazına katıldım. Namaz öncesi cenaze yakınlarına taziyeler tüm katılımcılarca yapıldı. Cenaze namazı kılındı ve topluca mezarlığa gidildi. Merhum defnedildikten sonra kuyruk halinde tekrar; merhum yakınlarına taziyede bulunuldu. En son kişi de taziyesini bitirdikten sonra sesi gür bir vatandaş mezarlıkta yüksekçe bir tepeye çıkarak; muhterem cemaat hep birlikte ölü evine taziyeye gideceğiz lütfen topluca buyurun dedi.
Doğrusu bu üçüncü baskı taziyeyi anlayamamıştım. Ta ki; cenaze evinin avlusundaki paketli dürülmüş etli ekmek ve plastik ayran bardaklarını görünceye kadar. Tok veya aç olsun dürüm ve ayranını alanlar gruplar halinde koyu bir muhabbete daldılar. İmam yemek sonrası duasını okudu ve tekrar taziye kuyruğu oluştu; aynı kişiler aynı kişilere üçüncü taziyelerini yerine getirdiler.
Bu uygulama doğrusu bana çok garip geldi ve toplumda benim gibi düşündüklerini hissettiğim birkaç kişiyle bu yapılanın bizim eski örf, adet ve geleneklerimize hiç uymadığını paylaştım. Birçok kişi de bu konudaki sıkıntıları dile getirdi.
Hakikaten eskiden ölü evinin; bu yasından dolayı evinde yemek yapmaya eli kolu kalkmayacağından; konu komşu birkaç gün ölü evine yemek ikramında bulunurdu. Bu gelenek burada görüldüğü gibi tersine dönmüş. Gelelim bu yanlış uygulamanın getirdiği sakıncalara:
*Bakalım sayısı belirsiz bu insanlara bu ikramı her ailenin bütçesi kaldırabilecek mi? Vatandaş ya borca girecek ya da yapamamanın ezikliğini kim bilir nasıl hissedecek.
*Üç kez üst üste ölü yakınlarına taziyede bulunmak ölü yakınları açısından nasıl bir duygu ve ruh hali olacak.
*Sırf etli ekmek yemeye gelen ve bunu alışkanlık haline getiren bir grup fırsatçılar nasıl doyurulacak.
Maalesef hangi açıdan bakarsanız bakın; bu saçma ve sakıncalı etli ekmekli ve ayranlı taziye uygulaması ülkemizin bir çok yöresinde uygulandığı bilinmektedir.
Buradan Diyanet İşleri Başkanlığı’na, müftülüklere ve imamlara sesleniyorum. Lütfen bu uygulamanın yanlış olduğunu ve eski uygulamanın daha mantıklı ve hayırlı olduğunu halka duyurun.
Televizyon kanalınızı da artık bir kurun. Avrupa’da birçok kilisenin televizyon kanalları var. Sizin neden olmasın; halkımız halen Arap geleneklerinin ve tacirlerinin kıskacı ve baskısı altında.
Lütfen bu ve bunun gibi sakıncalı, ayıp ve günah uygulamalara bir son verilsin.