Bana ülkemizde en ucuz nedir diye sorsalar; hiç tereddüt etmeden insan emeği derim. Nasıl ucuz olmasın inşaatında Elli Lira yevmiye ile çalıştırdığın işçilerini kurbanlık koyunların barındırıldığı naylon çadırlarda yatıracaksın. Buraya derme çatma bir elektrik tesisatı çekeceksin ve çıkan bir yangın sonucu bu işçilerin cayır, cayır yanacak.
Üstelik bu işçilerin bir kısmını sigortadan mahrum edeceksin ve bunlar öldükten sonra sigorta ettireceksin. Yazıklar olsun insan emeği ve ömrü bu kadar ucuz ve basit olmamalı. Trilyonlara mal olacak ATM’ler yapmak uğruna bu zavallıları kurban edeceksin. Kimse kusura bakmasın bunun hiçbir Dinde ve Kitapta yeri yoktur.
İstatistiklere göre yılda binlerce işçimiz iş kazalarında ya hayatlarını kaybediyor ya da ömür boyu sakat kalıyorlar. Devlet bir an önce etkin ve yeterli bir İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği yasasını çıkarması gerekir. Bu hem insani hem de hukuki anlamda zorunludur. Bu iş vicdanlara bırakılamaz. Maalesef işverenler maliyeti en aza indirmek için çalıştırdığı işçinin sağlığını ve güvenliğini göz ardı etmektedir.
Burada her işvereni suçlamak ve zan altında bırakmak da haksızlık olur. İşini iyi yapan örnek işverenlerimiz de yok değildir. İş hayatımda yaptığım bilirkişilik görevlerimde öyle işyerleri gördüm işçiler evlerindeki konfordan daha rahat. Öyle işyerleri gördüm esir kampından farksız. Bu da gösteriyor ki; ülkemizde emeğe gösterilen saygı vicdanlara bırakılmış. İşin içerisine para ve masraf girince ne vicdan kalıyor ne de insaf.
Umarım bu yaşadığımız şantiye yangınındaki On Bir can kaybı getirilecek etkin bir yasayla son bulur. Değilse bu ölenlerin kalanlarına maaş bağlamak ve öldükten sonra sigortalamak bu canları ve olayların sonunu getirmez. Olan yanarak can verenlere olmuştur.
Bu acıyı anlamanın en basit yolu yanan bir sigarayı avucunuzda söndürün; bakalım nasıl bir acı veriyor. Ateş düştüğü yeri yakarmış.
NOT: *Mıhlama adlı siteme koyduğum yazılarımı; her isteyen benim adım altında dilediği yerde yayınlayabilir.
Sevgi ve Saygılarımla.